S. Bahattin YAŞAR |
|
Pozitiflik nerede öğrenilir? |
Hayata pozitif bakma antrenmanlarının yapıldığı ilk merkez ailedir. Sahip olunanların, kazanılanların, sağlığın, sıhhatin, afiyetin, hedeflerin, ideallerin; elden gidenlerin, kaybedilenlerin, başa gelenlerin nasıl karşılandığını, hadiseleri nasıl okumak gerektiğini, nasıl bir bakış açısı ile olan/bitenlerin ele alındığını çocuk/genç ailede öğrenir.Yani varlığa bakış açısının şekillendiği en önemli ortam ailedir. Varlığı anlamlı okuma, onun varolma hikmetini görme ve öylece değerlendirme antrenmanları öncelikle ailede yapılır. Tabi ailede eğer fıtrî olmayan bir takım eğilimler, yaklaşımlar, tutumlar söz konusu ise, bu zamanla çocuk ve gençte değişim sebebi olabilir. Ailede varlığa bakış açısı dediğimizde de, ilk dikkat çeken şey haliyle sağlam bir hayat felsefesinin varolmasıdır. Yani, insanın kendine/âleme bakışının bir varedilme düşüncesi içerisinde olması önemlidir. Anne baba kendilerini, varlığı kendi sofralarına sunulmuş birer nimet olarak değerlendiriyorsa ve olup biten her şeyi bir Vareden yaratıcı inancı, insanı rahatlatan bir yaklaşımdır. Pozitiflik, aynı zamanda bir etkileşim sürecidir. İnsanlar terakki meyli içerisinde dünyaya geldikleri için, her zaman nezaket ve incelik aranan, özlenen ve vicdanî rahatlık sağlayan bir haldir. İnsanın yaratılışı medeni olduğu için, melekleri bile aşacak bir yükselme süreci içerisindedir. Aslında aile ortamı bir davranış antrenmanı ortamıdır. Her türlü davranışın nasıl oluştuğu, nasıl geliştiği ve nasıl tutarlılık kazandığı burada öğrenilir. Ama aile ortamı pozitiflikten uzaksa, bu durumdan dersler çıkaran aile bireyleri olabilmektedir. İnsandaki akıl nimeti, görmediği güzellikleri bile arayıp sorgulama, bulma ve yaşamayı netice verebilecek bir fıtrat programıdır. Ama bütün bunlar insanın kullanımına bağlı olarak şekillenir. Nitekim Hz. İbrahim (as) babası put yapıcısı olarak kendisini putlara tapmaya dâvet ettiğinde, bunu kabul etmemiştir. Akıl nimetini kullanarak bir yaratıcı arayışının nasıl yapılması gerektiğinin de ipuçlarını vermiştir. Burada da insanın birey olarak sadece kendisinin yaratıcı karşısında bir imtihan muhatabı olduğunu anlıyoruz. Yani ‘benim annem babam şöyle yaşardı’ diyerek bir hayat biçiminin doğruluğu veya yanlışlığının sorgu merkezi akıldır. Onun için Kur’ân ısrarla akletmeye dâvet etmektedir. Negatif tutumları ön plana çıkmış aile bireyleri varsa, bu özellikle eğitim süreci yaşayabilme imkânı bulmuş gençler için bir imtihan sürecidir. Böyle bir ailedeki çocuklar, gençler, negatif hayat derslerinden pozitif dersler çıkarırlar ve bu negatif ortamlardan sıçramaya çalışmalarına geçerler. Bu tür negatif aile ortamlarından pozitif sıçramalar yapanlar hiç de az değildir. Hatta böyle genç bireyler, ailedeki düzensiz yapının da değişmesine ciddî katkı yapabilirler. Bu da tam bir sorumluluk alma halidir. Ailenin antrenörleri olan anne babalar, bir yıldız yetiştirmek istiyorlarsa, aileyi çok özel bir program içinde ele almaları gerekecektir. Aksi halde hiçbir yıldız oyuncu öylesine şartların insanı değildir. Mutlaka bir program insanı yıldızlaştırır ve değerli kılar. Yıldızların söndüğü ortamlar da yok değildir. Böyle durumlarda çift yönlü bir yıkım olur. Oysa bir tarafın mutlaka bir yapım faaliyeti içerisinde yer alması gerekir. Aslında en dikkat çekeni de, fıtrat programına müdahale etmemek yetiyor. Ama tabiî pek çok aile terbiye ediyoruz derken, fıtrata müdahaleler kendini gösteriyor. Belki de eğitimcilerin yapması gereken şey, fıtrata olan müdahaleyi yok etmek ya da en asgariye indirebilmektir. Daha çok yapılan ise, yapılan tahribatı tamir çabası olarak kendini gösteriyor.Ailede pozitiflik de böyle bir program işletiminin sonucudur. Bu program, önce uygulayıcıları, sonrada uygulananları etkiler. Böylece pozitif insanlar olarak aile bireyleri, pozitif çocuklar ve pozitif gençler yetişmesinin zeminini hazırlamış olurlar. 27.07.2010 E-Posta: [email protected] |