H. İbrahim CAN |
|
Ermeniler, Kars Antlaşmasını tanımıyor mu? |
Son günlerde Ermenistan’la yapılan protokollere karşı çıkanların gerekçelerinden birisi Kars Antlaşması'nın tanınmasından bu belgelerde açıkça söz edilmemesidir. Halbuki protokol metninin giriş kısmında bu husus şu şekilde yer almaktadır: “İki ülke arasındaki mevcut sınırın uluslar arası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanındığını teyit ederek” Giriş kısmının da protokollerin ana metnine dahil olduğu gözden kaçırılıyor. Ya da yalnızca muhalefete gerekçe aranıyor. Bu protokollerle Türkiye’nin, Ermenistan’a kabul ettirdiği en önemli iki husustan birisi zaten Kars Antlaşması. Diğeri de 1915 yılındaki olayların araştırılması için komisyon kurulması. Ermeniler bu Antlaşmayı tanımadıklarını iddia ediyorlarsa da, bu iddia hükümetlerinin savunduğu bir tez olmaktan çoktan çıktı. Zira Sovyetler Birliği’nin devamı olan bu devletin, o devletin üçüncü ülkelerle yaptığı antlaşmaları kabul etmemesi uluslar arası hukuk açısından imkânsız. 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması'na o dönemde Sovyetler Birliği sınırları içinde yer alan Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Rusya temsilcileri imza koymuştu. Bu antlaşmayla sınırların tanınmasının ötesinde bir husus daha tanınmıştı. Antlaşmanın 2. maddesinde “İşbu Antlaşmada yazılı “Türkiye” terimi ile İstanbul’da toplanan Osmanlı Millet Meclisince kabul edilip açıklanan ve bütün devletler ile basına bildirilen 28 Aralık 1920 günkü Misak-ı Millî’nin kapsadığı topraklar anlaşılır”. Yani bu antlaşma Türkiye’nin bugün ülkemiz sınırları içinde olmayan bazı bölgelerini de kapsayan Misak-ı Millî sınırlarını tanıyan geniş kapsamlı bir belge. Buna göre Kars Antlaşması “Vilayet-i Selase” içinde yer alan Batum’un, güneydoğuda Erbil, Musul ve Süleymaniye’nin, Suriye’nin bir kısmının da Türkiye sınırları içinde yer aldığını kabul etmektedir. Zaten bazı Ermeni tarihçiler bu gerekçeye dayanarak Kars Antlaşması'nın fiilen uygulanamaz hale geldiğini ileri sürmektedir. Asıl maksatları ise Ağrı Dağı’na sahip olma hayallerine ulaşabilmektir. Bu noktada protokollerin iki ülke parlamentosundan geçmesiyle Türkiye’nin Kars Antlaşması'yla belirlenen doğu sınırları bütün taraflarca resmen onaylanmış olacaktır. Yani Türkiye’nin bu konuda bir kaybı değil, kazancı sözkonusudur. Anlaşılması güç olan husus; protokollerdeki bu açık hususa ve ortadaki tarihî belgelere rağmen, Türkiye’de bazı çevrelerin bu protokollerin Kars Antlaşması'nın tanınmasını ihtiva etmediğini savunmalarıdır. Bu protokollere dayalı olarak atılacak adımlar çeşitli yönleriyle eleştirilebilir. Ancak en azından iki ülke arasındaki sınırların Ermenistan tarafından tanınmadığını söylemek haksızlık olacaktır. Ermenistan sınırlarımızı tanıyor; ama maalesef biz Misak-ı Millî sınırlarına kavuşmayı hayal bile etmekten uzağız. 23.10.2009 E-Posta: [email protected] |