H. İbrahim CAN |
|
Aliyev ile Sarkisyan uzlaşamasa da! |
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan önceki gün Almanya’da bir araya geldi. OSCE Minsk grubunun öncülüğündeki bu toplantıda Yukarı Karabağ sorunu ele alındı. Ancak toplantı öncesinde Aliyev’in bu görüşmelerin sonuçlanmaması halinde barış ümidinin tükeneceğini, o zaman da askeri güç kullanmaktan başka çarelerinin kalmayacağını söylemiş olması, toplantıyı gergin hale getirmişti. Bu toplantının bir önemi de, Madrid Prensiplerinin ilk kez tartışmanın gündemini oluşturmasıydı. Kasım 2007’deki G8 Zirvesi esnasında Rusya, ABD ve Fransa tarafından hazırlanan ve resmen açıklanmayan bu prensiplerin ana başlıkları şunlar: - Dağlık Karabağ’ın çevresindeki işgal edilen 7 bölge boşaltılarak Azerbaycan’a teslim edilecek. - Ermenistan ile Dağlık Karabağ’ın irtibatını sağlayacak koridor açılacak. - Bütün göçmenler topraklarına dönecek. - Barış gücü işlevini yerine getirecek uluslar arası güvence sağlanacak. - Dağlık Karabağ Ermenilerine güvence verilerek kendilerini idare etme hakları tanınacak. - Bölgenin ilerideki hukuki durumunu bölge halkı belirleyecek. Şimdiye kadar Azerbaycan Madrid Prensiplerini müzakere etmeyi kabul etmiyordu. Peki neden Aliyev toplantı öncesinde böylesine tehditkâr bir açıklama yaptı? Gözlemcilere göre Azerbaycan Devlet Başkanı bu tavrıyla, bu görüşmeden olumlu bir sonuç çıkmasını baştan engellemiş oldu ve OSCE sürecini etkisiz hale getirdi. Amaç ise; bu grubun öncülüğündeki görüşmelerden sonuç alınamayacağını göstererek, Türkiye’nin sürece daha aktif katılımının yolunu açmak. Bir başka amaç ise; süreci zorlaştırarak, Türkiye’nin protokolleri onaylamasını geciktirmek. Aslına bakarsanız yukarıda ifade edilen haliyle Madrid Prensipleri kabul edilebilir nitelikte değildir. Ermenistan’ın fiilî işgalini hukukî hale getirecek bir belgedir. Zira Dağlık Karabağ bu belge ile Ermenistan’ın bir parçası haline gelmektedir. Bu arada Ermenistan, sıklıkla Türkiye ile imzalanan protokollerin Dağlık Karabağ’la ilişkisi olmadığını, ayrı bir süreç olduğunu ileri sürüyor. Halbuki Türkiye defalarca protokollerin onaylanıp sınırın açılmasını, Dağlık Karabağ sorununun çözümüne bağladığını açıkladı. Bu arada Türkiye’nin protokolleri meclise sevk etmesine karşın, Ermenistan halen onaylamak için ön izni gereken anayasa mahkemesinden bu izni çıkaramadı. Bu durumda Türkiye’ye de parlamentodan bir an önce geçirmesi için baskı yapamıyor. Kısacası; Münih görüşmesinden somut bir sonuç çıkmadı. Ancak gerek Dağlık Karabağ, gerekse Protokollerin uygulanması süreci gecikse de, geri döndürülemez hale gelmiştir. Temennimiz, Ermenistan ve Azerbaycan’ın olumlu yaklaşımlarla, işgalin sona erdirilmesi ve ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarını hızlandırmasıdır. Türkiye’nin ‘açılımlar’dan olumlu sonuç almasının vakti geldi de geçiyor bile. 24.11.2009 E-Posta: [email protected] |