H.İbrahim CAN |
|
Gazze konvoyu BM Araştırma Komisyonu ne yapacak? |
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, nihayet Gazze konvoyu saldırısını araştırmak üzere üç kişilik bir komisyon kurdu. İngiltere’den Sir Desmond de Silva, Trinidad ve Tobago’dan Karl Hudson-Phillips ve Malezya’dan Mary Shanthi Dairiam bağımsız komisyonun üyeleri. Üyeler alanlarında yetkin kimseler. Hudson-Phillips Uluslar arası Ceza Mahkemesinde yargıç iken, de Silva, Sierra Leone için kurulan BM mahkemesinde savcı idi. Dairiam ise halen BM Kalkınma Programında cinsiyet eşitliği görev gücünde çalışıyor. 47 üye ülkenin kararıyla kurulan bu komisyon, Türkiye’nin beklentilerini karşılamıyor. Türkiye bu komisyonun Güvenlik Konseyi kararı ile kurulmasını, böylece sonuçta İsrail askerlerinin uluslar arası hukuku ihlâl ettiğinin belirlenmesi halinde, İsrail’e yaptırım uygulanması ya da uluslar arası yargıya götürülmesi imkânının doğmasını istiyordu. Ayrıca komisyonda Türk üyenin de bulunması şartı da yerine gelmedi. Yine de böyle bir bağımsız komisyonun kurulmuş olması önemli bir adım. Özellikle de İsrail’in kurduğu sözde bağımsız komisyonun, İsrail’in saldırısını meşrû gösteren raporundan sonra, bu komisyonun yapacağı çalışma daha da önem kazanıyor. İsrail’in Batı ülkeleri nezdinde İHH’nın terörist örgüt ilân edilmesini sağlamaya yönelik propaganda savaşının ardında da, böyle bir araştırmayı önceden etkileme arzusu yatıyordu. Eylül ayına kadar tamamlanması beklenen komisyon çalışmasında, en önemli sorun İsrail’in işbirliğine yanaşıp yanaşmaması. Şimdiye kadar bir uluslar arası komisyon kurulmasını şiddetle reddeden İsrail’in, şimdi bu tavrını değiştireceğini beklemek güç. Zaten İsrail’in Gazze saldırısı esnasında savaş suçu işlediğini belgeleyen BM soruşturmacısı Richard Goldstone’un raporu İsrail tarafından hâlâ şiddetli eleştirilere tabi tutuluyor. Ama kendi yaptıkları göstermelik soruşturmalar bile, o raporun doğruluğunu teyit ediyor ve İsrail fosfor bombası kullandığını, sivillere ve sivil binalara zarar verdiğini kabul ediyor. Peki şimdi ne olacak? Gazze’ye yardım gemileri çeşitli ülkeler tarafından gönderilmeye devam ediliyor. İsrail baskılar karşısında ablukayı yumuşatmayı kabul etti. Daha önce el koyduğu yardım gemilerini de bırakıyor. Görünüşte ABD ile ilişkilerini düzeltmiş olsa dahi, Obama’nın Netanyahu’ya gerilimi azaltıcı tedbirler alarak, işi kolaylaştırması tavsiyesinde bulunduğu biliniyor. Bütün bunlar Mavi Marmara gemisinin –bir çok çevre tarafından eleştirilen- eyleminin hayırlı bir işe yaradığını ortaya koyuyor: İsrail’in Filistin topraklarında uyguladığı zulüm ve ablukayı dünya kamuoyunun gözüne sokmak. Artık Batının bu zulmü görmezden gelmesi zorlaştı. Bu komisyonlar, raporlar ve hatta bu zulme alet edilen kalbi bozulmamış İsrailli askerlerin anlatımları, İslâm ülkelerinin bile görmezden geldiği Filistin halkı için bir umut ışığı oldu. Ama Türkiye ve diğer İslâm ülkelerinin önünde önemli bir görev hâlâ yerine getirilmeyi bekliyor: Hamas ve el-Fetih’in uzlaştırılması ve Filistin’in tek, güçlü ve makul bir ses haline gelmesi. Bu konuda gecikmeksizin daha somut adımlar atılmalı. İsrail’in işine gelen bu bölünmüşlüğün sürdüğü her gün, masum Filistinlilerin dramının ağırlaşması anlamına geliyor. Kısacası; bağımsız komisyonun kurulması önemli bir adım olmakla birlikte, top hâlâ İslam ülkelerinde. Filistin’in kaderine sahip çıkmakta gecikilmemelidir. Batının dikkatinin bu kadar Filistin dâvâsına yoğunlaştığı günlerde, sağlanan uluslar arası kamuoyu desteği iyi değerlendirilmelidir. 26.07.2010 E-Posta: [email protected] |