Risale-i Nur’un Amerika’da “dini din için iltizam edenler”e, kesinlikle siyaset gölgesi taşımayan vasıtalarla ulaştırılması noktasında çok hassasiyet gösteren ve öncelikle gönderilecek eserlerin tevhid ve haşir bahisleriyle Meyve Risalesinden meydana gelen Asâ-yı Musa ve Efendimizin (a.s.m.) peygamberliğini ispat eden Mu’cizat-ı Ahmediye olmasını isteyen Üstadın bu ülkede irtibat kurduğu adreslerden biri de oradaki Müslüman cemaat.
Bunun belgelerinden biri, Tarihçe-i Hayat’ın sonundaki “Risale-i Nur ve hariç memleketler” bölümünde yer alan Washington çıkışlı mektup.
Mektupta Washington Kültür Merkezi Genel Sekreteri Muhammed Habilullah, kendilerine gönderilen Hutbetü’ş-Şamiye ve Risale-i Nur Mizanları adlı eserler için teşekkür ediyor. (s. 1143)
Orada aynı adla kurulan İslâm Cemiyetinin merkezi, aslında bir cami. Ve biz 1996’da resmî bir gezi için gittiğimiz Washington’daki bu camide namaz kılıp cemaatle sohbet etmiş ve dönüşte intibalarımızı Yeni Asya’da yayınlamıştık.
1950’lerde gönderilen ilk risalelerle, Amerika’daki Nur hizmetinin temelleri atılmış oldu.
1970’lerde oraya giden akademisyen Nur talebelerinin gayretiyle çıkmaya başlayan Nur-The Light dergisi, bu temel üzerine bina edilen önemli bir hizmet hamlesi olarak tarihe geçti.
Mevdudî ve Meryem Cemile gibi İslâm dünyasının tanınmış fikir ve kalem erbabının da risalelerle ilgili orijinal mektuplarının yayınlandığı bu dergi, çok büyük hizmetlere vesile oldu.
Bu arada, Tabiat ve Uhuvvet gibi risaleler İngilizceye tercüme edilerek basıldı. Ne var ki, bu çok ümit verici başlangıcın arkası getirilemedi.
Buna karşılık, bu hizmetin öncü kadrolarından Prof. Dr. Süleyman Kurter, akademisyen kimliğiyle bilhassa üniversitedeki talebelerine Risale-i Nur’u tanıtma çalışmalarına devam etti.
Nitekim geçen senenin Mayıs ayından itibaren haftalık makaleleriyle yazı ailemize katılan Robert Miranda, Kurter’in öğrencilerinden biri.
Ve Miranda’nın bir özelliği, Risale-i Nur’la Müslüman olup adını Davud Ali Selâm olarak değiştiren İspanyol asıllı bir Amerikalı olması.
Hatırlayacaksınız; geçen yaz Kurter ailesi ve Miranda Türkiye’ye gelerek Yeni Asya’yı ziyaret etmiş ve oradaki Nur hizmetlerini anlatmışlardı.
Bunlardan biri, Kurter’in İspanyol asıllı eşi Havva Hanımın Risale-i Nur’u İspanyolcaya çeviriyor olması. Anlattıkları, zaman zaman bizde de çıkan “Latin (İspanyol) kökenli Amerikalılar arasında İslâm hızla yayılıyor” haberlerini teyid eder nitelikteydi ve bu gelişmeye Risale-i Nur’un orijinal katkısını ulaştırmak için çalışıyorlardı.
Halihazırda Amerika’daki Nur hizmeti, yine ağırlıklı olarak üniversite, yüksek lisans ve doktora için ya da çalışmak amacıyla oraya giden Nur talebelerince yürütülüyor. Ki, bunlardan biri, Amerika mektubu köşemizin yazarı Said Hafızoğlu. Onun yazılarında da oradaki Risale-i Nur derslerinden hoş anekdotlar okumaktayız.
Buna ilâveten, potansiyeli belli bir noktaya ulaşan bazı yerlerde, haftanın neredeyse her günü Nur derslerinin yapıldığına, erkekler ve hanımlar arasında Türkçe ve İngilizce olarak ayrı dersler ihdas edildiğine dair haberler alıyoruz.
İşin bir boyutu da, uluslararası Bediüzzaman sempozyumlarıyla tanıma imkânı bulduğumuz akademisyenler. Bunların içinde ABD’deki değişik üniversitelerde görev yapan Amerikalı veya farklı milletlerden pek çok önemli isim var.
Bütün bunlar çok sevindirici, memnuniyet ve ümit verici, müjdeli gelişmelerin işaretleri. Ve Üstadın seksen küsur yıl önce Barla’da risaleleri birkaç talebesiyle beraber yazdırıp okurken onlara söylediği “Bir zaman gelecek, bu eserler bütün dünyada okunacak” beyanının tahakkuku.
ABD de bu Nurla aydınlanıyor, aydınlanacak.
*Yazarlarımız Miranda ve Hafızoğlu başta olmak üzere, ABD’deki arkadaşlarımız bu bilgileri tamamlayacak mesajlar gönderirlerse seviniriz.
08.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|