Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Başkasının tenbelliği



Yeis, üstünlük duygusu, acelecilik ve benmerkezcilikten sonra, şevki kırarak insanı atalet zindanına düşüren beşinci sebebi Üstad Bediüzzaman, “başkasının tenbelliğinden fırsat bulan görenek” olarak ifade ediyor.

Aslında bu sebep, sekizinci sırada zikredilen ve bilâhare müzakere etmeye çalışacağımız rahat meyli ile aynı gibi görünüyor; ama ayrı bir madde olarak dikkat çekildiğine göre, üzerinde durmamız gereken incelik ve nüansları olmalı.

Burada öne çıkan, başkasının tenbelliğinden fırsat bulma ve bunu bahane olarak kullanıp kendi tenbelliğine mazeret gösterme psikolojisi.

Bu ruh hali, başka birçok alanda da insanı saptırma ve yoldan çıkarma potansiyeline sahip.

Ve Risale-i Nur’da bunun ilginç örnekleri var.

Meselâ 14. Söz’ün Hatime’sindeki “Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir” başlıklı bahiste nefis, içinde bulunduğu gaflet halini savunmak için “Herkes dünyaya dalmış, ben de herkes gibiyim” dediğinde aldığı cevap şudur:

“Herkesle musibette beraber demek olan tesellî ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.”

Bir diğer örnek, 30. Söz’deki “Ene” bahsinde yer alan “Nasıl mîrî malından kırk parayı çalan bir adam, bütün hazır arkadaşlarına birer dirhem almasını kabul ile hazmedebilir” cümlesi.

Demek ki, bir suç işleyen, yanlış iş yapan veya başarısız olan insanların ortak psikolojisi, bu durumlarının başkalarınca paylaşılmasından aldıkları tesellî ve bunun getirdiği “rahatlık” hissi.

Hırsız ister ki, herkes kendisi gibi hırsız olsun.

Gaflet içinde hayatını sürdüren kişi, çevresinde kendisine benzer bir hayat yaşayan ne kadar fazla insan olursa “kuvve-i maneviye”si o kadar güçlenir; “Bu halimde yalnız değilim, başkaları da benim gibi, demek ki tuttuğum yol yanlış değil” gibi aldatıcı bir tesellî ile yola devam eder.

Başarısız bir öğrencinin psikolojisi, başarılı arkadaşlarına özenip onlar gibi olmak için çaba sarf etmekten ziyade, kendisi gibi olanların varlığını görüp rahatlamaya daha fazla yatkın olur.

Ancak bu tesellî ve rahatlamanın geçici ve aldatıcı olduğu ve insanı içine düştüğü olumsuz durumda daha da kötüye götürdüğü gayet açık.

Konumuz olan tenbellik bahsinde de, başkalarının ataletini kendisine bahane bulup mazeret göstererek tenbellik zindanına iyice demir atan bir insan, Cenab-ı Hakkın kendisine bahşettiği potansiyeli ve kabiliyetleri iyice köreltme, dumura uğratma ve tükenme yoluna girmiş olur.

Ve bu yolun varacağı yer, tam bir felâkettir.

Bu bakımdan, gayret, hamiyet ve himmet sahibi bir insana yakışan, başkalarının tenbelliğini örnek almak değil, tam tersine bu durumdakileri uygun lisan ve üslûplarla uyarmak, silkelemek, harekete geçirmek ve düştükleri tenbellik zindanından çekip çıkarmaya çalışmak olmalı.

Konunun bir başka önemli ve dikkatle üzerinde durulması gereken boyutunu da Üstad “Nemelâzım, başkası düşünsün, istibdadın yadigârıdır” sözüyle dile getiriyor. Tenbelliğin ve lâkaydlığın en yaygın ifade şekillerinden biri olan “nemelâzım” anlayışının, herşeyi kendi elinde toplayıp tekeline alan ve insanları özgürce kendilerini geliştirebilecekleri ortamdan mahrum bırakan istibdadın eseri olduğunu vurguluyor.

Peki, bu engeli bertaraf etmenin çaresi ne?

Üstad çarenin “Tevekkül etmek isteyenler sadece Allah’a güvensinler” mealindeki İbrahim Sûresi 12. âyetinde gösterildiğini ifade ediyor.

Ve bu âyeti orijinal metniyle aktarırken, “Sadece Allah’a güvensinler” mealindeki ibarenin önüne, parantez içinde “başkasına değil” mânâsındaki bir kelimeyi eklemek suretiyle, yapacağı herşeyde sadece Allah’a inanıp güvenmesi gereken ehl-i hizmetin başkalarına bakarak tavır belirleme durumunda olamayacağını ifade ediyor.

Allah için yapılan bir hizmette, başkalarının tenbelliğinden etkilenerek geri kalmak olur mu?

Demek ki, dinamizmin canlı tutulabilmesi, Allah’a iman ve tevekkülde derinleşmeye bağlı.

20.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.04.2008) - 26 kara nokta

  (18.04.2008) - Şemdinli ve Ergenekon

  (17.04.2008) - Evdeki hesap

  (16.04.2008) - 10. Yıl Marşı AKP’yi kurtarır mı?

  (15.04.2008) - Sakın ha!

  (13.04.2008) - Benmerkezcilik

  (12.04.2008) - Siyaset boşluğu

  (11.04.2008) - Huzur ve yasak

  (10.04.2008) - Altı aylık süreç

  (09.04.2008) - AKP’de derin sıkıntı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri