H. İbrahim CAN |
|
Mescid-i Aksa’da neler oluyor? |
Mescid-i Aksa’da zor günler yaşanıyor. Tapınak Enstitüsü adlı bir Yahudi grubun Mescid-i Aksa’nın bir bölümü olan Haremüşşerif’e girmeye kalkmasıyla, çatışmalar yeniden alevlendi. İsrail askerlerinin caminin içine sis bombası atmaya kadar varan saldırıları izleyen herkesi derinden sarstı. Bu çatışmanın sebebi; Yahudilerin Mescid-i Aksa’nın altında yaptıkları kazalara duyulan öfke. İsrail’in tüm yalanlamalarına rağmen, artık tüm dünya kamuoyu Yahudilerin arkeolojik kazı kisvesi altında Mescid-i Aksa’nın altını oyarak Hazreti Süleyman Tapınağı kalıntılarını aradığını biliyor. Peki neden böyle bir şey yapıyorlar? Yahudilerin inancına göre Mesih’in gelmesi için yerine getirmeleri gereken üç görev bulunmaktadır. Birincisi Vaat Edilmiş Topraklardaki Yahudi nüfusunu artırma ve bir Yahudi Devleti kurma. Yirminci yüzyılın başından itibaren uğraşılan bu hedefe 1948 yılında ulaştılar. İkincisi; Kudüs’ün ele geçirilmesi. Bunu da 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı ile başardılar. Üçüncü ve son şart ise; bugün tek duvarı (Ağlama Duvarı) ayakta olan Süleyman Tapınağı’nı yeniden inşa etmek. Ancak bu tapınağın yerinde halen iki İslâm mabedi duruyor: Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra. İşte kazıların tüm amacı bir yandan tapınağa ilişkin kalıntıları bulurken, öbür yandan bu iki kutsal mabedi yıkmaktır. Bu amaçla 1967 yılından bu yana yüzden fazla saldırıda bulundular, birçok Müslüman ibadet halindeyken katledildi. Yapılan tüm bu saldırıların yanı sıra çeşitli bahanelerle ve çoğu zaman gizlice yürütülen kazılarla Mescid-i Aksa çökme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı. 2007 yılı başında Türkiye’den görevlendirilen sekiz kişilik teknik heyet dört aylık incelemenin ardından hazırladığı raporda “Mağribî Rampası’ndaki arkeolojik kazı derhal durdurulmalıdır.” Sonucuna varılarak, aksi halde yapılara verilecek zararlar belirlendi. UNESCO teknik heyeti de aynı sonuçlara vardı. Ama İsrail asla dinlemiyor. Tünelleri inkâr ediyor, açık kazıları yalnızca arkeolojik amaçlı çalışmalar olarak savunuyor. Ama öbür taraftan altları kazılan yüzyıllık ağaçlar devriliyor. Filistinliler bunun farkında. Ancak ellerinden bir şey gelmiyor. İslâm âleminin bu konuda birlik halinde hareket etmesi gerek. Mescid-i Aksa’ya zarar verilmesinin önüne geçilmesi için İsrail üzerindeki tüm meşrû baskı yöntemleri kullanılmalıdır. Filistinliler ellerinden gelen tek şeyi yaparak; silahlara karşı taşla mücadele ettikleri Üçüncü İntifada’yı başlatmaya hazırlanıyorlar. Bunun yalnızca daha fazla masum kanı ve gözyaşına neden olacağı kuşkusuz. Ülkemizin bu konuda bölgede son zamanlarda daha da artan nüfuzunu kullanarak, Birleşmiş Milletler dahil tüm uluslar arası kuruluşları harekete geçirmesi gerek. Ayrıca İslâm Konferansı Örgütü yalnızca bu amaçla toplanmalı ve birlik içinde tepki gösterilmelidir. Mescid-i Aksa’nın yıkılmasının İslâm âlemi için büyük bir hezimet olmasının yanı sıra, bölgeyi tamamen kaosa sürükleyeceği de unutulmamalıdır. 27.10.2009 E-Posta: [email protected] |