Ali Rıza AYDIN |
|
Kitaro’nun ruh hâli! |
Âlemdeki seslere kulak veren insanlar dağın taşın, kurdun kuşun lisanını duyarlar. Eğer duymak isterse kalbi, ona, “ses” yaratmış Rab’bi! Yeter ki, kulak olsun duyacak! Sineğin vızırtısı, çekirge cızırtısı; ağustos böceğinin kanadını “yay” edip “keman”ına sürmesi tempo tutar takıma. Kuş sesini gündüzden alıp geceye ekleyince; ıssız gecelerdeki sesleri dinleyince ortaya çıkan tablo: Âhenkli bir melodi, kâinat orkestrası. Yani: “Mûsika-i İlâhî.” Kitaro bunları duymuş, ruhunun bir yerine koymuş; başlamış, seslendirmeye… Sıra dışı bir müziğe ulaşmış. Asıl adı Masanori Takahashi olan Japon müzisyen Kitaro: “Bir ressam tabiata bakar, fırçasını renklere batırarak tablosunu yapar. Ben de tabiata bakıyor, fırçamı seslere batırıyor ve melodilerle bir kâinat tablosu yapmaya çalışıyorum. Tabiat benim en büyük ilham kaynağım. Güneşin doğuşu, batışı… Bazen bir kuş sesi ilham veriyor bana. Yaprakların hışırtısı bir beste oluveriyor. Gece, gökyüzü ve yıldızlar…” diyerek ruhunu dillendiriyor. Kuş, böcek, rüzgâr, dalga efektleri, hatta bebek ağlaması… Tabiî ve mistik, yani esrarengiz olan her şeyi eserlerinde bulmak mümkün Kitaro’nun. Fakat, eksik olan bir şey var; o da, bunların ruhu! Hâlık’ına dayanmayan değerler, halk yanında kıymet bulsa ne yazar. Çünkü, “..Her şey Cenâb-ı Hakk’ın namına hareket eder.” Ve, yaratılmış “Hiçbir şey yoktur ki, O’nu övüp, tesbih etmesin.” İlham, nefes gibi, ömür gibi, rızık gibi Allah’ın bir ihsânı. O’nun mülkünde, O’nun izniyle, O'nun ilhamıyla, O'nun ihsânıyla kurdu kuşu hissedip de hakikatı fark etmemek, insanın bir eksiği. Bediüzzaman: “…Kâinatı nağamatıyla raksa getiren ve hakâikın esrarını ihtizaza veren mûsika-i İlâhiye hiç durmuyor, mütemadiyen güm güm eder” diyor ve güzel seslerin, kalbin kulağı ile işitilmesi ve dinlenmesi gerektiğine işaret ediyor. Çünkü bunlar, bu şekilde Hâlık’ına götürür, asıl yüzü görülür. Cenâb-ı Hak, midenin ihtiyacı olan rızkı, gözün gıdası olan güzellikleri yarattığı gibi; kulağın işiteceği ve ruhun hissedeceği güzel sesleri, nağmeleri de halk etmiş. Kulak duymalı, kalp doymalı tesbîh-feşân seslerle. “Hayat felsefem tabiî ve sade olmak” diyor Kitaro. “Günümüz insanının sahte idealler peşinde koşarak tabiî benliğinden ve gerçek huzurdan uzaklaşmasını kabul edemiyorum. İnsanlar ne kadar ilgisiz bu yüksek değerlere! İçi boş ve geçici mutluluklarla kendilerini aldatıyorlar.” Kitaro’nun hidayetine ramak kalmış doğrusu. Biraz talep, biraz gayret Mevlâ’sına iletir. Yeter ki, yaratılanı Yaratan hesabına okusun… 29.07.2010 E-Posta: [email protected] |