Süleyman KÖSMENE |
|
Sırat köprüsü nedir?-1 |
Ömer Öçalan: “Sırat Köprüsü üzerinde durur musunuz? Sırat Köprüsü nedir? Nasıl bir köprüdür?”
Âhiretin deresini, tepesini, düzlüğünü, yokuşunu, köprüsünü, yolunu, yordamını, terazisini, mîzânını ateşini ancak dünyadaki benzerleriyle kavrayabiliriz. Başka türlü kavrama imkânımız yok. Görüş ufkumuz dünyadaki benzerleriyle ve sembollerle çevrili. Âhiretle ilgili haberlerde yer alan uhrevî maddelerin sûretini ve şeklini mânâ itibariyle kavrayabilmemiz için dünyadaki benzerleriyle ifâde etmek zorunluluğu var. Âyetlerde ve hadislerde âhireti ve içindekileri anlayabilmemiz için böyle ifâde edilmiştir. Meselâ mahşerdeki terazi elbette bakkal terazisi şeklinde olmayacak. Kaldı ki dünyada bile şekil itibariyle biri diğerine benzemeyen çok farklı biçimlerde teraziler söz konusu. Hatta aynı bakkal dükkânında, o eski bildiğimiz klâsik teraziden tutun, farklı boy ve ebatlarda ve farklı ölçeklerle çok sayıda elektronik terazi örnekleri görmek mümkün. Öyleyse mahşerde sevap ve günahımızı tartan bir teraziden söz edildiğinde, çok hassas ölçüleriyle sonsuz duyarlıklı bir tartı âletinin bulunduğunu anlarız, gerçek şeklini görmeyi âhirete bırakırız. Sırat köprüsü için de aynı bakış açısı söz konusudur. Sırat Köprüsü, Cehennemin karanlık ve dev alevleri üzerinde kurulmuş, dehşetli, kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüdür. (“kıldan ince, kılıçtan keskin” ibaresi sırat köprüsünün çok hassas bir ayar içinde olduğuna ve dehşetine işâret eder.) Buradan herkes geçecektir. Çünkü Cennetin yolu Sırat köprüsünden geçer. Cennete giden de, Cehenneme düşen de bu köprüye uğrar. Bu köprüden geçerken günahkârlar ve kâfirler ayakları sürçerek dev ateşe düşerler. Mü’minler ise amellerine göre belirli hızlarda bu tehlikeli köprüyü geçerler. Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiğine göre bu köprüden ilk geçecek olanlar Peygamber Efendimiz (asm) ve ümmeti olacaktır. Sonra diğer ümmetlerin salih amelleri sayesinde sırat köprüsünü sür’atle geçeceği bildirilmiştir.1 Üstad Bediüzzaman Hazretleri insanın bir yolcu olduğunu beyan eder ve “Sırat”ı yolculuğun zorunlu geçit yerlerinden birisi olarak zikreder. Bediüzzaman, insanın, âlem-i ervahtan (ruhlar âleminden), rahm-ı mâderden (anne karnından), sabâvetten (çocukluktan), ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, Sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihanda hiç durmadan yürüyen bir yolcu olduğunu kaydediyor.2 Bediüzzaman Hazretleri bir rüya-yı sadıkada Sırat Köprüsü üstünde Peygamber Efendimiz (asm) ile buluşmuş, ondan ilim talep etmiş; Peygamber Efendimiz de (asm) ona “Ümmetimden suâl sormamak şartıyla sana ilm-i Kur’ân verilecektir” müjdesinde bulunmuştur.3 Bilâhare bu ilm-i Kur’ân’ın, Risâle-i Nur Külliyatı tarzında tezahür ettiğini, hakikat ilmi ve iman hakikatleri4 olarak ortaya çıktığını ve milyonların imanını kurtardığını görmekteyiz. Sırat köprüsü ahrette İnşallah Peygamber Efendimiz (asm) ile buluşacağımız mekânlardan birisi olacaktır. Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! Kıyamet günü bana şefaat edin!” dedim. Peygamber Efendimiz (asm): “İnşaallah yapacağım!” buyurdular. Ben tekrar: “Sizi nerede arayıp bulayım?” dedim. “Beni ilk aradığın zaman Sırat üzerinde ara!” buyurdular. “Size (orada) rastlayamazsam?” dedim. “Mizan’ın yanında beni ara!” buyurdular. “Orada da size rastlayamazsam?” dedim. “Öyleyse beni havzın yanında ara! Zira ben üç mevkinin dışına çıkmam!” buyurdular.5 Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Ateşi hatırlayıp ağladım.” Resûlullah (asm): “Niye ağlıyorsun?” buyurdu. “Ya Resûlallah! Cehennemi hatırladım da onun için ağladım! Siz, kıyamet günü, ailenizi hatırlayacak mısınız?” dedim. Peygamber Efendimiz (asm): “Üç yerde kimse kimseyi hatırlamaz: 1- Mizan yanında: Tartısı ağır mı geldi, hafif mi; öğreninceye kadar, 2- Sahifeler uçuştuğu zaman: Kendi defteri nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına mı, soluna mı, yoksa arkasına mı? 3- Sıratın yanında: Sırat Cehennemin iki yakası ortasına kurulduğunda, bunu geçinceye kadar kimse kimseyi hatırlamaz.”6 İnşaallah yarın devam edelim.
Dipnotlar:
1- İbn-i Mâce, Zühd, 33. 2- Sözler, s. 35. 3- Tarihçe-i Hayat: 30. 4- Emirdağ Lâhikası: 256; Barla Lâhikası: 119. 5- Tirmizî, Kıyamet 10, (2435). 6- Ebu Davud, Sünen 28, (4755). 24.12.2009 E-Posta: [email protected] |