Görüş |
Türkiye ekonomisi büyüyor mu ?
Dünya ekonomisi durgunluk ve canlanma arasında sıkışmış durumda. Bazen kartlar Çin’in üzerine oynanıyor. Çin para birimi Yuan’ın değerlenmesi çoğu zaman çare gibi tartışılıyor. Hâlbuki küresel sıkıntının etkisiyle ihracat fazlası vererek tasarrufun zirvesinde olan bu ülke de dış talebinin yavaşlamasından nasibini alıyor. Büyümesi azalıyor. Bu durum Çin’in büyük ithalatlar yaptığı Asya ülkelerini de derinden etkileyebilir… Öte yandan Avrupa’da stres testleri gündemde. Stres testleri adı üzerinde senaryo testlerinden ibaret. Stres testleri, muhtemel makroekonomik sıkıntılar yaşandığında bankaların bilânçoları üzerinde yaşanabilecek krizleri ve sonuçlarını ifade ediyor. Piyasalar şu anda sonuçların açıklanacağı güne odaklanmış durumda. Avrupa bizim için çok önemli. 2010 Ocak-Mayıs toplamı itibariyle yapılan toplam 45 milyar dolarlık ihracatın yüzde 46’si Avrupa Birliği ülkelerine yapılıyor. Yaklaşık rakamlarla bu ihracatın 4 milyar doları Almanya’ya, 2,8 milyar doları İtalya’ya, 2,5 milyar doları Fransa’ya, İngiltere’ye, 1,5 milyarı doları İspanya’ya yapıldı. Bu ülkeler şimdi kemer sıkma programları hazırlıyor. Harcamaların kısılması yönünde atılacak her adım dolayısıyla bizim büyüme hanemize eksi olarak yazılacak.
2010 1. çeyrek GSYH büyümemiz… Birinci çeyrek büyümemiz sabit fiyatlara geçen yıla göre yüzde 11,7 olarak gerçekleşti. Büyüme ilk açıklandığında alkışlarla karşılansa da esas bakmamız gereken bir önceki aya göre ne kadar oranda toparlandığı, büyüme bir önceki çeyreğe göre yani 2009 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayına göre yüzde 0,1 düzeyinde gerçekleşti. 2008 yılının ikinci çeyreğinden itibaren başlayan küçülme süreci 2009 yılının ilk çeyreğinde dip yapmıştı. Biz 2009 yılı son çeyreğinde yüzde 14,7’lik bir küçülme yaşadık. Örnekle basitleştirelim, yani biz 2009 yılında 14,7’lik bir kuyuya düştük, şimdi ise bu kuyuya göre yüzde 11,7’lik zıplamışız, yeterli mi? Küresel resesyon kendi ayaklarımız üzerinde durmayı da öğretti bize. Büyüme kendi iç dinamiklerimizle sağlandı. Yetkililerin aldığı erken tedbirlerin de etkisiyle bu sıkıntılı dönemi diğer ülkeler gibi boğuşma yaşamadan atlattık, ama şimdilik… Çünkü küresel sıkıntılar devam ediyor. 2010 ilk çeyrekte büyümeyi etkileyen özel kesimin tüketimi, yatırımı ve stokların değişimi. 243 milyar liralık harcamanın yaklaşık 180 milyar lirası özel kesimin tüketiminden, 33 milyar lirası önceki çeyreğe göre azalan devlet harcamalarından, 37 milyarı ise yine özel kesimin yatırımından geliyor. Büyümeyi eksi yönde etkileyen ise ihracat ve ithalat arasındaki makasın açılması ve kamu harcamalarının önceki çeyreğe göre gerilemesi. İç tüketimin artışı ithalatı da arttırdı fakat yukarıda bahsettiğimiz gibi Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan durgunluk ve kemer sıkma önlemleri ihracat artışımıza aynı yönde yansımıyor dolayısıyla GSYH büyümemize negatif olarak yansımış durumda. Kamu harcamaları ilk çeyrekte zayıf görünümde. Malûmunuz piyasaların durgunlaştığı bir dönemde kamu harcamaları ile canlanma tetiklenebiliyor. Bu harcamaların kısılmasında malî disiplinin etkisi görülüyor, umarım seçim döneminde de bu disiplinden taviz verilmez ve bizim önceden aldığımız bu disiplini Avrupa, durgunluğun arefesinde yapmaya çalışıyor. Büyüme hedeflerimiz yüksek. OECD VE IMF’nin 2010 yılında yüzde 6-6,5 büyümesini beklediği Türkiye 2010 yılında yüzde 3,5, 2011 yılında yüzde 4 ve 2012 yılında yüzde 5 büyüme bekliyor. Şuanda dünyanın en büyük 16. ekonomisi olan ülkemiz 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor. Büyümeyi etkileyen unsurlar özel tüketim ve yatırım, kamu harcamaları ve ihracat… Şu anda iç tüketim gerekli vazifesini yapıyor. Büyümeyi tetikleyen ihracat şuanda Avrupa’da yaşanan durgunluktan dolayı pek etki gösteremeyecek. İlerisi içinse kötü yönde etkilemesi de muhtemel. Dolayısıyla büyük yük kamu harcamalarına düşüyor. Kamu harcamaları da malî disiplinin çengelinde. Bakalım bu disiplini referandum ve seçim süreci bozacak mı?
GİRAY ŞAN |
22.07.2010 |