Seyahatinin ilk gününden itibaren, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun sarsıcı açıklamalarına şahit olduk. Barroso’nun konuşmaları millet ekseriyetinin tasvibini kazanırken, yasakçıların tepkisini çekti. Doğrusu millet, yasakçıların gösterdiği bu ‘tepki’yi de garip karşılamadı... Çünkü ‘o kafa’, oldum olası ‘iyi’liklerden rahatsız olmuştur ve olmaya da devam ediyor.
Barroso’nın; hak, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlükler, başörtüsü ve laiklik konularında yaptığı açıklamalara tepki gösterenlerin ileri sürdükleri bir iddiâ var. Bu iddiaya göre Barroso, ‘Türkiye gerçeklerini bilmiyor’muş. (Milliyet, 12 Nisan 2008)
Doğru, ortada ‘Türkiye gerçeklerini bilmeyen’ birileri var, ama bu Barroso mu yoksa bu iddiayı dile getirenler mi? İlâve olarak, birileri sadece ‘Türkiye gerçekleri’ni değil, ‘dünya gerçekleri’ni de bilmiyor! Hâlâ, suları tersine akıtmaktan daha imkânsız olan bir konuda, başörtüsü yasağını savunma noktasında ısrar ediyorlar.
Oysa, Türkiye ve dünya gerçekleri tam tersini gösteriyor ve söylüyor: Başörtüsü tercihi en temel insan hakkıdır. İsteyen takar, istemeyen takmaz. Hele hele sırf başları örtülü diye hiç kimse çocuklarımızı okul kapılarından geri çeviremez.
Çevirirse ne olur? Türkiye ve dünya gerçeklerine ters düşer, yalnız kalır ve hür dünyadan destek bulamaz. Hür dünya nezdinde bu konu o kadar açıktır ki, aksini iddia edenlere cevap vermeye dahi tenezzül edilmez. Barroso’nun dile getirdiği konular, hem Türkiye hem de dünya gerçeklerine uyan bakış açısıdır. Bu tesbitlere karşı çıkanların, aynı zamanda niçin Türkiye’nin AB yolunda ilerlemesine karşı çıktığı da anlaşılıyor. Şükür ki, yasakçıların güvendikleri dağlara kar yağıyor ve yağmaya devam edecek.
Bugün bu tesbitleri dile getiren Barroso ya da diğer AB yöneticileri, ummayız ama yarın tersini ifade etseler ne olur? Bu defa onlar Türkiye ve dünya gerçeklerine ters düşmüş olurlar. Çünkü hakikat ortada. Bu bakımdan doğruyu kim ifade ederse ona destek olmak, kim de yanlışı savunursa ona itiraz etmek gerekiyor.
Türkiye ve dünya gerçeklerine uymayan, ayna zamanda kanunsuz olan başörtüsü yasağını savunanlar öyle iddialar ortaya atıyorlar ki, elimizden onlara acımaktan başka bir şey gelmiyor. Bayatlayan ve bugüne kadar ispat edilemeyen iddialardan biri de şu: “Genç kızlar, burs bulabilmek ve iyi okullarda okuyabilme karşılığında örtünüyorlar.” (Meral Tamer, 12 Nisan 2008)
Tabiî ki bu temelsiz iddiâ ilk defa dile getirilmiyor. Geçmişte de çok ‘ünlü’ gazeteciler bu iddiâları ileri sürdüler. Ama hepsi, Türkiye ve dünya gerçekleri karşısında eriyip yok oldular.
Yasağı savunmak isteyenlere tavsiyemiz: Lütfen kendinizin de inandığı iddiaları ortaya atın! Madem başörtüsünü tercih eden öğrenciler ‘para’ karşılığı örtünüyorlar, o zaman siz de daha fazla ‘para’ vererek onları açılmaya çağırın! Deneyin bakalım, ne cevap alacaksınız? Yoksa ‘kirli’ paralarınızdan bu işlere ayıracak bir ‘fon’unuz yok mu?
Ekonomik krizlerle boğuştuğumuz günümüzde böyle gülünç iddiâlar duymak, ‘komedya’ etkisi yapıyor olabilir. Milletimizi tebessüm ettirdiğiniz için size de teşekkürler!
13.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|