Cevher İLHAN |
|
Tepki “sert,” ama yaptırım yok! |
İsrail baskınının Ankara’ya ulaşmasının ardından Türkiye'de büyük tepki verildi. En üst düzeyde, İsrail’in “devlet terörü yapan korsan devlet” olduğu çeşitli zeminlerde defalarca dile getirildi. Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis grubunda, İsrail’i “çıbanbaşı,” “bölge barışını bozan bozguncu,” “kural tanımaz şımarık” ve “yeni yetme köksüz bir kabile devlet” tâbirleriyle kınadı, saldırıyı da “alçakça bir pervâsızlık” olarak nitelendirdi… Vekili Arınç’ın “İsrail’in Türkiye’den gereken yanıtı alacağı şüphesizdir” restinin peşinden Başbakan da Şili’de “Bedeli ağır olacak!” tepkisiyle insan haklarını ve hukuku çiğneyen bu cinâyetin mutlaka cezalandırılacağını söyledi. Ne var ki Türkiye dönüşünde yaptırımları açıklayacağı beklenen Erdoğan da tıpkı Dışişleri Bakanı Davutoğlu gibi krizin İsrail’le uluslar arası câmia arasında olduğunu söyleyip, dış mercilere havale etti. “İsrail cesâretlendirilmemeli” temennisinde bulundu. Şili’deki ilk açıklamasını yineledi. İsrail’in yaralıları âcilen göndermesini, el koyduğu gemileri geri vermesi, tutuklayıp sorguya çektiği yolcuları, personeli ve gazetecileri serbest bırakması talebini tekrarladı. Ve İsrail’in Gazze’deki ambargo ve ablukayı bir an önce kaldırmasının gereğini anlatmakla yetindi…
İSRAİL’LE İŞBİRLİĞİ EN ÜST NOKTADA… Kamuoyu, bunca infiâlden sonra hâlâ hükûmetten İsrail’e karşı bir eylem plânı ve en azından bir “yaptırımlar listesi” beklentisinde. Ancak, parti ve hükûmet sözcülerinin saldırının baştan beri verdikleri sert demeçler gibi, Başbakan’ın da sert sözleri, kamuoyunun gazını alma, infiâli kanalize etme ve öfke birikimini dindirmenin ötesin geçmiyor. Görünen o ki okyanuslar ötesinde “Umarım son kararımız hayırlı olur” ve “Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak” sözlerinin de “one minute” gibi altı boş; yine yaptırım yok. Erdoğan, dünyanın gözü önünde “Kimse Türkiye ile aşık atmaya, sabrını test etmeye kalkmasın” sözüyle “son ihtar”da bulunuyor. Lâkin “zâlim ve haydut” dediği karşı İsrail’le işbirlikleri tam gaz devam ediyor. Sekiz yıllık AKP iktidarında İsrail’le yapılan ve kapsamı genişletilen askerî, savunma sanayii, ekonomik-ticarî anlaşma ve işbirlikleri tarihinin rekor seviyesinde. Bilhassa Amerikan tankları modernizasyonu, uçak ve silâh ihâlelerinin aralarında bulunduğu savunma sanayii ve askerî işbirliğiyle, İsrail Savunma Bakanı Barak’ın ifâdesiyle “Türkiye-İsrail stratejik ortaklığı en üst noktaya ulaşmış.” Karadeniz’den Kızıldeniz’e petrol, doğalgaz, elektrik ve suyu taşıyacak “Akdeniz Boru Hattı için fizibilitesi” anlaşması imzalanmış. Tarımdan tohumculuğa, hayvancılıktan sulamaya, kimyadan enerjiye, telekomünikasyondan turizme, güvenlik ve çevre teknolojilerinden danışmanlığa kadar GAP ve KOP (Konya Ovası Sulama Projesi) ve Tuz Gölünü içine alan “ekonomik mutâbakat zabıtları” yürülükte. Görünürdeki “one minute” ve lâfla meydan okumalarının aksine bizzat Millî Savunma Bakanı Gönül’ün ikarıyla AKP iktidarında 60 varan anlaşma ile Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini alttan alta bütün anlaşmalar yapılmış. Aslında Arınç’ın “İsrail’le ilgili üç askerî tatbikatın iptal edildiği”ni duyurması, AKP iktidarında Türkiye’nin İsrail’le ne denli işbirliği içinde olduğunun göstergesi…
AKP’NİN “YAPTIRIMLAR”A İTİRAZI! Yunanistan, ilk gün İsrail’le ortak tatbikatı iptal etti. İsveç de büyükelçisini geri çekti. Doğrudan kanlı saldırının hedefi olan Türkiye’nin bunun ötesinde etkili yaptırımlarda bulunması gerekiyor. Saldırının ardından Arınç, ilk açıklamasında, “İsrail’in uluslar arası sulardaki korsanlığa” karşı, “Askerî gemi göndermemiz söz konusu değildir” demişti. Kimsenin AKP iktidarından “savaş ilânı” beklediği yok. Ancak İsrail’in Türk bayraklı sivil gemiyi esir alıp sivil vatandaşlarını katletmesi ve yaralamasına karşı Ankara’nın asil bir duruşla en azından askerî ve silâh alımı ihâlelerinin, ekonomik anlaşmaların iptalini bekliyor. Millî Savunma Bakanının ikrarıyla, bunca gürültüye rağmen “Türkiye ile İsrail müzâkereleri sürüyor; İsrail’e sipariş Heron ihâlesinde hiçbir iptalinin sözkonusu değil.” AKP iktidarı, doğrudan Türk gemisine ve sivil vatandaşlarına yönelik bu saldırıyı da halkı oyalayıcı tepkilerle, gözboyama kuru kınamalarla geçiştirmek peşinde. Göstermelik birkaç bir iki askerî ihâlenin askıya alınmasına dahi yanaşmıyor. TBMM’de İsrail’e karşı bütün muhalefetin mutâbakata vardığı “ortak deklârasyon”daki “Meclis, İsrail’e karşı etkili askerî ve ekonomik yaptırımları beklemektedir” cümlesine AKP’nin önce itiraz edip sonra imzalaması, bunun göstergesi… Başbakan, İsrail’den yakınıyor, medyanın önünde millete karşı, “Yalanlarınızdan bıktık, yeter artık!” diye yaka silkiyor, İsrail’e veryansın ediyor, dünyaya şikâyet ediyor; lâkin kapalı kapılar arkasında İsrail’le önemli anlaşmaları, müzâkereleri ve işbirliğini sürdürüyor. Özetle, AKP iktidarının “sert mesajlar”la etkili yaptırımlar arasındaki çelişkili tavrı, sırıtıyor… 03.06.2010 E-Posta: [email protected] |