06 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Cumhuriyet hutbesi


A+ | A-

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nun defalarca tekrarladığı “Kalkacak” sözüne rağmen merkezî hutbe uygulaması hâlâ sürerken, bazı özel günler için hazırlanıp bütün camilerde okunması istenen metinler bilhassa eleştiri konusu olmaya devam ediyor.

Bunlardan biri de, geçen hafta 29 Ekim Cuma günü minberlerde okunan cumhuriyet hutbesi.

Aslında bu hutbede cumhuriyetle ilgili olarak verilen bilgiler ve yapılan izahlar doğru, isabetli ve olumlu. Konuyu Bediüzzaman’ın anlattığı şekilde, Kur’ân’ın istişareyi emreden âyetlerine, Peygamberimizin (a.s.m.) hadislerine ve Asr-ı Saadet başta olmak üzere İslâm tarihindeki uygulamalara dayandırarak açıklayan bu metindeki yaklaşımın millete mal edilebilmesi nisbetinde cumhuriyet kavramı kitlelerce benimsenir.

Müslüman bir topluma cumhuriyet ve demokrasi gibi çağdaş değerleri benimsetebilmek için, bunların İslâmî referanslarla anlatılması şart—ki, Said Nursî bunu yüz yıl önce yapmış.

Meselâ, onun 2. Meşrutiyetin ilânından üç gün sonra Sultanahmet ve ardından Selânik meydanlarında irad ettiği “Hürriyete hitap” nutku, son derece orijinal muhteva ve üslûbu ile, bugün dahi erişilemeyen bir irtifayı ifade ediyor.

Keza, gazetelerde yazdığı makaleler, Divan-ı Harb-i Örfîdeki müdafaasında özet olarak anlattığı şekilde ulema ve talebelerden hamallara, meb’uslardan askerlere ve medyaya, doğu aşiretlerinden padişaha kadar toplumun ve devletin her kesimine doğrudan veya dolaylı olarak ilettiği mesajlar, 1950’li yıllarda talebelerine ve devlet ricaline yazdığı mektuplar aynı şekilde...

Cumhuriyet hutbesinin genel muhtevası, eksik de olsa bunlara uygun. Ama problem, aynı metnin sonunda, bu mânâlarla hiç örtüşmeyen icraatlar ortaya koymuş bir isme dua edilmesi.

(Cumhuriyetin ilânının bile “darbe” yöntemiyle yapılıp, sonra cumhuriyet adı altında bir istibdad-ı mutlak tesis edildiği de unutulmasın.)

Bu konuyu şimdiye kadar defalarca gündeme getirdik. “Zafere kadar dinle ilgili olarak olumlu mesajlar verip dindarlarla iyi ilişkiler kuran, ama zaferin ardından dizginleri eline geçirdikten sonraki icraatıyla dine ve dindarlığa çok büyük darbeler vuran bir kişiye camilerde dua ettirmenin mantığı ve izahı ne?” diye çok sorduk.

Ama cevap alamadık ve yanlışa devam edildi.

Peki, bu garabet ne zamana kadar sürecek?

Ve cumhuriyet hutbesi örneğinde bir defa daha tekrarlanan, Bediüzzaman patentli olumlu içerikleri M. Kemal’e mal etme işgüzarlık ve samimiyetsizliğine ne zaman nihayet verilecek?

İsteyen, istediği kişiye dua edebilir. O ayrı konu. Ancak baskı ve dayatma ile, zorla, talimatla dua ettirilmez. Bütün camilerde okunması talimatı ve okunmadığı takdirde yaptırım uygulama tehdidi ile gönderilen hutbelere bu yaklaşımın ürünü olan sun’î dua cümleleri eklenemez.

Eklenir ve bunlar, bilhassa merkezî kalabalık camilerde muhtemel muhbir şikâyetlerine bağlı cezaî yaptırım tehditleriyle okutturulursa, imamlar da, cemaatleri de huzursuz ve tedirgin olur.

Fazla göz önünde olmayan küçük camilerde ise ya farklı konularda hutbe verilir, veya gönderilen metin dua kısmı sansürlenerek okunur.

Bu sıkıntıya son vermek için ya merkezî hutbe uygulamasını kaldırma sözü bir an önce yerine getirilmeli, ya da gönderilen hutbe metinleri bu tür zorlamalı eklemelerden temizlenmeli.

Bunun için de, daha önce hiç benzeri görülmemiş “Atatürkçü” söylemleri ile, M. Kemal’in atadığı ilk Diyanet Reisi Rıfat Börekçi’yi dahi geride bırakan ve bu tavrıyla Diyanet camiası başta olmak üzere toplum genelinde ciddî eleştirilere hedef olan Bardakoğlu’nun ortaya koyduğu yaklaşımın bir an önce terk edilmesi gerekiyor.

Bu yaklaşım, AKP’nin “Atatürk ilke ve devrimlerini toplumun ortak paydası haline getirme” hedefiyle örtüşse dahi, toplum, ülke ve dünya gerçekleriyle hiçbir şekilde bağdaşmıyor.

06.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.11.2010) - Millî güvenlik dersi kalkmalı

  (04.11.2010) - Boykot yanlış, ama...

  (03.11.2010) - “Yüce Divan hüllesi”

  (02.11.2010) - Resepsiyon sonrası

  (31.10.2010) - İman-hürriyet, küfür-istibdat

  (30.10.2010) - Laik cumhuriyet

  (29.10.2010) - Cumhuriyet

  (28.10.2010) - Münih-Augsburg notları

  (24.10.2010) - Cennet kuşları

  (23.10.2010) - Savrulmalar ve denge


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.