H.İbrahim CAN |
|
Mübarek’ten sonra ne olacak? |
İSRAİL Başbakanı Netanyahu’nun Kahire ziyaretinin bir hafta ertelenmesiyle, Mübarek’in sağlığının hayli bozulduğu ortaya çıktı. Batılı istihbarat kaynakları mide kanseri olan Mübarek’in gelecek yıl seçimlerini göremeyeceğini ileri sürüyor. Daha önce Mübarek’in sağlığının bozulduğunu yazdığı için bir gazetecinin hapis cezasına çarptırılması dolayısıyla, Mısır basını bu haberleri yazamıyor. Ama Mısırlılar New York Post’un “Firavun” olarak nitelediği liderlerinin gideceğini uluslar arası medyadan öğrendi bile. Mübarek, otuz yıla yaklaşan diktatörlüğü döneminde Müslüman Kardeşler örgütü başta olmak üzere, bütün sivil örgütlere ve özellikle dindar gruplara yönelik baskılarını hiç azaltmadı. Özgürlük savunucusu Amerikan yönetimleri de Reagan’dan bu yana Ortadoğu’daki en sadık müttefikleri olan Mısır’a yılda 500 milyon dolar karşılıksız yardım yapmaya devam ettiler. Buna gizli yardımlar dahil değil. Bunun karşılığı olarak meselâ İsrail’in iade ettiği Sina’da bulunan üç modern hava üssü 99 yıllığına Amerikalılara kiralandı. Mübarek’in sağlığının bozulmasına en çok üzülüp karalar bağlayanlar ise İsrail yönetimindekiler. İsrail’in Haaretz gazetesi yazarı Aluf Benn’e göre; Netanyahu’nun yakın çevresi her gün Mübarek’in sağlığı için dua ediyor. Bölgedeki tek müttefiklerini, her istediklerini yaptırdıkları, hatta Gazze bölgesini abluka altında tutmaya ikna ettikleri Mübarek’i kaybetme telâşına düştüler. Mübarek yönetimi, görünüşte İsrail’e karşıt gibi davranırken, İsrail’in bütün politikalarının gizli ortağı olmakta sakınca görmediler. Peki Mübarek’ten sonra Mısır’ın durumu ne olacak? Mübarek, yerine oğlu Cemal Mübarek’i bırakmayı planlasa da, şu ana kadar veliahtını açıklamadı. Bu durum çeşitli şekillerde yorumlanıyor. Ancak Mısır’da hâlâ en önemli güç ordu. ABD’nin dolaylı kontrolünde olan ordunun Mübarek sülâlesinin iktidarını sürdürmesi muhtemel. Ancak anlaşmaların bozulup, Baradey’in de seçimle cumhurbaşkanı seçilmesine izin verebilirler. Ya da güçlü istihbarat şefi Ömer Süleyman da iktidarı ele geçirebilir. Bu arada Müslüman Kardeşler örgütü de önemli bir güç kaynağı. Bağımsız adaylarla girdiği seçimlerde koltukların yaklaşık beşte birini kazanıyorlar. Batılılar bunu Mısır’ın Müslümanlaşmasının işareti olarak görüyor. Gerçekten de 1960’lı yıllarda sokaklarda tesettürlü kadın görmek güç iken, şimdi tam tersi bir durum geçerli. Bu durumu fark eden veliaht Cemal Mübarek de bir mülâkatta “dinin Mısır toplumu ve kültürünün en önemli unsuru” olduğunu açıklıyordu. Bütün bunların ışığında, İsraillilerle beraber Amerikalıların da sağlığına dua ettiği Mübarek sonrası Mısır’ın durumunu kestirmek çok kolay değil. Mübarek’in hamileri kendi planlarını yapsa da, gittikçe şuurlanan, artık zulüm ve yoksulluktan bıkan ve bütün yardımlarına rağmen Amerikan karşıtlığını gittikçe daha fazla benimseyen Mısırlılar bütün planları bozabilir. Mısır’da Mübarek sonrası yaşanacak gelişmeler, bölgedeki hassas dengeleri değiştirme potansiyeline sahip. Umarız bu bozulan dengeler, Filistin ve Mısır halkının lehine yeniden kurulur ve Mısır, daha özgür, daha demokratik, daha müreffeh ve Müslüman dostlarıyla barışık bir ülke haline gelir. 22.07.2010 E-Posta: [email protected] |