H.İbrahim CAN |
|
İki düşman arasında dost olmak |
En zor iş, iki düşmanın dostu olmaktır. Hangisine yakınlık gösterseniz diğerini küstürür, kızdırırsınız. İki taraf da sizin onların arasındaki tek iletişim kanalı olduğunuzu, dinamitlenip kapatılmamanız gerektiğini düşünmezler. Türkiye’nin ABD ile İran arasındaki durumu da böyle. Bir yandan İran ile sıcak komşuluk ve dostluk ilişkilerimizi sürdürürken, öbür taraftan –sırf kendi çıkarları için- çeşitli bahanelerle, İran’a karşı neredeyse savaş ilân edecek kadar düşman hale gelmiş Amerika’yı memnun etmek gibi bir güçlükle karşı karşıyayız. BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırım kararına ‘hayır’ demiş olmamızdan rahatsız olan Amerika, şimdi yeniden bizi test ediyor. Sözde İran tehdidine karşı Güney Avrupa’yı korumayı amaçlayan füze savunma sisteminin ilk ve en önemli parçası olan çok güçlü X-band radar istasyonunu Türkiye ya da Bulgaristan’a yerleştirmeyi planlıyor. İlk bakışta son derece masum ve zararsız görünen bu adımın, ülkemizi İran’ın düşmanları safına iteceği, ilişkilerimizi zora sokacağı açık. Böyle bir durumda Dışişlerinin değerlendirmesini iyi yapması gerekiyor. Öncelikle karar verilmesi gereken husus; “Türkiye İran’dan gelecek bir füze saldırısı tehdidi altında mıdır?” sorusuna cevap verilmesidir. Makul düşünen herkes bu sorunun cevabının “hayır” olduğunda tereddüt etmeyecektir. Öyleyse biz bu füze savunma sisteminde, ABD’nin dış politikasını uygulamak, onun baskısı altındaki Avrupalı müttefiklerini –güya- korumak üzere, radar sisteminin kurulmasına rıza göstermek zorunda mıyız? Zorunda değilsek, bu sistemin kurulmasını kabul etmenin bize –Amerika’yı ve İsrail’i memnun etme dışında- ne yararı olacaktır? Kaldı ki; zaten aynı amaca hizmet eden bir radar, İsrail’de kurulmuş halde ve Akdeniz’deki ABD donanması gemilerine veri sağlamaya devam ediyor. Yani ortada acil bir ihtiyaç yok. Böyle bir tehdit ufukta bile görünmüyor, ama olsaydı dahi bu radarın tesbit etmesi ve ABD gemilerindeki füzelerle onlara müdahale edilmesi bugün bile mümkündü. Zaten geçen yıldan bu yana balistik füze sistemleriyle donatılmış ABD gemileri Akdeniz’de dolaşıyor. Spy-1 radarları ve Standart Füze-3 Yakalayıcıları ile her türlü füze saldırısına müdahale etme gücüne sahipler. Zaten bu füze savunma sisteminin tamamlanacağı bile kuşkulu. Reagan’ın Sovyet nükleer saldırısına karşı kurmayı planladığı “Yıldız Savaşları” projesi olarak başlamıştı. Sonra Bush bu sistemi İran ve Kuzey Kore’ye karşı kuracaklarını açıkladı. Obama gelince, Rusya’nın şiddetli muhalefeti karşısında, savunma sisteminin hedefi ve amacını değiştirerek İran’a yöneltti. Yarın ne olacağı da belirsiz. Bırakalım radar istasyonunun kurulması için ikinci alternatif olan Bulgaristan’da kursunlar. Bu talebe karşı çıkmak için yeterli ve makul sebebimiz olduğuna inanıyoruz. Özellikle de İran’la nükleer takas konusunda yaptığımız anlaşmanın geçerliliğini sürdürebilmesi, iki ülke arasındaki dostluk ve ekonomik ilişkilerin geliştirilebilmesi, bölgemizdeki sıfır sorun politikasının devam ettirilmesi açısından istasyonun kurulmasının kabul edilmemesi gereklidir. Amerika’nın çıkarları yakın gelecekte değişip, İran tehdit olmaktan çıkabilir. Ama biz İran’la yüzyıllardır komşuyuz ve bu durum kıyamete kadar sürecek. Kararımızı da bu kalıcı duruma göre vermemiz akılcı olacaktır. 03.08.2010 E-Posta: [email protected] |