27 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Arınma ihtiyacı


A+ | A-

Aralarında, bazı eski kuvvet komutanlarının da bulunduğu ve 27’si muvazzaf general olmak üzere 102 üst düzey TSK personeli hakkında mahkemenin oybirliğiyle verdiği “yakalama kararı” gündemi iyice “ısıttı.”

İddianamenin kabulünden sonra verilen bu karar, önceki tahliyelere ilişkin tartışmaları da yeniden canlandırdı. Tahliyeler, iddianamedeki son derece ağır ve vahim iddialara gölge düşürmüştü.

Önceki tahliyeler nöbetçi hakimlerce verilen kararlarla gerçekleşmişken, son yakalama emrinde oybirliğiyle alınan bir heyet kararı söz konusu.

Şimdi de bu yakalama kararı tartışılıyor.

Ve bu tartışmalarda özellikle “zamanlama”ya dikkat çekilerek, kararın YAŞ toplantısına sayılı günler kala verilmesi ile, tutuklanması istenen 12 general ve amiralin terfîsini engelleme amacı arasında irtibat kuruluyor. Çünkü ilgili kanuna göre, tutuklananların terfî dosyaları YAŞ’a giremiyor.

Gerçi bunun için illâ tutuklama kararı şart değil. Kural, “tahliye edilmekle beraber kovuşturma veya duruşması devam edenler”i de içine alıyor.

Bu bakımdan, kararı YAŞ toplantısıyla irtibatlandıran yorumlar biraz zorlama gibi görünüyor.

Aynı şekilde, tutuklama kararına karşı bir haftalık itiraz süresinin sonuna kadar kullanılıp, böylece YAŞ’a tutuklanmamış olarak ulaşma hesabının yapıldığı yönündeki iddialar da çok anlamsız.

Tutuklanması istenen muvazzafların aynı hedefe, YAŞ toplanıncaya kadar GATA’ya yatarak erişmeyi düşündükleri yönündeki iddialar keza.

Ve yine bu arada, tutuklama kararı veren mahkemenin dağıtılmasına çalışılacağı haberleri de.

Olaya kendisini fazlasıyla kaptırmanın heyecanı içinde seslendirilen ve “Bu kadarı da olabilir mi? İş buralara vardırılır mı?” dedirten bu iddiaların medyada yer bulabilmesi, çok düşündürücü.

Bir devletin en önemli kurumları bu çeşit akıl almaz iddia ve spekülasyonlara konu yapılabiliyorsa, bu hale nasıl gelindiğinin çok iyi irdelenip tahlil edilmesi, sebeplerinin belirlenip en kısa zamanda izalesi ve bir an önce de bu halden çıkılması gerekiyor. Devleti ve kurumlarını hızla yıpratan bu fetret hali başlı başına bir felâket; katmerlenerek devamı, felâketi daha da katmerler.

Yargı kurumundan, aynı dâvâda kısa aralıklarla birbirine tamamen zıt kararlar çıkabiliyorsa ve iş adeta bilek güreşine döndüyse, orada ciddî bir problem var demektir ve bu durum adalete duyulması gereken güveni çok ciddî şekilde zedeler.

Bu problemin temelinde, yargıya yönelik müdahalelerin yattığına ilişkin yaygın bir kanaat var.

Eskiden müdahaleler tek taraflıydı; asker kendisini ilgilendiren ve çoğu bizzat yaptığı suç duyuruları ile açılan dâvâları el altından titizlikle takip eder; istediği şekilde sonuçlanması için sessiz ve derin bir çalışma yürütürdü. Ama Kıvrıkoğlu’nun İstanbul DGM’leri “İrticaya karşı gevşek davranıyorlar” diye itham etmesi örneğinde olduğu gibi, bu durumu aleniyete döktüğü de olurdu.

Ergenekon, Balyoz, Kafes gibi dâvâlarda, evvelce benzeri hiç görülmemiş, alışılmadık bir tablo oluştu. Orduda önemli görevlerde bulunmuş çok sayıda üst düzey TSK mensubu gözaltına alındı, sorgulandı, tutuklanıp hapsedildi, yargılanıyor.

Bu durum Genelkurmay’ı ciddî bir ikilemle karşı karşıya bıraktı. Bir taraftan “Yargıya engel çıkarıyor ve direniyor” görüntüsü vermeme gerekçesiyle, gözaltılara karşı engelleyici bir tavra girmekten kaçındı; diğer taraftan son derece ağır ve vahim iddialarla tutuklu yargılanan personeline dahi sahip çıkan mesajlar vermeye devam etti.

Ama el altından, kritik dâvâlara bakan mahkemelere müdahaleye çalıştığı intibaını önleyemedi.

Siyasî iktidarın da yargı sürecini kendi açısından etkileyip yönlendirmeye çalıştığı yönündeki algılama da olayın problem oluşturan diğer yönü.

Nihaî tahlilde ise, tüm bu yaşananlar, çok esaslı ve ciddî bir arınmanın ne kadar büyük bir ihtiyaç, kaçınılmaz ve daha fazla ertelenmesi imkânsız bir zaruret olduğu gerçeğini yine önümüze koyuyor.Evet, topyekûn bir arınmaya ihtiyacımız var.

27.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2010) - Fahrî yazarlar

  (24.07.2010) - Önemli bir ölçü

  (23.07.2010) - Cebrail şeytanla barışamaz

  (22.07.2010) - YAŞ ve terfîler

  (21.07.2010) - Özel birlikler

  (20.07.2010) - AKP abartmasın

  (18.07.2010) - Paketin tümü

  (17.07.2010) - Paketin tahlili (4)

  (16.07.2010) - Paketin tahlili (3)

  (15.07.2010) - Paketin tahlili (2)


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.