Görüş |
Terör üzerinden siyaset yapmayalım
Son günlerde ülkemizin bir çok vilâyetinde evlere ateş düştü; analar, babalar, eşler, çocuklar şehit düşen Mehmetcikler için ağlıyor. İktidar, muhalefet ve bütün devlet birimlerinin bu akan kanı önlemeleri gerekmektedir. İktidarın eksiği olabilir. Ancak ibretle ve hayretle bakıyoruz ki; siyasîlerimizde terör belâsından kurtulmak için ciddî bir çalışma, birlik ve en azından “Ne yapabiliriz?” sorusu yok. Sadece tenkitle olmaz. Yol göstermek lâzım. Muhalefet partilerine bakıyoruz “Tamam bulduk, iktidarın zaafını yakaladık” misâli bütün faturayı iktidar üzerine yükleyerek bu durumlardan partileri lehine oy çıkarma hesapları içindeler... Elbette muhalefetin bir vazifesi de iktidarı tenkit etmektir. Bu bütün demokratik ülkelerde böyledir. Ancak sayın iktidar ve muhalefet partilerinin yetkilileri lütfen dünya devletlerine bir baksınlar. Kesinlikle bir araya gelemez gibi görünen iktidar ve muhalefetler, devletleri ile alâkalı millî bir mesele geldiği zaman nasıl birleşiyorlar? Hepsi, yani iktidar ve muhalefetler aynı istikamete nasıl kilitleniyor, nasıl birlikte karar alabiliyorlar?!.... Ülkemizin bir çok yerinde maalesef teröristler kan döküyor... Böyle günlerde iktidarımız, muhalefetimiz, (meclis içinde ve dışında) bir araya gelemeyeceklerse ne zaman gelecekler? Savaş kararları almış büyük millet meclisimiz neden olağan üstü toplanmaz? Dahada ileri giderek acilen bir gizli oturum yapmaz? Bütün siyasî partilerimiz “Bu terör belâsından nasıl kurtulacağız?” diye kafa yormaz, birlikte karar almazlar. Terör ülkemizede bügün başlamadı. Yıllardan beri Türkiye’nin başına iç ve dış güçler tarafından bilerek, desteklenerek bela edilmiştir. Teröristler bu kadar gelişmiş silâhları nereden temin ediyor, kimlerden alıyor. Perdenin arkasında yine dünya kamuoyu önünde demokrasi, insan hakları nutukları atanlardan başkaları olmasa gerek... Sayın yetkililerimiz, bilhassa siyasiler şehitlerimizin kanları üzerinden oy devşirme üzerine siyaset yapmayı kafalarına koyuyorlarsa, çok yanlış yapıyorlar. Öyle basit bir düşünceye yönebiliyorlarsa, bunun millete izahı çok zor olur. Zaman eskisi gibi değil. İletişim çağında şehirlisi, köylüsü olup bitenleri çok çok iyi biliyor... Okuyor, dinliyor ve sonunda kararını ona göre veriyor.... Milletimizin iktidar ve muhalefete sesi şu şekildedir: Terör üzerinden, şehitlerin kanları üzerinden siyaset yapmayınız. Oy hesabından vazgeçin... İktidar, muhalefet, meclis içinde ve dışındakı sağcısı, solcusu, bütün siyasetçiler olarak “Bu terör belâsından nasıl kurtuluruz?” sorusunun cevabını arayınız ve uygulayınız. Akan kanı mutlaka, ama mutlaka durdurun. Millet sizden bunu bekliyor... Zaman iktidarı, muhalefeti, güvenlik güçleri, şehirlisi, köylüsü, işvereri, çalışanı, aydını, medyası, yazarı-çizeri vs. bütün bir millet olarak birlik-beraberlik ve sağduyu içerisinde olmak zamanıdır. Herkes ve her kurum, adımlarını kardeşlik tohumlarının yeşermesi, birlik ve beraberliğin temini için atmalı, ayrımcılıktan kesinlikle kaçınmalıdır. Allah (cc) milletimizin, memleketimizin yardımcısı olsun.
ALİ SANDIKÇIOĞLU [email protected] |
03.08.2010 |
Üç aylar, kârlı ticaret mevsimi
Üç aylar; Recep, Şaban, Ramazan’dır. “Onbir ayın sultanı” dediğimiz Ramazan ayı Kur’ân-ı Kerim’in indirildiği önemli bir aydır. Ramazan ayı içerisindeki önemli bir gece de Kadir Gecesidir. Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır, yani o gece kılınan bir vakit namaz bin rekât namaz gibidir. Bundan dolayıdır ki, insanın ömrüne manevî bir hayat katar. Kur'ân-ı Kerim’de bu konu şöyle anlatılır: Biz Kur’ân’ı Kadir Gecesinde indirdik. O gece melekler ve ruhaniler sabaha kadar dua ederler Müslümanlar için af isterler. Üç aylarda (Recep, Şaban, Ramazan’da) çok kandil geceleri vardır. Bu gecelerde de af isteyenler günahlarından kurtulurlar. Ramazan ayı boyunca ibadetler daha büyük değer kazanır. İnanmış insanlar Ramazan ayına ayrı bir önem verirler, Kur’ân okuyarak veya dinleyerek manevî bir mevki kazanırlar. Bundan dolayıdır ki Ramazan ayına “Onbir ayın sultanı” denilmiştir. Gündüz yemeden içmeden uzak duran insanlar melek hayatı gibi bir hayat yaşar. Bizler bu ayda çokça Kur’ân okuyarak, namaz kılarak, kaza namazlarını eda ederek bu değerli günleri kıymetlendirebiliriz. Ramazan ayında basın yayın vasıtaları, televizyonlar ve gazeteler dinî eserler yayınlayarak ve okuyucularına hediye ederek bu hizmet yerine getirilir. Yemeden, içmeden uzak yaşayan insanlarımız iftar saatinde Allah’ın “buyurun” emrini bekleyerek iftarlarını bu şekilde açarlar. Ramazan, Kur’ân ayıdır. Bunun anlaşılması ve yaşanması için güzel fırsattır. Elli yıldan beri basın yayında uğraşan insanlar ve bizler Türkiye ve dünya çapında bütün dünyayı bir mektep yapmak zorundayız ve yapıyoruz. Bunun için herkes kabiliyeti nispetinde bu hizmette yerini almalı, halka mukaddes dinimiz anlatılmalıdır. Bu vesile ile üç ayların ve Ramazan-ı Şerifin bütün halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını Allah’tan niyaz ediyoruz. Değerli okuyucular, elli yıllık neşliyat hayatımızda bu hizmeti böylece yaptık ve yapıyoruz. 1962’de İhlas, Uhuvvet, İttihad ve arkasından da Yeni Asya gazeteleriyle çok sayıda dergilerde yer alan düşüncelerimiz Müslüman halkımızın istifadesine sunulmuştur. Bu yayın organlarında değerli fikirlerini bizimle paylaşan bütün yazar ve çizerleri canı gönülden kutlar, başarılar diler; saygılar sunarım.
NECATİ YILMAZ |
03.08.2010 |