Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

AKP’de derin sıkıntı



Kapatma dâvâsına AKP’nin “parti olarak” hangi tepkiyi verdiği ve daha önemlisi nasıl bir strateji takip edileceği konusunda kamuoyunun önüne açık ve net bir mesaj konulabildiğini söyleyebilmek mümkün mü?

Doğrusunu söylemek gerekirse, hayır.

İlk günlerde bir taraftan hamasî ve öfkeli açıklamalar yapılır, dâvâyı Ergenekon soruşturmasının misillemesi gibi gösteren, ama bilâhare “Kastımız o değildi” beyanlarıyla “düzeltilen” söylemlerde bulunulurken, diğer taraftan “Bu dâvâ sonrası oylarımız artacak, siyaset tarlamıza bereket yağacak” gibi tuhaf sözler sarf edildi.

Derken, milletvekillerine “Hiç kimse bu konuyla ilgili olarak konuşmasın” talimatı verildi.

Ve partinin yetkili organlarının konuyu değerlendirmesi ve uygulanacak stratejiyi belirlemek üzere toplanması için, üç hafta gibi hiç de kısa sayılmayacak bir sürenin geçmesi gerekti.

Bu zaman zarfında, genel başkanın koyduğu konuşma yasağı görünüşte işledi, ancak parti içindeki farklı görüş ve yaklaşımların, kaynağı gizlenerek medyaya yansıması engellenemedi.

Meselâ parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliğini gündeme getirenlerin yanında, bunun doğru olmayacağı görüşünü savunanların da bulunduğuna ilişkin ayrıntılı bilgiler çıktı.

Söz konusu anayasa değişikliği için öngörülen farklı formüller de geniş bir şekilde yayınlandı.

Ama dediğimiz gibi, bütün bunlar olup biterken parti yönetiminin bir araya gelmesi üç haftayı buldu. Ve bu durum, hayli zamandır AKP içinde alttan alta seslendirilen ve yavaş yavaş su yüzüne de çıkmaya başlayan “Ortak aklı işletemiyoruz, tek adam sistemine döndük” eleştirisini haklı çıkaran bir tabloyu gözler önüne serdi.

Bu arada, geçen hafta grup başkanvekillerinin milletvekilleriyle 60’arlı gruplar halinde yaptıkları toplantılardan basına yansıyan bilgiler, kapatma dâvâsının ötesinde, partide ciddî bir sıkıntı birikiminin oluştuğunu gösterir nitelikte.

Bu toplantılarda dile getirilenlerden birkaçı:

* “22 Temmuz seçimlerinden sonra parti ve hükümet iyi yönetilmiyor. Başarısız gidiyoruz.”

* “Sivil Anayasa çalışması vardı. Ne oldu bu çalışmaya, gören var mı sivil anayasayı? Niye sivil anayasayı gündeme getirmeyip beklettiniz?”

* “Gerginlikten dolayı siyaset ve ekonomide yaşanan olumsuz hava dağıtılmalı. Bu gündemle Türkiye daha fazla gitmemeli. Gündemi değiştirecek adımlar atın. AB reformlarına hız verin. 301. madde değişikliğini TBMM’ye sunun.”

* “Esnaf büyük sıkıntı içinde, kan ağlıyor. Buna rağmen Maliye esnafın üzerine gidiyor. İki koldan sürekli denetimler yapılıyor. Artık yeter. Maliye Bakanını uyarın. Buna bir çare bulun.”

* “Halkın büyük kesimi ekonomik sıkıntılardan dert yanıyor. Anayasa değişikliği paketine ekonomi paketi de eklensin.” (Vatan, 28.3.08)

Yalnızca bu bilgi kırıntıları bile halkın nabzını tutan milletvekillerinin gerçek durumla örtüşen tesbitlerini ortaya koyarken, Başbakanın ve ona yakın isimlerin muhtemelen “halka moral vermek için” çizmeye devam ettikleri pembe tabloların bizzat AKP’nin Meclis grubu içerisinde bile mâkes bulmaktan uzak olduğunu gösteriyor.

İşin ilginç tarafı, AKP’nin arkasındaki seçmen desteğini ciddî oranda arttırdığı 22 Temmuz seçimlerinin üzerinden bir sene bile geçmeden böyle sıkıntılı bir tablonun ortaya çıkmış olması.

Halbuki görünüşte bütün şartlar AKP’nin lehinde. 27 Nisan sürecindeki mâlûm dayatmalara rağmen seçimden zaferle çıkarak yine tek başına iktidar olmuş. Dahası, Cumhurbaşkanlığına, kendi içinden bir ismi seçmiş. Böylece, geçen dönemde icraatına takoz koymasından şikâyet ettiği Çankaya’yı engel olmaktan çıkarmış.

Peki, buna rağmen dokuz ay içinde böyle bir tıkanma noktasına gelinmiş olmasının izahı ne?

22 Temmuz’da yakalanan ve 28 Ağustos’taki cumhurbaşkanı seçimiyle perçinlenen eşsiz fırsat acaba niye gerektiği gibi değerlendirilemedi?

09.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.04.2008) - AKP ne yapmalı?

  (06.04.2008) - Acûliyet

  (05.04.2008) - Kilitlenme

  (04.04.2008) - Geri adım?

  (03.04.2008) - Niye tıkandı?

  (02.04.2008) - Kapana kısılmak

  (01.04.2008) - Yol haritası

  (30.03.2008) - Şevkin ikinci düşmanı

  (29.03.2008) - Nur leke tutmaz

  (28.03.2008) - Kışla, okul, cami ve...

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri