3 Kasım seçimiyle tarihe gömülen Ecevit hükümetinin önceki Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile birlikte kotardığı bir tasarruf, bugüne yansıyan sonuçlarıyla ciddî bir sıkıntı kaynağı olmaya devam ediyor.
Geçen yılki Ağustos Şûrâsında, Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman’ın teamüllere aykırı ve sürpriz bir şekilde Kara Kuvvetlerine kaydırılmasından söz ediyoruz.
Aslında bu tasarrufun perde arkasıyla ilgili olarak yakın zaman önce medyaya yansıyan ayrıntılı bilgiler, çok daha farklı ve kapsamlı bir “ordu içi darbe ve tasfiye” planının söz konusu olduğunu açıkça ortaya koymakta.
Bu plan Kıvrıkoğlu’nun görev süresini bir yıl uzatma formülüyle gündeme getirilmiş.
Formülün sahibi görünen kişi Başbakan Ecevit. Kıvrıkoğlu ise konu kendisine açıldığında temkinli ve ihtiyatlı bir tavır takınıyor gibi görünse de sonuçta olumlu sinyal vermiş.
Bahçeli’nin tavrıyla ilgili rivayetler muhtelif. Bir kavle göre MHP lideri de uzatmayı kabul etmiş. (...) MHP’li Meclis Başkanı Ömer İzgi’nin son derece faal bir rol üstlendiği ise aşikâr.
O kadar ki, uzatma kararnamesi dahi bizzat İzgi tarafından hazırlanmış. Bu alışılmadık gayretkeşliğin altında ne gibi hesap ve planların yattığı bilinmiyor. Ama bilinen birşey var:
2001 yılının son günlerinde İzgi’nin kızının düğününe Kıvrıkoğlu Yalman’la beraber katılmış ve bolca “kurt” işaretlerinin yapıldığı bir “MHP’liler buluşması”na dönüşen davette MHP lideriyle birlikte nikâh şahidi olmuştu.
Ordu gelenekleri açısından da yadırganan bu katılımdaki tuhaflığa o zaman Yeni Asya’dan başka dikkat çeken olmamıştı. Oysa öteden beri Kıvrıkoğlu için fısıltı gazetesiyle yayılan “MHP’lilik” söylentileriyle birlikte düşünüldüğünde, üzerinde durulması gereken çok önemli bir olaydı bu.
Sonuç olarak, Ecevit’in ortaya attığı, MHP tarafının desteklediği (...) “Kıvrıkoğlu’nun süresini uzatma” girişimi akamete uğradı.
Eğer bu girişim başarılı olsaydı, ordu açısından getireceği en önemli sonuç Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması ve Genelkurmay Başkanlığına Aytaç Yalman’ın gelmesi olacaktı. Nitekim meselenin bu tarafını vurgulayan bazı yorumlarda, söz konusu girişim için “Özkök’ü tasfiye planı” nitelemesi yapılıyor.
Özkök’ü tasfiye planı başarılı olamadı, ama Kıvrıkoğlu’nun Yalman ısrarı bugünkü tabloyu ortaya çıkardı. Peki, böyle bir tabloda Özkök-Yalman ilişkisinin sağlıklı bir zeminde ve ahenk içinde yürüyebilmesi mümkün mü?
Bir tarafta tasfiye edilmek istenen, ama edilemeyen Özkök; diğer tarafta bu planla kendisini Genelkurmay Başkanı olmaya hazırlayan, ama umduğunu bulamayan Yalman...
Bu tuhaf ikilem TSK’yı zorluyor.
***
Bu yazı 26.12.2003’te bu köşede çıkmıştı.
Kıvrıkoğlu’nun “İrtica ile mücadele edemeyeceğine inandığım için Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olmasını istemedim, onun yerine Aytaç Yalman’ı getirmek istedim” sözleri üzerine bu yazıyı tekrar hatırlamanın, hangi sıkıntılardan geçerek bugüne geldiğimizi daha iyi görmek açısından faydalı olacağını düşündük.
14.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|