Cennet ücret ve mükâfat diyarı…
Allah için dünyanın çile ve sıkıntılarına katlanmış, kulluk görevini elinden geldiğince yapmaya çalışmış, imanının yanına salih amel katmış, güzel ahlâkla donanmış, günahkâr da olsa imanla gitmeyi başarmış, şefaate ermiş olanların veya bazılarının da günahları kadar ceza gördükten sonra içerisine girecekleri bir âlem…
İnsanların kötü huylardan arındıkları; kavgasız gürültüsüz, barış içinde yaşadıkları, lüks ve konforun, hepsinden önemlisi huzur ve mutluluğun hâkim olduğu bir memleket…
Hiç ihtiyarlanılmayan, sürekli genç kalınan, ölüm denen nesnenin tadılmayacağı, ebediyen yaşanılacak bir ülke…
Duygu ve kabiliyetlerin; maddeten, ruhen, kalben yüz kere bin kere daha inkişaf ettikleri bir âlem…
Allah’ın rızası, hoşnutluğu gibi yüce bir makama erişilen, Cenâb-ı Hak’la görüşülüp konuşulan bir sonsuzluk diyarı…
İşte böyle herkesin imrendiği, dünyada emsâli görülmeyen bu eşsiz diyara Cennetlikler, dolunay ve parlak yıldızlar gibi ışıklar saçarak girerler. İstedikleri şekilde yiyip içtikleri halde tuvalet ihtiyacı duymazlar. Sümkürmezler, burunları akmaz, sindirdikleri besinler güzel kokulu ter ve geğirti hâlinde çıkar.1
Cennetliklere şöyle seslenilir: “Sürekli sağlıklı kalacak, aslâ hastalanmayacaksınız. Sonsuza dek yaşayacak, aslâ ölmeyeceksiniz. Her an genç kalacak, aslâ yaşlanmayacaksınız. Sürekli nimetler içinde yüzecek, hiçbir güçlükle karşılaşmayacaksınız. İşte Cenâb-ı Hakk’ın, ‘Bu Cennet, işledikleriniz sebebiyle size ihsan edildi’2 âyetinin ifade ettiği mânâ budur.”3
Demek her şeyin bir bedeli, karşılığı var. Bu mükâfata erenlerin karşılanışları da farklı. Bunun üzerinde de bir sonraki yazımızda duralım İnşaallah.
Dipnotlar:
1- Buharî, Bed’ül-Halk: 8; Müslim, Cennet : 17-18; Tirmizî, Sıfatü’l-Cenne: 7.
2- A’raf Sûresi: 43.
3- Müslim, Cennet: 22.
08.02.2009
E-Posta:
[email protected]
|