Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Paketin tahlili (1) |
Aksi yönde sürpriz bir gelişme olmazsa 12 Eylül’de sandık başına giderek oylayacağımız anayasa paketinde neler var? Bakalım: * Madde 1: Kadın-erkek eşitliği konusunda alınacak tedbirler, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacak. Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler ile harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile mâlûl ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacak. İfadedeki tuhaflığa bakar mısınız? Kadın-erkek eşitliği konusunda birtakım tedbirler alınacak ve bunlar—her ne ise—anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacakmış. Bir defa Türkiye’de kadın-erkek eşitliği zaten yok muydu? Ve bu eşitlik için alınacağı söylenen tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olma ihtimali mi var ki, böyle bir kayıt konuluyor? Peki, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile mâlûl ve gaziler için alınacak tedbirlerin de eşitlik ilkesine aykırı olmaması ne demek? Şimdiye kadar bunlara yardım ve destek için tedbir alınmak istendi de “Eşitliğe aykırı” diye karşı çıkan mı oldu ve bu muhalefet, o tedbirlerin alınmasını mı engelledi? Amaç ve mantığı anlaşılamayan bir madde. * Madde 2: Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Bu madde, “Fişleme kalkacak” şeklinde “tercüme” ediliyor. Ancak bu anlamda uygulamaya yansıması o kadar kolay değil. Evvelâ, bunun için ayrı bir kanun çıkarılacak. İlâveten, sözü edilen hakların işlerlik kazanabilmesi için epeyce bir “bürokrasi”ye de ihtiyaç olacağı anlaşılıyor. * Madde 3: Yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Mevcut uygulamada, emniyetin ve maliyenin koyduğu bir kayıt, yurt dışına çıkış engeli olabiliyor. Bu hususun hakim kararına bağlanması, olumlu anlamda bir ilerleme olarak görülmeli. * Madde 4: Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Bu da aslında olması gereken birşey ve yürürlükteki anayasada bulunmaması büyük bir eksiklik. Tabiî, eğer ayrı bir madde olarak anayasaya konulması meseleyi çözecekse... Ve bu tür konuların illâ anayasada yazılı olması şart mı? Anayasada yazmış olmak, sorunu çözmek için yeterli oluyor mu? Meselâ anayasanın mevcut şeklinde aileyi ve gençliği korumak da devletin aslî görevleri olarak niteleniyor. Ama devlet bu görevi hakkıyla yerine getirebiliyor mu? Sonra, bunlar öncelikle devletin mi, yoksa toplumun mu görevi? Soruları arttırmak mümkün. Ancak bu maddeye karşı çıkmaya da gerek yok. * Madde 5: Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olma yasağını öngören fıkra kaldırılıyor. Çalışma hayatı pratiğinde bunun nasıl uygulamaya yansıyacağını şu aşamada kestiremiyoruz. * Madde 6: Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. (Detaylar kanunla düzenlenir.) Bir taraftan hak veriliyor, diğer taraftan bu hak aynı maddeyle ihdas edilen bir kurulla sınırlanıyor. Memur sendikalarının istediği grev hakkı yok. Eksik ve yetersiz bir düzenleme. Bu konuda başka söylenecek şeyler de var, ama daha sonra. Maddelere devam edeceğiz. 14.07.2010 E-Posta: [email protected] |