Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Paketin tahlili (2) |
Anayasa paketinde yer alan maddeleri teker teker değerlendirmeye bugün de devam ediyoruz. * Madde 7: Greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan işyerinde neden oldukları maddî zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Siyasî amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılacak. Sendikalar üzerindeki 12 Eylül kaynaklı baskı ve kısıtlamaları kısmen kaldıracak bir düzenleme. * Madde 8: TBMM Başkanlığına bağlı olarak ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’ (ombudsmanlık) oluşturulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetleri inceleyecek. Kamu başdenetçisi TBMM tarafından gizli oyla ve 4 yıl için seçilecek. (Detayları kanunla.) Bu maddeyle, yıllardır bahsedildiği halde bir türlü hayata geçirilemeyen yeni bir “hak arama” müessesesi gündeme geliyor. İdarenin, yani devlet kurumlarının tasarruflarına dair şikâyetler yargıya götürülmeden bu kuruma iletilerek çözüme bağlanmaya çalışılacak. Başına âdil, ehil ve uygun bir isim getirilir, kadrosu bu niteliklere sahip kişilerden oluşturulur ve iyi çalıştırılabilirse, faydalı olabilir. * Madde 9: Beyan ve eylemleriyle partisinin kapatılmasına sebep olan milletvekilinin vekilliğinin de düşürülmesini öngören madde iptal ediliyor. Parti kapatmayı zorlaştıran madde Meclisteki ikinci tur oylamada düştüğü için o tarafı eksik kalan bir düzenleme. Ama öyle de olsa milletin seçtiği vekilin yargı kararıyla azledilmesi uygulamasına son verdiği için olumlu bir gelişme olarak görülmeli. * Madde 10: (Meclis Başkanlığına) İlk seçilenlerin görev süresi iki yıl olarak belirlenirken, ikinci devre için seçilenlerin görev süresinin o yasama döneminin sonuna kadar devam etmesi öngörülüyor. Uygulamada zaman zaman yaşanan belirsizlik ve tartışmaları bitirmeye yönelik teknik bir düzenleme. * Madde 11: Yüksek Askerî Şûrânın terfi işlemleri ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, ordudan her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılıyor ve ayrıca, yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin “hukuka uygunluğunun denetimi” ile sınırlı olup, hiçbir surette “yerindelik denetimi” şeklinde kullanılamayacağı kuralı getiriliyor. Yıllardır ciddî mağduriyetlere yol açan YAŞ ihraçlarına karşı yargı yolunun açılması elbette ki olumlu bir düzenleme. Keza, yargının idarî eylem ve işlemlerde hukuka uygunluk denetiminin ötesine geçip, kendisini idarenin yerine koyarak yerindelik denetimi yapmasını önlemeye matuf kural da isabetli. Ama anayasaya bu kuralı koymanın uygulamada istenen sonucu verip vermeyeceği şu aşamada soru işareti. Anayasa, AYM’nin de “kendisini yasa koyucunun yerine koyarak” hüküm ihdas etmesini yasaklıyor, ama uygulama öyle mi? * Madde 12: “Memurların nitelik, atanma, görev, yetki, hak, yükümlülük, aylık, ödenek ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” diyen fıkraya, “Ancak mâlî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır” şeklinde bir cümle ilâve ediliyor. Uygulamada, dönem dönem değişmesi muhtemel toplu sözleşme hükümleri ile kanun arasındaki uyumun nasıl sağlanacağı şimdilik belirsiz. * Madde 13: Memurlar hakkında verilen disiplin cezası kararları için yargıya gitme yolu açılıyor. Bu düzenleme, memurların aldığı uyarı ve kınama cezalarıyla sınırlı. Bunlara muhatap olan memurlar iptali için mahkemeye başvurabilecek. * Madde 14: Hakim ve savcıların denetimini düzenleyen madde değiştirilerek, metin “adalet hizmetlerinin denetimi” başlığı altında sadeleştiriliyor ve Adalet Bakanlığının rolü azaltılıyor. Burada da detayları ilgili kanuna havale edilen “teknik” bir düzenleme söz konusu ve sadece bu maddeye bakılırsa, Adalet Bakanlığının denetimdeki rolü azalmış gibi görünüyor, ama sırası gelince üzerinde duracağımız gibi, HSYK ile ilgili maddede getirilen değişiklikler aksi yönde bir kanaat oluşturabilecek nitelikte. Uzmanlarınca tahlil edilerek açıklığa kavuşturulması gereken bir konu. Maddelere yarın da devam edelim. 15.07.2010 E-Posta: [email protected] |