"Gerçekten" haber verir 03 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Abdil YILDIRIM

Değişen dünyanın değişmeyen gerçekleri



Dünya hızla değişiyor, ilim ve teknoloji gelişiyor, her gün yeni bir icad ve buluşla karşılaşıyoruz. Öte yandan iklim değişiyor, bitki örtüsü değişiyor, ekolojik dengeler değişiyor. Dünyada bu değişiklikler olurken, bireysel ve sosyal hayatta da hızlı değişimler yaşanıyor. İnsanların bilgisi, algısı, anlayışı, örf ve âdeti, kılık ve kıyafeti değişiyor. Bu değişimlerin müsbet yönde olanları medeniyet seviyesini yüksek derecelere taşıdığı gibi, menfî yönde olanları da alçak derekelere düşürüyor. Değişime ayak uyduranlar, kendini yenileyenler, yeni hâle intibak edenler gelişiyor, ilerliyor. Yeni hâli kabullenemeyenler ise, izmihlâle uğruyor.

Dünyada ve hayatta değişen pek çok şey olmasına rağmen, değişmeyen ve kıyamete kadar da değişmeyecek olan bazı gerçekler de vardır. Değişimin her zaman her alanda geçerli olduğunu öne sürenler, değişmeyen bazı gerçeklerin olduğunu kabul etmek istemezler. Bu görüşlerini kabul ettirmek için de, MÖ IV. Yüzyılda yaşamış olan Yunanlı felsefeci Herakleitos’un “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözüne sıkı sıkıya sarılırlar. Diyalektik materyalizmin klâsik söylemlerinden olan bu söz, her şeyin değiştiğini, buna göre İlâhî emirlerin de zaman içinde değişmesi gerektiğini ileri sürerler. Dinî hükümlerin zamanın şartlarına göre şekil almasının normal olduğunu söyleyerek, dini kendi nefis ve hevesleri hesabına değiştirmek isterler. Kur’ân haricindeki diğer Semavî Kitaplar da bu şekilde değiştirilmiş ve Hak dinler tahrif edilmişti.

Halbuki kâinatta âhengin korunması ve hayatın devam etmesi için bazı gerçeklerin değişmemesi, istikrarını koruması gerekmektedir. Güneş hergün doğudan doğar, batıdan batar. “Her şey değişiyor, ben de artık batıdan doğuyum da bir değişiklik olsun” demez. Zaten böyle dediği gün, kâinatın âhengi bozulacak, kıyamet kopacaktır.

Hayatta sevgi, saygı, vefa, vicdan, merhamet, hak ve adalet gibi insânî duygulara her zaman ihtiyaç vardır. “Artık zaman değişti, hiçbir şeyi sevmeye saymaya, hak ve adaleti gözetmeye gerek yok” demek mümkün değildir. Kâinatta sevgiyi kaldırsanız, hak ve adaleti yok etseniz, zerreler ve küreler arasındaki câzibe kuvveti ortadan kalkacak, atomlardan yıldızlara kadar her şey yörüngesinden çıkıp savrulacak ve kıyametin kopmasına sebep olacaktır.

Zamanın ve dünyanın değişmesiyle değişmeyen en büyük gerçeklerden birisi de, ölüm gerçeğidir. Zaten insanlar da en fazla bu noktada aldanmakta ve vartaya düşmektedir. Zamanın câzibedar fitnesine kapılarak başını gaflet bataklığına daldıranların ölümü düşünmeden yaşamaya çalışması, ölüm gerçeğini değiştirmiyor. İklimin değişmesi, ilmin değişmesi, teknolojinin ve tıbbın gelişmesi, ölüm gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Yine canlılar doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar. Bazı denizanalarının ölümsüz olduğunu ileri sürüp, ölümsüzlüğe çare bulunabileceğini ümit edenler, boşuna hayal kuruyorlar. “Her nefis ölümü tadıcıdır, sonunda bize döndürüleceksiniz” (Ankebut, 57) İlâhî fermanı, değişmeyen en büyük gerçektir. Bu gerçeğin değişebileceğini ümit edenler, züğürt tesellisi ile avunan zavallılardır.

İnsanlar, ölüme çare aramak sûretiyle fâni hayatını kurtarmaya çalışmak yerine, ölümün değişmez gerçeğine teslim olarak imanlarını kurtarmaya çalışsalar, daha kazançlı çıkacaklardır.

03.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.01.2009) - İnsan huzur ister

  (06.01.2009) - Bu asrın bir özelliği

  (31.12.2008) - Fecir vakti ecir vaktidir

  (19.12.2008) - Ağırlıkları sırtımızdan atalım

  (09.12.2008) - Pencerelerden seyret, içlerine girme

  (26.11.2008) - Hayatın âhengi

  (16.11.2008) - İnsan su gibi olmalı

  (09.11.2008) - ÖMÜRDEN TASARRUF ETMEK

  (01.11.2008) - Sükût her zaman altın mıdır?

  (28.10.2008) - Kafalardaki odun yığınları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır