Ali FERŞADOĞLU |
|
Davranış psikolojimiz ve iman |
Davranış; dışarıdan ve iç âlemimizden gelen uyarılara verdiğimiz cevap, gösterdiğimiz tepkidir. Normal ve anormal olmak üzere iki kısımdır: Dışarıdan gelen uyarılar karşısında zaman zaman öfkelenmemiz, kızmamız, bağırıp çağırmamız normal bir tepki biçimidir. Gereksiz, yersiz tekerrür eder, saatler, günlerce sürerse anormal olur. Meselâ, kız çocukların oyuncak bebek, erkeklerin tahta kılıç/kalkan veya atlarla oynamaları; yalancı emzikle oyalanmaları normal bir davranıştır. Fakat, 15-20 yaşındaki genç kız ve erkeğin aynı oyuncaklarla oynamaları; veya yaşlıların emzikle oyalanmaları, başlarına huni geçirmeleri tıbbın hiçbir dalınca normal bir davranış sayılmaz! Bu vesîleyle asıl hayatımıza bir atıf yaparak soralım: Acaba, 15 yaş ve üstü bir insanın halâ dünyanın yalancı, fâni, geçici emzikleri ve fantaziyeleriyle oyalanması normal bir davranış mı? Tehlikeli ve sonunda ölümün geleceği muhakkak bir hastalığa yakalanan aklı başında birisi; tedâviyle mi meşgul olur; yoksa oyun ve eğlenceye mi dalar? Ölüm yüzde yüz kesin olduğuna göre; sonsuz âleme hazırlanmayana ve oyalanana tıp ne teşhis koyar? Psikoloji; sürekli, anormal, yersiz, uygunsuz; çevredeki insanların hoşgörüsünü aşan; insanlarla ilişki ve iletişimini bozan; kendisinden beklenen beceri ve başarıyı gösteremeyen; gerçeklere aykırı kabul edilen davranış, hareket ve tutum sergileyenleri “ruh sağlığı bozuk” kategorisine koyuyor. Anormal kişiliklere yol açan sebepler nelerdir? Anormal davranışlara; biyolojik bozukluklar, yâni beyin ve merkezi sinir sistemindeki arızalar dışında; benlik-kişilik gelişmesi sırasında ortaya çıkan saplantı ve takıntılar (eğitimsizlik, yanlış yetişme tarzı; hâdiselere ters bakış ve yaklaşım açısı) sebep olabilir. Özellikle çocukluk ve gençlik (bilhassa bülûğ) çağındaki çatışmalar, sürtüşmeler kişilik gelişimini olumsuz etkiler. Uykusuzluk, açlık; yâni sinir sistemi ve midenin ihtiyaçlarının karşılanmaması gerginlik, taşkınlık ve anormal davranışlara sebep olurken; akıl ve zekânın tatmin edilememesi; ‘hayâtî sorulara’ cevap bulunamaması da psikolojik rahatsızlıklara yol açar. Ayrıca; problem sıkıntı, belâ, musîbet, sevdiklerinden birisinin ölümü, hapis yatma, ağır hastalığa yakalanma korkusu gibi meseleleri izah edememe, aklı tatmin edici bir açıklama bulamama da aynı rahatsızlıkları doğurur. Kısacası, her şeye aklı ve gönlü tatmin edecek açıklamalar getirerek, insanın mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesini sağlayacak temelli bir yaklaşım gereklidir ki, o da—mil-yonların tecrübeleriyle—’iman ve iman hakikatleri’nden başka birşey değildir. 20.12.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |