H. İbrahim CAN |
|
Blackwater’ın Irak politikası: Öldür, rüşvetle sustur! |
Amerika’nın pis işlerinde kullandığı Blackwater şirketinin Irak’taki ‘Öldür, rüşvetle olayı kapat’ politikası uluslar arası gündemi sarstı. The New York Times’ın ortaya çıkardığı olaya göre; 2007 yılında Bağdat’ın Nisur Meydan’ında rastgele kalabalığa ateş açan Blackwater güvenlik şirketinin güvenlikçileri 17 masum sivili öldürmüş, bir çok kişiyi de yaralamıştı. Haberlere göre bu olay sonrası Irak’ta çalışmaya devam edebilmek için 1 milyon dolar rüşvet dağıtmışlar. Ölenlerin aileleri ve yaralılara tazminat olarak teklif edilen rakam ise kişi başı birkaç bin dolar! 2004 yılında işgalcilerin Irak Valisinin özel güvenlik güçlerine sağladığı dokunulmazlık yüzünden, bu şirketler yüzlerce sivili öldürdükleri halde hiçbir müeyyide ile karşılaşmamışlardı. Ancak 2008 yılında Irak hükümeti bu şirket personelinin Irak yasalarına tabi olması ve ruhsatlandırılmaları konusunda Amerikalılarla anlaştılar. Bunun üzerine Blackwater da 2004 yılından bu yana 1,5 milyar dolar para kazandığı Amerikan büyükelçilikleri ve görevlilerini Irak ve Afganistan’da koruma işini kaybetmemek için 1 milyon dolarlık rüşvet işine girişmişler. Suçu da olaya karışan altı personele yıktılar. Bu kişiler halen Amerika’da yargılanıyor. Peki Blackwater şirketi gücünü nereden alıyor? Eski çalışanlarının yeminli ifadelerine göre başkanı Erik Prince’in ‘kendisini Müslümanları ve İslâm dinini yeryüzünden silme göreviyle görevlendirilmiş Hıristiyan Haçlı olarak gördüğü’ bu şirket 1998 yılında kuruldu. Halen dünyanın sıcak noktalarında Amerikalı diplomatları ve CIA personelini koruyan ve aynı zamanda gizli operasyonlar yürüten onbinlerce personeli var. İşe 2002 yılında Kabil’deki CIA istasyonunu koruma işini almakla başladı. CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığından emekli olan üst düzey bürokratları işe alarak da ilişkilerini güçlendirdi. 2004 yılında CIA’nın bu şirkete birkaç milyon dolar vererek el Kaide yöneticilerini bulma ve yakalama işini ihale ettiği, ancak şirketin hiç kimseyi yakalayamadan bu paraları aldığı geçenlerde ortaya çıkmıştı. Halen bazı mensupları Amerika’da silâh kaçakçılığından yargılanmakta olan, vergi kaçakçılığı ve savaş suçlarıyla suçlanan şirketin halen yürüttüğü işler arasında Afganistan ve Pakistan’da sivilleri öldüren insansız uçaklara füze ve bomba yerleştirme işi de var. Peki rüşvet işe yaradı mı? Bu şirketin Irak’tan hemen çıkarılmasını isteyen Iraklılar kısa süre içinde sakinleşti. Şirket, Irak hükümeti bu şirkete ruhsat vermeyeceğini geçen ilkbaharda açıklayana kadar Irak’ta çalışmayı sürdürdü ve kimse üzerlerine gitmedi. Ruhsat alamayacakları açıklanınca, ABD işi Triple Canopy şirketine verdi; ama adını Xee olarak değiştiren Blackwater şirketi halen Irak’ta geçici işlerini sürdürürken, Afganistan’daki faaliyetlerinde aksama yok. Yani bütün suçlamalara ve dâvâlara rağmen işlerini gayet rahat sürdürüyor. Bazı haberlere göre ölümlü olay olduğunda ‘bir an önce tazminat ödeyin ve bu işi kapatın’ diyen zaten ABD Dışişleri imiş. Bu rüşvet konusunda da yetkililerin bilgisinin olduğu kuşkusuz. Öldürdüğü Iraklıların ailelerine 5 bin dolar ödenmesi konusunda Amerikalı milletvekilinin komisyonda ‘bir kimsenin hayatının 5 bin dolar ettiğine kim karar veriyor’ diye sordu şirketin başkanı Prince’e. ‘Değeri biz belirlemiyoruz efendim, Irak’taki genel politika böyle’. Bu olayın önemi aslında bir şirketin Irak’taki pisliğini 1 milyon dolar rüşvetle kapatmaya çalışmasından kaynaklanmıyor. Dünyanın süper liderinin pis işlerini yaptırdığı şirketlerle dünyanın bir çok yerinde masum insanları yok etmekte bir sakınca görmemesi, hatta bu şirketlerle çalışmaya devam ederek onları koruduğunu göstermesi çok anlamlı. Irak belki bu şirketten kurtuldu ama Afganistan’da aynı kirli işler sürüp gidiyor. Umarız uluslar arası kamuoyu bu ‘sorumsuz yetkili ve dokunulmaz’ şirketlerin Amerika adına kan dökmeye devam etmesine daha fazla seyirci kalmaz. 13.11.2009 E-Posta: [email protected] |