Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Sivil altyapı şart



Hakkında kapatma dâvâsı açılmış bir iktidar partisinin artık kontrol ve inisiyatifi büyük ölçüde elinden kaçırmış olduğunu düşünen bazı AKP’liler, bir an önce seçime gitmekten başka bir çare görmüyorlar.

Kapatma dâvâsı ile Türkiye’nin bir “ara rejim”e girdiğini belirten DP Genel Başkanı Süleyman Soylu da bu durumdan ancak seçimle çıkılabileceğini söylüyor. Tabiî, ara rejim nitelemesi ağır kaçabilir. Çünkü bu tabir, ülkenin ihtilâllerden sonra atamayla gelen ve millete hesap verme durumunda olmayan teknokrat hükümetlerce yönetildiği dönemler için kullanılıyor.

Halihazırda öyle bir durum yok. Meclis açık ve dokuz ay önce halkın yüzde 47’sinin oyu ile tek başına iktidar olmuş bir hükümet işbaşında.

Ama bu iktidarın zaten tartışma konusu olan muktedirliği, kapatma dâvâsı ile ağır bir darbe daha almış durumda. Onun için, süresinin sonuna gelmiş ve artık kalıcı icraat yapamaz durumdaki ABD başkanları için kullanılan “topal ördek” tabiri, şimdi AKP için de sarf edilmekte.

Eski dönemlerde seçimle gelen iktidarlara yapılan müdahaleler, asker eliyle gerçekleşiyordu.

Şimdi ise askerin yerini yargı aldı deniliyor; kapatma dâvâsı “yargı darbesi” olarak niteleniyor.

“Darbe” tabirini “abartılı” bulanlar olabilir.

Ama ortaya çıkan tablo, siyasî konularda da son sözü yargının söylediği, dolayısıyla demokratik rejimlerde siyasetin yapması gereken “ülkeyi yönetme” işinin re’sen yargıçlar tarafından devralındığı bir manzarayı gözler önüne seriyor.

Demokrasiye büyük zarar veren bu durum, haddizatında yargıyı da tahrip ediyor. Zira kesinlikle siyasetin dışında kalması gereken yargı kurumu, bu müdahalelerle siyasallaşıyor. Siyasallaşan yargının ilk kurbanı ise adalet oluyor.

Bu, çok derin ve köklü bir problem. Ve her yargı müdahalesi, çözümü daha da zorlaştırıyor. Çünkü çözümü bulacak merci olan Meclisi bloke ediyor, hükümeti de darboğaza sokuyor.

Peki, şu ortamda yeni bir seçim, Meclisi ve hükümeti bu durumdan çıkarmanın çaresi olabilir mi? Maalesef orada da ciddî kuşkular var.

Bir defa, Mecliste büyük çoğunluğa sahip iktidar partisini grogi vaziyetine sokan kapatma dâvâsı, geçen yıl 22 Temmuz’da yapılan son seçimden sadece sekiz ay sonra açıldı. Ve bilindiği gibi, o seçim 367 dayatmasına karşı, o dayatmaya tepkilerin zirveye tırmandığı bir ortamda yapıldığı için sandıktan böyle bir netice çıktı.

Şimdi de kapatma dâvâsına karşı çok daha keskinleşmiş tepkiler var. Onun için, bu psikolojik ortamda yapılacak seçim, AKP’nin alacağı oyları daha da arttırabilir. Ama bu artışın şekillendireceği yeni Meclis ve iktidar yapısı, kapatma dâvâsı açtıran zihniyeti frenleyebilir mi?

İşte temel sorun burada. Halk ve seçtikleri, “Değil yüzde 47, yüzde 97 oyla gelseniz dahi bizim dokunulmaz alanlarımıza giremez ve herhangi bir tasarrufta bulunamazsınız” diyen ve bunu deme cür’etini arkasındaki derin bağlantılarda bulan zihniyetin direnişiyle karşı karşıya.

Seçilmişlerin halktan aldıkları gücün bu derin örgütlenme karşısında çoğu zaman çaresiz kalması, demokrasinin kronik sorunu ve düğümü.

Ve yine halkın büyük ümitlerle seçtiği kadroların, bu düğümü çözebilecek feraset ve dirayeti gösterememeleri de bir başka önemli problem.

Altmış yılı aşan çok partili demokrasi hayatımızda şimdiye kadar aşamadığımız çok derin ve zorlu bir ikilem bu. Ve tek başına siyaset kurumu, bu sorunu çözmek için yeterli olamıyor.

Bu durumun önemli sebeplerinden biri, hür ve demokrat bir siyasetin sağlam zeminde kökleşmesine imkân verilmeyişi. Bir diğeri, böyle bir siyasetin, karşısında çoğu zaman etkisiz ve çaresiz kaldığı dayatmacı zihniyeti dengeleyecek güçlü bir sivil arkaplandan mahrum olması.

Çareyi ise, tarihî bir kavşakta “Millet irşad ve tenvir edilmelidir” diyerek bu sivil temelin inşasına da vurgu yapan Bediüzzaman gösteriyor.

26.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.04.2008) - Erdoğan nereye?

  (24.04.2008) - Gidişatın yönü

  (23.04.2008) - Kutlu Doğum ve 23 Nisan

  (22.04.2008) - Yine ABD-AB farkı

  (20.04.2008) - Başkasının tenbelliği

  (19.04.2008) - 26 kara nokta

  (18.04.2008) - Şemdinli ve Ergenekon

  (17.04.2008) - Evdeki hesap

  (16.04.2008) - 10. Yıl Marşı AKP’yi kurtarır mı?

  (15.04.2008) - Sakın ha!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri