Cevat ÇAKIR |
|
Son maznunlardan Şaban Döğen’i rahmetle anarken |
Şaban Döğen Ağabeyi tanıyanlar, onun yüzünden tebessümün hiç eksik olmadığını hatırlarlar. Şaban Ağabeyi tanıdığımız ilk günden, vefatına kadar onu hep hizmetin içinde ve önünde gördük. 1980’de İstanbul’a öğrenci olarak geldikten sonra kendisini tanıdım. Aynı bölgede olmamız ve gazetedeki çalışmaları dolasıyla daha da sık görüşür olduk. Haznedar’daki hizmet merkezinin yapılışında da ön saflardaydı. Hatta, hizmet merkezinin küçük bahçesine ekilmek üzere, çiçek seracılığı da yapan bir akrabamızdan fidanlar satın almıştık. Şaban Ağabeyle zaman zaman gazete ve dergi abonesi için dolaştığımız da olmuştur. Bu çalışmalar esnasında, bir çok kez hiç tahmin etmediğimiz kişiler gazete ya da dergilerimize abone olmuşlardır. Bir dönem İstanbul Çağlayan’da köyümüzün gençleriyle beraber her hafta devam eden Nur sohbetleri başlatmıştık. Şaban Ağabey, her çağırdığımızda bu sohbete mutlaka gelmişti. Bir çok kişinin Risâle-i Nur’u tanımasına bu sohbetlerle sebep olmuştu. Allah razı olsun. Şaban Ağabeyin kızı ve torunu elim bir trafik kazasında vefat edince, kızının öğretmeniyle beraber başsağlığına gitmiştik. O ziyaret esnasında da Şaban Ağabeyi çok farklı gördük. Ev sanki bir cenaze evi değildi. Yine o tebessümü yüzünden hiç eksik olmamıştı. Şaban Ağabeyle bir iki defa da yolculuğumuz olmuştu. Kendi kullandığı aracıyla bir toplantı için Ankara’ya gittik. “365 Günde İslâm” isimli kitabının baskısı yapılmak üzereydi. Kitabın formalarını bizlere dağıtarak kanaatlerimizi öğrenmek istemişti. Bu kitabından dolayı da çok neş’eliydi. Bir dönem de Eğit-Bir’in bir seminer çalışması dolayısıyla Bursa’da aynı odayı paylaştık. Son olarak da yine kendi aracıyla Selahaddin Yaşar ve Faruk Çakır’la beraber Kırklareli’nde vereceği “aile” konulu bir konferansı için gitmiştik. Şaban Ağabeyin bir yönü de son ‘maznun’lardan olmasıdır. Gerçi bunu Selahaddin Yaşar Ağabeye “Bediüzzaman Beşlemesi” için çok kısaca anlatmıştır. Ben cezaevi arkadaşlarından aldığım bilgileri sizinle paylaşacağım. 1982 yılında askerî öğrenciler dahil 102 kişi tutuklanıyor. Onlardan birisi de Şaban Döğen Ağabey olmuş. “Suç”u da “Nurculuk fikrini askerî öğrencilere benimsetmek ve onların kafalarına yerleştirmek için çaba göstermek ve böylece laikliğe aykırı propaganda yapmak ve telkinde bulunmak“ olarak açıklanmış. On sekiz gün birinci şubede hücrede kalan Şaban Ağabey ve arkadaşları on iki gün de Selimiye Kışlası’nda kalarak sonunda tahliye edilmişler. Ne mutlu ona ki çok güzel bir ‘berat’a sahip olmuş. Allah rahmet eylesin. 05.11.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (25.07.2010) - Derelerin kardeşliği (21.05.2010) - Hayvansız virane kalan evler (15.02.2010) - “Toprak”tan uzak yaşamak (07.02.2010) - Fileleriniz nerede? |