24 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Hadis-i Şerif Meâli

addenin ruhları sıkan, huzurları kaçıran boğucu havalarına karşı, mânevî iklimlerin ruhları ferahlandıran, insanlığa huzur anları yaşattıran temiz havalarının teneffüsüne her zaman ihtiyacımız bulunmaktadır. Dünyanın dağlarvârî sıkıntılarını gidermemize veya en azından hafifleştirmemize önemli katkı sağlayan camilerimiz gerçekten her mü’min için adeta bir sığınak durumundadır. Camilerde ruhlar faniyâtın kazuratından sıyrılır, ondan sonra da Allah’a yönelmenin, O’na sığınmanın mânevî hazzına gark olurlar. Bu sebeple olmalıdır ki, camilere gidip cemaatle namaz kılmanın fazileti üzerinde Peygamber Efendimiz (asm) çok durmuştur. Bir hadis-i şerifinde Resûl-i Ekrem (asm), mescidleri, “Cennet bahçeleri” olarak tavsif etmiş ve oradan beslenmemizi istemiştir. Ayrıca Yüce Resûl (asm), bizlere mezarları ziyaret etmeyi tavsiye buyurmaktadır. Böylece, her insan için mutlak son olan ölümü daha iyi düşünüp, fani dünya hayatının geçiciliğini de bir kere daha nefsimize kabul ettirmiş olacağız. Bilhassa zamanımızda, her zamankinden fazla bizler camilere devam edip oralarda ibadetlerimizi îfâ etmenin ihtiyacı içindeyiz. Bu mânevî ihtiyaçlar büyük camilerde, cemaatı fazla olanlarda çok daha iyi giderilebilmektedir. Bu sebeple geçtiğimiz günlerde bir dost grubu ile, Mehmet Pamuk kardeşimizin mahdumu Hasan’ın kaptanlığında İstanbul’un cemaatı en fazla camii olan Eyüp Sultan Camii’ne gittik. Hakikaten insanlarımızın bu mekâna olan teveccühü önemli ölçüde maneviyâta olan susamanın bir tezahürüdür. Bilhassa sabah namazlarında buraya gelip namaz kılanların fazla olması ve duâlara yapılan iştirakler insanlarımızın maneviyâta olan ihtiyaçlarını daha çok ortaya koymaktadır. Neredeyse camiin içinde her namazdan önce cemaate vaazlar yapılmaktadır. Ve yine neredeyse her namazdan sonra birkaç cenaze namazı burada kılınmaktadır. Böylece burada, bize birçok unsurun ahiret hayatını hatırlattığına şahit olabilmekteyiz. Bizler de bu mübarek mekânda öğlen ve ikindi namazlarını kılmanın mânevî hazzını tattık bir sonbahar pazarında. Camiin içinde namazı beklerken gözüm önemli bir hattatın elinden çıktığı belli olan bir Osmanlıca yazıya ilişti. Burada şöyle deniyordu: “Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nimet-i Bârî Habib-i Ekrem’in yâri Ebâ Eyyub el Ensari.” Beyitte, Peygamber Efendimizi (asm) Medine’ye hicreti sırasında, evinde misafir etme şerefine nâil olan Ebâ Eyyub El Ensarî’nin mezarının burada olmasının İstanbul halkı için Allah’ın büyük bir nimeti olduğu belirtilmektedir. İstanbul’un fethinden sonra günümüze kadar “Eyüp Sultan” olarak bilinen bu semte gösterilen ilgi, İstanbul halkının ve Anadolu halkının ve hatta bütün İslâm âleminin bu nimetin farkında olduğunu göstermektedir. Bilindiği gibi uzunca bir süre Osmanlı Padişahları göreve başlarken Hz. Eyyüb El Ensârî’nin medfun bulunduğu bu mekânda kılıç kuşanmışlardır. Bu kılıç kuşanma anlarında büyük merasimler yapılmıştır bu mekânda. Eyüp Sultan’a gelip de “Eyüp Mezarlığı” diye bilinen ve bir çok tanınmış şahsiyetin medfun bulunduğu mezarlığı ziyaret etmemek olmazdı elbette. Burada Nur’un Kahramanı diye bilinen (Bediüzzaman Said Nursî’nin sadık hizmetkârı) Risâle-i Nur talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’in mezarını da ziyaret ettik. Mezarının etrafında yine Nur talebelerinin büyüklerinden olan Tahirî Ağabey, gazetemizin müessisi olan ve genç yaşta vefat eden Mustafa N. Polat, Mehmet Birinci, Bekir Berk gibi ağabeylere ve diğerlerine fatihalar gönderdik. Allah hepsini Firdevs Cennetiyle mükâfatlandırsın. Eyüp Sultan mezarlığında isimlerine aşinâ olduğumuz bir çok kişinin mezarlarıyla karşılaştık. Bir çok kişi geride eserler bırakmış, değişik mahfillerde isimleri anılan insanlardı. Kim bilir kaç İstanbul şehri buraya boşaltılmıştır. Çünkü İstanbul’da yaşayan neredeyse her mü’minin gönlünde, Allah’ın Resûlünün (asm) mihmandarının bulunduğu bu mekâna defnolunmak arzu ve iştiyakı bulunmaktadır. Umulur ki, burada ebedî istirahatlarına tevdî edilen bütün mü’minler, Allah’ın dostlarının şefaatlerine mazhar olurlar. Rabbim bizlere de dünyanın fenâ ve fani hâletlerine karşı kuvvetli ve sarsılmaz bir iman nasip etsin...

Câmiü's-Sağîr, No: 2499

24.11.2009


Deccal uluhiyet dâvâ edecek

Beşinci Mesele

Rivayette vardır ki, “Âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar ulûhiyet dâvâ edecekler ve kendilerine secde ettirecekler.” (el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:508)

Allahu a’lem, bunun bir tevili şudur ki: Nasıl ki padişahı inkâr eden bir bedevî kumandan, kendinde ve başka kumandanlarda, hâkimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen öyle de, tabiiyyun ve maddiyyun mezhebinin başına geçen o eşhas, kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir nevî rububiyet tahayyül ederler ve raiyetini kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârâne serfüru ettirirler, başlarını rükûa getirirler demektir.

Altıncı Mesele

Rivayette var ki, “Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.” (Süyûtî, el-Fethü’l-Kebîr: 1:315,) Bunun için bin üç yüz sene zarfında emr-i Peygamberî ile bütün ümmet o fitneden istiâze etmiş, azab-ı kabirden sonra “Mesih Deccalın fitnesinden... Ahirzaman fitnesinden... (sana sığınıyoruz Allah’ım)” (Buhârî, Daavât: 37) vird-i ümmet olmuş.

Allahu a’lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâp ederler. Meselâ, Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler. Ve kadın, kendi güzelliklerini göstermeye fıtraten çok meyyal olmasından, seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar. Ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlûp olup o ateşe sarhoşâne bir sürurla düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebâirleri ve bid’aları, birer câzibedarlıkla pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa, cebr-i mutlakla olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz.

Yedinci Mesele

Rivayette var ki, “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.” (İmam-ı Gazali, İhyâ-i Ulûmiddin, 1:59)

Ve’l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir.

Sekizinci Mesele

Rivayetler, Deccalın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiâze etmiş. (Süyûtî, el-Örfî Va’di fî Ahbari’l-Mehdî, 2: 233, 334)

Lâ ya’lemu’l-gaybe illallah. (Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez) Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccalın cebir ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.

Dokuzuncu Mesele

Rivayetlerde, vukuat-ı Süfyaniye ve hâdisât-ı istikbaliye Şam’ın etrafında ve Arabistan’da tasvir edilmiş.

Allahu a’lem, bunun bir tevili şudur ki: Merkez-i hilâfet eski zamanda Irak’ta ve Şam’da ve Medine’de bulunduğundan, râvîler kendi içtihadlarıyla, daimî öyle kalacak gibi mânâ verip, merkez-i Hükûmet-i İslâmiye yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler. Hadisin mücmel haberlerini, kendi içtihadlarıyla tafsil etmişler.

Şuâlar, Beşinci Şuâ, s. 503

LÜGATÇE:

ulûhiyet: ilâhlık.

maddiyyun: Maddeye tapan, herşeyi maddede gören; Allah’ı inkâr edenler; maddeciler, materyalistler.

rububiyet: rablik.

ubudiyetkârâne: Kulluk edercesine.

istiâze: sığınma.

vird-i ümmet: bütün ümmetin yaptığı duâ.

cemalperest: Güzelliği taparcasına seven.

Bediuzzaman Said Nursi

24.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl