Haberlerle sınırlı kalan bilgiler sebebiyle, İsrail’in Filistin’e yaptığı zulmü kavramakta zorlanı-yoruz. Hemen her gün, ölen Filistinlilerin ‘isim listesi’ni haber bültenlerinden görüyor ve dünyanın bu zulüm karşısındaki ilgisizliğine üzülüyoruz.
Tabiî ki zulüm sadece Filistin’de yapılmıyor. Dünyanın pek çok bölgesinde, bilhassa Müslüman milletlere karşı ‘mütegallibe’nin zulmüne şahit olu-yoruz. Irak’tan Afganistan’a, Doğu Türkistan’dan Çeçenistan’a kadar geniş bir coğrafyada insanlar zulme maruz kalıyor.
Elbette, her ‘zalim’in kendisine göre bahanesi de var. Kimi, ‘Bana taş attı’ diye, kimi de ‘Bana yan baktı’ diyerek mazlûmlara zulmetmeyi kendilerince hak olarak görüyorlar. Zulme maruz kalanların çoğunluğunun Müslüman olması da herhalde ‘tesadüf’le açıklanamaz.
Belki de ‘zulüm’den daha yaralayıcı olan; bu hadi-seler karşısında ‘insanlık’ dediğimiz “ma’şer-i vicdan”ın gerektiği gibi tepki göstermemesidir. “Filistinde çocuklar öldürüldü” ya da “Doğu Türkistan’da binlerce kadın keyfî olarak hapse atıldı” şeklindeki haberler, ‘magazin’ haberi gibi görülürse bu durum insanlığın öldüğü anlamına gelmez mi?
Barış ve huzurdan değil de, kavga ve kargaşadan beslenenlerin teşvikiyle dünya böyle bir bataklığa sürüklendi. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışı, maalesef uluslar arası ilişkilerde de öne çıktı. Bir bakıma dünya, bu yanlış tavrın bedelini ödüyor.
Bu cümleden olarak, ‘Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail ablukasının kaldırılması gerektiğini ifade eden Hamas Lideri Halid Meşal, “Aksi takdirde Gazze Şeridi bütün yan komşularına patlayacak” demiş. (AA, 27 Nisan 2008) Başka bir Hamas yöneticisi ise, bölgeye ateşkesin gelmemesi halinde şiddetin çok tırmanacağı uyarısında bulunmuş.
İsrail, hür dünyanın ikazlarını dikkate almayarak bildiğini okumaya devam ediyor. “Berlin Duvarı”nın yıkılışından bile ders almayarak, bütün Filistinlileri yeni bir duvar örerek kuşatmaya çalışıyor. İsrail’in Filistin’de yaptığı duvar, aslında temelleri atıldığı gün ‘hükmen’ yıkılmıştı. Çünkü ‘insanlık’ böyle duvarlara mağlûp olmayacak olgunluğa ulaşmıştır. Yakın zaman önce Filistin’e gitmek üzere yola çıkan bir İtalyan san'atçının Gebze’de gözü dönmüş bir kişi tarafından vahşice öldürülmesi bile İsrail’in yaptığı ‘duvar’ı perdelemeye yetmeyecek. Bir adım geriye gittiğimizde, Filistinlilerin evlerini yıkmak için ‘saldıran’ bir İsrail buldozerine karşı koyan ve bu uğurda canını veren Amerikan vatandaşı Rachel Corrie’yi hatırla-yalım... Bu örnekleri çoğaltmak da mümkün.
Bütün bunlar; kim olursa olsun ‘haksız’a karşı, kim olursa olsun ‘haklı’dan yana olmak gerektiğini hatırlatıyor. Dünyanın öbür ucundan gelip, ‘haklı’ya yardım etmek uğruna canını veren insanlar oldukça, İsrail ya da benzeri ülkelerin, masumlara yaptığı zulmün ilelebed devam etmesi mümkün değildir. Gün gelir ve en kuvvetli göründükleri bir anda ‘insanlık’ karşısında zalimler de mağlûp olur.
Hiç değilse, zalimlere buğz etmeye ve mazlûmlara da duâ etmeye devam edelim. Hiçbir zulmü, ‘sıradan’ hadise olarak görmeyelim.
28.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|