Faruk ÇAKIR |
|
Sözler icraatla desteklensin |
Gazze’ye ‘insanî yardım’ götüren gemilerin, insanlık dışı yollarla engellenmesi her türlü tepkiyi hak ediyor ve zaten bu tepkiler de dile getirildi. Bütün dünyada ortak kanaat, ‘hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı’ noktasında birleşiyor. İsrail ummadığı ve beklemediği kadar tepki aldı, yalnızlaştı ve suç üstü edildi. İnşâallah bu yalnızlığı ve dışlanmışlığı devam eder... İsrail, işlediği bu cinayet sonrasında bütün dünyadan ve tabiî ki Türkiye’den en ağır sözleri işitti. Ancak hemfikir olunması gereken bir nokta var: Konuşmak ve kınamak kolay, ama önemli olan bu sözlerin ardında durulup durulmayacağıdır. Kamuoyu; dillendirilen sözlerin ardında durulmasını ve uluslar arası hukukun gereği olarak İsrail’e karşı ne yapılabilirse onun mutlak sûrette yapılmasını istiyor ve bekliyor. Türkiye ve dünya, İsrail’in işlediği son cinayet sebebiyle tepki göstermekle ve kınamakla çok haklı bir noktada bulunuyor. Bazı insafsızların haricinde İsrail’in yaptığını savunabilen hiç kimse yok. Bu sebeple İsrail en ağır şekilde kınanmalı ve cezalandırılmalıdır. Bunca yıl yaptıkları yanına kâr kalan bu ülke, git gide daha fazla kural tanımaz hale gelmiş durumda. Bütün dünya ve insanlık bu ülkeyi ‘insânî sınır’a çekmelidir. Gazze’ye yardım götüren ‘Mavi Marmara’ gemilerine yapılan saldırı buna vesile olmalıdır. Düne kadar İsrail’in yaptığı her yanlışı sorgusuz suâlsiz kabul eden ve destekleyen Amerika da son saldırı ile sıkıntıya girmiş durumda. Amerika’yı yönetenler ‘söz’leri ile İsrail’i destekler gibi görünse de uzun vadede sivil toplum kuruluşlarından gelecek tepkilere karşı koymaları mümkün görünmüyor. İnsanlık uyanmış durumda. Bu saatten sonra gözlerin boyanması ve hakikatlerin ters yüz edilmesi de akla uzak görünüyor. Dünyanın sözleri ve tepkileri bir yana, Türkiye’nin bu konuda çok hassas olmasında fayda var. Nihayetinde Türkiye’den hareket eden ve içinde çok sayıda vatandaşımızın bulunduğu bir gemiye saldırıldı. Ölenler arasında da Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları var. (Bu vesile ile vefat edenlere Allah’tan rahmet dilerken, yakınlarına da taziyelerimizi sunarız.) Bu bakımdan Türkiye’nin başka ülkeler gibi hadiseyi ‘uzaktan izlemesi’ mümkün değil. Daha da önemli olan, verilen sözlerin, atılacağı ilân edilen adımların kararlılıkla atılması gereğidir. Bakınız, bundan önce de İsrail ile çeşitli krizler yaşandı. Her defasında kamuoyuna güzel sözler söylendi, ama sözler icraat safhasına geçmedi. Meşhur ‘One minute/ Bir dakika!’ çıkışından sonra da kamuoyu İsrail ile yapılan askerî anlaşmaların askıya alınmasını istemiş ve beklemişti. Bugün anlaşılıyor ki kamuoyuna söylenen ‘güzel sözlere’ rağmen arka planda ‘hiç bir şey olmamış’ gibi davranılmış, yapılan anlaşmalar tıkır tıkır işlemiş ve İsrail neticede kasalarını doldurmaya devam etmiş. İlave olarak; ‘alçak koltuk krizi’ de yaşadığımız bu ülke ile nasıl ve niçin ‘hiç bir şey olmamış gibi’ davranılmaya devam edildi? “Dün dünde kaldı” ise o halde bugünden tezi yok; bu ülke ile ilişkiler tepeden tırnağa yeniden ele alınsın ve İsrail yaptıklarının yanına kâr kalmadığını görsün. Heyecana kapılmadan, ama kararlılıkla zulme uğrayanların menfaatleri korunsun. 03.06.2010 E-Posta: [email protected] |