Aile-Sağlık |
Ekmekteki tuz oranı indirilsin Türk Kardiyoloji Derneği ile Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğinin daha sağlıklı bir hayat için ekmekteki tuz oranının düşürülmesi talebiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvurduğu bildirildi. Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ömer Kozan, aşırı tuz tüketiminin yüksek tansiyona sebep olduğunu, bunun da kalp krizi, kalp yetersizliği, böbrek yetmezliği, görme kaybı, felç riski gibi birçok rahatsızlığa yol açtığını anlattı. Tansiyon rahatsızlığını ‘’sessiz bir katil’’diye niteleyen, tuzun da yüksek tansiyona sebep olduğunu bildiren Prof. Dr. Kozan, ‘’Yüksek tansiyon hayati organları etkiliyor. Türkiye’de 17 milyon hipertansiyon hastası var. Bu düşmanı yenmek elimizde. Yaşam biçimini değiştirmeden sorunun üstesinden gelemeyiz. Sigara, alkolden uzak, ideal kiloyu yakalamalı, hareketli bir yaşam benimsemeli, kolesterolden, tuzdan uzak gıda tüketmeliyiz. Bizi batı tarzı fast food tarzı yiyecekler bozdu. Geleneksel yiyeceklere dönülürse sorun kalmaz. Tuzu da biraz kısarsak kalp ve damar hastalıkları riskinin önüne geçmiş oluruz’’ diye konuştu.
“EN FAZLA TUZ TÜKETEN MİLLET, TÜRKLER’’ Türkiye’nin dünyada en fazla tuz tüketen ülke olduğunu öne süren Prof. Dr. Kozan şu bilgileri verdi: ‘’İnsanın günlük tuz ihtiyacı 4-6 gram arasında. Çilekte bile tuz var. Tuzun olmadığı tabiî gıda yok. Günlük ortalama 18 gram tuz tüketiyoruz. Dünyadaki en geri kalmış ülkelerde bile 12 gram tuz tüketiliyor. Yemeklerde tuz oranına muhakkak dikkat edilmesi lâzım. 4-6 gram tuz bir çay kaşığının sadece üst kısmı kadardır. Yemek masalarımızda tuzluk var. Hemen döküyoruz, bu alışkanlıktan vazgeçmemiz lâzım. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na, hem Türk Kardiyoloji Derneği hem de Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği olarak ekmekteki tuz oranının düşürülmesi yönünde başvuru yaptık. Ekmekteki tuz oranı 2 gramın üzerinde. Bunu 1 grama indirirsek sağlıklı yaşam için iyi olacak. Bakanlığın ekmekteki tuz oranını azaltacağını düşünüyoruz. Tuz oranının kesinlikle indirilmesi lâzım.’’ |
12.11.2009 |
AZ GÖRENLERE ‘TELESKOPLU GÖZLÜK’ Ankara Üniversitesi (AÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Görme Engelliler Rehabilitasyon ve Araştırma Biriminde, teleskoplu gözlük kullanımını öğretiliyor. AÜ Halk Sağlığı Anabilim Dalı bünyesinde hizmet veren Az Görenler Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Aysun İdil, Türkiye’de az görme ve körlük ile ilgili ulusal bir kayıt sisteminin olmadığını, ancak hesaplamalara göre her bin kişiden 5’inin yüzde 5’in altında görme yeteneği (kör) olduğunu ve bin kişiden 20’sinin ise az görebildiğini söyledi. Türkiye’nin göz hastalıklarının tedavisinde çok iyi bir noktada bulunduğunu, ancak rehabilitasyon açısından eksikler olduğunu belirten İdil, ‘’AÜ bünyesinde hizmet veren Az Görenler Rehabilitasyon Merkezi’nin, üniversite bünyesinde Türkiye’de kurulmuş ilk ve tek merkez olduğunu’’ bildirdi. Merkeze başvuruya gelenlerin öncelikle bütün görme fonksiyonlarının değerlendirildiğini ve ardından kişiye özel cihazların seçildiğini belirten İdil, ‘’Bunun için optik ya da optik olmayan sistemler kullanılıyor. Optik sistemlerden, çeşitli formlarda üretilmiş teleskopik, mikroskopik ve benzeri gözlükler kullanılıyor. Az gören hastalar için geliştirilmiş ve gözlüklerin üstüne monte edilmiş küçük teleskoplu gözlükler ile kişinin yüzde 10’luk görme kapasitesi yüzde 90’ın üstüne, hatta tam düzeye çıkabiliyor’’ diye konuştu. İdil, teleskopik gözlüklerin kullanımının kolay olmadığını, hastanın buna uyum sürecinin aşamalı olduğu için zaman aldığını vurguladı. |
12.11.2009 |
Göz muayenesinde diyabet öğreniliyor Dünya Göz Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Hüsnü Güzel, bazı kişilerin diyabetik (şeker hastası) olduğunu göz muayenesi sırasında öğrendiklerini belirtti. Prof. Dr. Güzel, 14 Kasım Diyabet Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, göz arkasındaki hasarların belirginliğinin kişinin şeker hastası olduğunu gösterebildiğini kaydetti. Prof. Dr. Güzel, açıklamasında ‘’Görme sorunuyla bize gelen bazı hastalar şeker hastası olduğunu öğrenerek ayrılıyor’’ ifadesine yer verdi. Diyabetin etkisini ilk olarak göz ve böbreklerde gösterdiğini vurgulayan Güzel, hastalığa bağlı olarak sık idrara çıkma, halsizlik gibi pek çok şikâyetin yanı sıra görme sorunları da ortaya çıktığını belirtti. Güzel, 20-65 yaşları arasında görülen körlüklerin bir numaralı sebebi olan diyabetik retinopatide erken teşhisin büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, hastalığın erken dönemde kontrol altına alınmadığı takdirde gözde onarılması zor hasarlara sebep olabildiğini bildirdi. Şeker hastası olan ve görme sorunları yaşayanların diyabet tedavisi ile birlikte 6 ayda bir düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları gerektiğini vurgulayan Güzel, açıklamasında şu görüşlerini aktardı: ‘’Gözde şekerin yaptığı tahribat, sürekli artan, körlüğe kadar giden görme kaybıdır. Şeker hastalığı, tüm dünyadaki körlük sebepleri arasında başı çekmektedir. Bunda, hastaların ancak görme kaybolunca doktora başvurmaları rol oynamaktadır.’’ Güzel, diyabetiklerde kaybedilen görmenin geri getirilemediğine, körlüğün ancak erken müdahale ile önlenebildiğine dikkati çekerek, şeker hastalığının diyabet uzmanı-göz doktoru-bilinçli hasta üçgeninde, başa çıkılabilir bir hastalık olarak görülebildiğini aktardı. |
12.11.2009 |
Keneler yayılmasın uyarısı DumlupInar Üniversitesi (DPÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Selçuk Özen, Kurban Bayramı öncesi hayvan hareketlerinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı virüsü taşıyan kenelerin yayılmasının önlenmesi için hayvan alım satımları ve nakillerinin kontrollü yapılması gerektiğini bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Özen, yaptığı yazılı açıklamada, KKKA virüsü taşıyan kenelerin özellikle ilkbahar ve yaz aylarında ölümcül vak'alara sebep olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Özen, şunları kaydetti: ‘’KKKA virüsüne bağlı ölümcül vak'alar, Türkiye’de bazı bölgelerde daha yoğun seyrediyor. Bu bölgelerden diğer bölgelere virüsün yayılmaması için mümkünse hayvan alım satımları bölgesel yapılmalıdır. KKKA virüsü görülen illerdeki hayvanların diğer bölgelerde alım satımları bazı kontroller yapılarak nakiller gerçekleştirilmelidir. KKKA virüsü taşıyan kenelerin yayılmaması için hayvan alım satımları ve nakilleri kontrollü yapılmalıdır. Yetkililer tarafından alım satımlara belli kriterler getirilmelidir.’’ |
12.11.2009 |
Moda çantalar, sırt ağrısı yapıyor Son yıllarda kadınların sıkça tercih ettiği büyük çantalar, vücudun belli bölgelerine fazla yük bindirdiği için özellikle boyun, omuz ve sırt problemlerine yol açabiliyor. Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Murat Dalkılınç, özellikle bayanların çok sık kullandığı çantaların doğru seçilmesi gerektiğini, kullanım hatalarının ciddî sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu. Tercih edilen çantanın büyüklüğü ve ağırlığına göre kullanım şeklinin de değişmesi gerektiğine dikkati çeken Dalkılınç, ‘’Modayı takip etmek adına yapılan yanlış tercihler, vücudun çeşitli bölgelerinde ağrıya yol açabiliyor. Yapılan çalışmalar, özellikle büyük çantaların hatalı kullanımı dolayısıyla boyun, omuz ve sırt problemlerinin görülme sıklığının arttığını göstermektedir’’ dedi. Çanta ağırlığının vücut ağırlığının yüzde 10’unu geçmemesi gerektiği uyarısında bulunan Dalkılınç, “Ağırlığı 50 kilogram olon bir kişinin çantasının ağırlığı en fazla 5 kilogram olmalıdır” diye konuştu. |
12.11.2009 |
Bolu Fizik Tedavi Hastanesine yoğun ilgi Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde 10 ayda 25 bin kişinin tedavi gördüğü, halen 900 hastanın tedavi olabilmek için sıra beklediği bildirildi. 2009 yılı ilk 10 ayında yaklaşık 25 bin hastaya hizmet veren hastanede tedavi olabilmek için 900 kişi sırada bekliyor. Türkiye’nin her yerinden gelen hastalara hizmet veren hastanede, fizik tedavi, rehabilitasyon ve kaplıca bölümlerinde doktor eşliğinde tedavi uygulanıyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Başhekimi Dr. Gönül Canpolat, hastaneye çok yoğun bir ilgi olduğunu belirtti. Canpolat, hastaneye Türkiye’nin her yöresinden hasta geldiğini vurgulayarak, ‘’Hastanemize yoğun bir ilgi mevcut. Bunun nedenini kaliteli hizmet ilgi ve alakamız yanında, tedavilerimizin kaplıca eşliğinde yapılmasına ve onlara verdiğimiz yoğun ilgi olarak görüyoruz’’ dedi. |
12.11.2009 |