Cevher İLHAN |
|
“İmam hatipler” ve “din dersleri” |
Türkiye’de tıpkı mânâsı ve muhtevası çarpıtılarak dine, din eğitimi ve öğretimine karşı istimal edilen “laiklik” terimi gibi bir “eğitim birliği” lâfı tutturulmuş gidiyor. Her tartışmada imam hatip okullarının Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırı olduğu iddiasıyla kaldırılması, “ihtiyaç fazlası” bahanesiyle kapatılması kanaati nüksetmekte… Ve şu garâbete bakın ki temelde imam hatip okullarının kurulmasını esas alan bu kanun, dehşetli bir demagojiyle imam hatiplerin kapatılmasına “gerekçe” gösterilmekte. Oysa bu okullar “Tevhid-i Tedirsat Kanunu”yla açılmış, din eğitimi ve öğretimi de Anayasa’ya göre verilmekte. Anayasa’nın devlete yüklediği din eğitimi ve öğretimi görevi ve eğitim sisteminin temelini oluşturan Tevhid-i Tedrisat Kanunu, imam hatip okullarının kapatılmasını değil, gereğini va’z etmekte. Gerçek şu ki “Tevhid-i Tedrisat”la “eğitim birliği” ibâresi, Türkiye’de din eğitimi dahil bütün eğitim ve öğretimin tek çatı altında verilmesini esas alır; hiçbir şekilde “din eğitimi ve öğretiminin” genel eğitimden tecridini ve özellikle dinî eğitim ve öğretim veren okulların tasfiyesini hedef almaz. 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanununun amacı, din eğitimini ve öğretimini ortadan kaldırmak değil, Türkiye’de eğitimde görülen medrese ve mektebi aynı çatı altında almak, eğitim birliğini sağlamak. Bunun içindir ki Kanunun birinci maddesine, “Türkiye dahilindeki bütün müessesât-ı ilmiye (eğitim müesseseleri) ve tedrisiye (ders veren kurumlar) Maarif Vekâletine merbuttur (bağlıdır)” ibâresi konulmuş… İMAM HATİPLER KAPATILAMAZ Yine bunun içindir ki bu kanunla, kapatılan Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’nin bütün işlevi, bütçesi ve gelirlerinin yanı sıra medrese ve mektepler Maarif Vekâletine devredilmiş. Vatandaşlara dinî bilgileri verecek, din eğitimi ve öğretimini yapacak, dinî hizmetleri yerine getireceklerin yetişmesini sağlayan okulların açılması hükme bağlanmış. Bu amaçla, Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti’nin uhdesindeki “dinî hizmetleri” görecek, “imâmet ve hitâbet vazifesini yapacak mütehassısların yetiştirilmesi vazifesi”, yine bu kanunla Millî Eğitim Bakanlığı’na verilmiş. Kanunun dördüncü maddesindeki, “Maarif Vekâleti yüksek dinîyât mütehassısları yetiştirilmek üzere darülfünûnda (üniversitede) bir İlâhiyat fakültesi tesis ve imâmet ve hitâbet gibi hidemâtı dinîyenin (dinî hizmetlerin) ifâsı vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de aynı mektepler küşat edecektir (kuracaktır)” hükmünün açık anlamı bu. Bu hükümle, Tek Parti döneminin son Başbakanı Şemsettin Günaltay, bu maddeye dayanarak, halka din eğitimi ve öğretimini verecek “din görevlileri”ni ve uzmanları yetiştirecek imam hatip kurslarını ve okullarını açmayı programına koymuş, Ankara İlâhiyat Fakültesi açılmış. Yine bu hükümle, Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidarlarında, 571 imam hatip okulu, onlarca yüksek İslâm enstitüsü, üç bin Kur’ân kursu açılmış. Özetle, halka dinini öğretecek, imamlık ve hatiplik vazifesini yapacak elemanların yetişmesi maksadıyla imam hatip okullarının açılması, “eğitim birliği”ni hedefleyen ve din eğitimi ve öğretimini Millî Eğitim Bakanlığı’nın yetkisine tevdi eden Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun getirdiği mecburiyettir. Bu bakımdan en son YÖK Başkanı’nın dile getirdiği ve bazı mahfillerin bodoslama üzerine atıldığı, “imam hatiplerin düz liseye çevrilmesi” teklifi, öncelikle Anayasa’ya ve “Tevhid-i Tedrisat Kanunu”na aykırı; ve yasal dayanaktan yoksun… “DİN DERSLERİ”, İHL’LERİN ALTERNATİFİ DEĞİL “Din dersleri”ne gelince. Öncelikle Anayasa’nın 24. maddesi, din ve ahlâk eğitimi ve öğretimini doğrudan denetimi ve gözetimine aldığı devlete yükler. Din kültürü ve ahlâk öğretiminin ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında sayar. Hatta “bunun (okulların) dışındaki din eğitimi ve öğretimini kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcilerinin talebine bağlar.” Bu durumda, devletin din eğitimini ve öğretimini yeterli olarak vermesi; ilköğretimin ancak dördüncü sınıfında verilmeye başlanan ve ortaöğretimde haftada bir-iki saatle geçiştirilen ve kifâyetsiz kalan “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” müfredatının geliştirilmesi gerekir. Zira okulların hâricinde, Kur’ân kurslarının yaygınlaştırılması, vatandaşların talebiyle Kur’ân öğrenimi ve din derslerinin yeterli muhtevada verilmesi devletin görevidir. Keza “imâmet ve hitâbet gibi dinî hizmetleri ifâ vazifesiyle mükellef memurların yetiştirilmesi” için imam hatip okullarının ve “yüksek diniyât mütehassıslarını (öğretim elemanlarını) yetiştirecek” İlâhiyat Fakültelerinin kurulması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğidir. Neticede, din derslerini verecek öğretmenleri ve din mütehassıslarını temelde yetiştirecek imam hatip liseleri, genel eğitim içindeki din derslerinin alternatifi değil, Tevhid-i Tedrisat gereği tamamlayıcısıdır. Din eğitimi ve öğretiminin kâmilen verilmesi için İHL’lerin haklarının korunması ve geliştirilmesi gerekirken, din dersleriyle takas ederek kapatmaya, okullardaki din derslerini kaldırmaya kimsenin hakkı da, haddi de, yetkisi de yoktur. Anayasal ve yasal olarak… 24.12.2009 E-Posta: [email protected] |