Aile-Sağlık |
EV KAZALARINDA ÖLENLERİN ÜÇTE BİRİ 10 YAŞIN ALTINDA DÜNYADA ev kazaları sonucu her yıl 20 bin kişinin öldüğü bildirildi. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Özdemir, dünyada her yıl 21 milyon kişinin, ev kazalarından yaralanması sonucu hastanelere başvurduğunu söyledi. Ev kazalarının yüzde 18.1’inin oturma odası, yüzde 17.4’ünün mutfak, yüzde 16.5’inin evin girişinde, yüzde 14.2’sinin bahçede, yüzde 12.7’sinin merdivende, yüzde 9.8’inin yatak odasında, yüzde 5.1’inin banyoda meydana geldiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Özdemir, ‘’Bu kazalarda dünyada her yıl 20 bin kişi hayatını kaybediyor. Hayatını kaybedenlerin üçte biri, 10 yaşın altındaki çocuklar’’ dedi. Kasıt olmayan ölümcül yaralanmaların yüzde 20’sinin evlerde gerçekleştiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ülkemizde 65 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 27.7’si, son bir yılda ev kazası geçirmiş. 112 Acil Sağlık Hizmetlerine bebek ve çocuklar için yapılan çağrıların yüzde 80.8’i ev kazalarına bağlı. Tüm kazaların yüzde 41’i evlerde gerçekleşiyor. Bu kazaların yüzde 26’sı evin içinde yürürken, yüzde 25’si ise oyun oynarken gerçekleşiyor. En sık görülen kazalar ise düşmeler, kesici, delici alet yaralanmalı, ev mobilyalarına çarpma, mobilyaların kişinin üzerine düşmesi, termal yaralanmalar, boğulmalar, zehirlenmeler. Bunları çoğaltmak mümkün.’’
KAZALARIN ÖNLENMESİ
EVkazalarının önlenmesinin bilinçlenme ile mümkün olabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Fatma Özdemir, şu bilgileri verdi: “Kazaların önlenmesi için, merdivenlerin kenarlarında korkuluk olmalı, merdiven başında ve sonunda ışıklandırılmalı ve elektrik düğmesi olmalı. Kilim ve halılar yere sabitlenmeli. Merdivenlerde oyuncak ve terlik gibi cisimler bırakılmamalı. Yatak odasında yatak başında elektrik düğmesi ve elektrik lambası bulunmalı. Merdiven başlarında kapılar olmalı, pencerelerde güvenlik kilidi bulunmalı. Yürüteç kullanılmamalı, pencere ve mutfak tezgâhı yanında mobilya bulundurulmamalı. Banyoda tutamaklar, zemini kuru ve temiz, kaymayan banyo paspası olmalı. Yangın alarmları evin her katında ve yatak odasının yakınında olmalı. Yemek yaparken mutfaktan ayrılmamalı. Tutuşabilecek cisimler ocaktan uzak tutulmalı. Kibrit ve çakmak çocukların ulaşamayacağı yere konulmalı. Prizler, kablolar açıkta olmamalı. Elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi, ütü, tıraş makinesi kullanılmadığı zaman prizden çekilmeli. Çocuklar, hiçbir zaman banyoda, havuzda yalnız veya başka bir çocuğun kontrolüne bırakılmamalı. Tüm ilâçlar ve temizlik maddeleri, silâhlar, çocukların ulaşamayacağı kilitli yerlere konulmalı.’’ |
27.10.2009 |
Çocuklara yönelik internet güvenliğinde Türkiye öncü TÜRKİYE, çocukların güvenli internet kullanımına yönelik çalışmasıyla uluslararası örgütlerin önemli projelerine öncülük etti. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), internetin güvenli ve bilinçli kullanımı konusunda doğrudan çocuklara ve öğretmenlere yönelik ‘’İnternette Çocuğun Korunması İnisiyatifi’’ başlattı. Öte yandan Avrupa Komisyonunca her yıl gerçekleştirilen Güvenli İnternet Forumu’nun bu yılki teması ‘’Okullarda İnternet Güvenliğini Geliştirmek’’ olarak belirlendi. Bu yöndeki ilk çalışmaya ise bu eğitim-öğretim yılı başında okullarda güvenli internet kullanımına yönelik kitapçık dağıtan Türkiye imza attı. Okullarda internet güvenliği sağlanması için hazırlanan ve dağıtılan ‘’Güvenli İnternet Kullanımı İçin Tavsiyeler’’ kitapçığı, bu çalışmalara öncülük etmiş oldu. ITU, ülkelerin internet güvenliği için bir takım çalışmalar yürütmelerini destekleyen ve interneti keşfetme heyecanının yerini, çocukların ve gençlerin güvenli ve bilinçli internet kullanımı için arayışlar ve inisiyatiflerin aldığına dikkati çekerek, doğrudan çocuklara, gençlere, ailelere ve öğretmenlere yönelik ‘’İnternette Çocuğun Korunması İnisiyatifi’’ başlattı. İnternetin güvenli ve bilinçli kullanımı konusundaki çalışmaları ITU’nun yanı sıra Avrupa Komisyonu da ‘’Güvenli İnternet Programı’’ çalışmasıyla gerçekleştiriyor. Bu çerçevede her yıl Şubat ayında ‘’Güvenli İnternet Günü’’ adıyla etkinlikler düzenleyen Avrupa Konseyi, ayrıca program çerçevesinde her yıl ‘’Güvenli İnternet Forumu’’ da düzenliyor. Lüksemburg’da gerçekleştirilen, ‘’Safer İnternet Forum’’un bu yılki teması, ‘’Okullarda İnternet Güvenliğini Geliştirmek’’ olarak belirlendi. Sivil toplum örgütlerinin, yönetimlerin, erişim sağlayıcı firmalardan oluşan endüstri ve sosyal ağ temsilcilerinin, araştırmacıların ve yazılım geliştiricilerin katılımıyla gerçekleştirilecek forumda, ‘’Okullarda internetin güvenli kullanımı konusunda neler yapabiliriz?’’ sorusuna da cevap arandı. |
27.10.2009 |
Domuz gribi antibakteriyel jel satışlarını artırdı SUYA ve sabuna kolay ulaşma imkânı olmayan durumlarda kullanılan antibakteriyel jellerin satışlarında, domuz gribi riski yüzünden ciddî oranda artış olduğu bildirildi. Bursa Eczacı Odası Başkanı Eczacı Kıvanç Atmaca, vatandaşların dünyanın hassasiyetle üzerinde durduğu domuz gribine karşı üretilen aşıyla ilgili eczaneleri soru yağmuruna tuttuğunu söyledi. Özellikle el temizliğine yönelik kullanılan sabun ve jellerin bu dönemde büyük talep gördüğünü ifade eden Atmaca, şunları kaydetti: ‘’Domuz gribine karşı şu anda en geçerli yöntem, el temizliği. Su ve sabunla bu temizlik sağlanabiliyor. Ancak suya ve sabuna kolay ulaşma imkânı olmayan durumlarda antibakteriyel jeller kullanılabiliyor. |
27.10.2009 |
Hamileler için özel grip aşısı SAĞLIK Bakanlığı, hamilelere, bağışıklık yapma gücünü artıran, ancak kamuoyunda tartışmalara yol açan ‘’Adjuvan’’ maddesi içermeyen domuz gribi aşısından uygulayacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye’ye aşı temin edecek firmalardan biriyle yaklaşık 1 milyon doz ‘’Adjuvansız aşı’’ alınması konusunda sözleşme imzaladı. Anlaşmaya göre, söz konusu aşıların Aralık ayında Türkiye’de olması bekleniyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, gebeliğinin özellikle son 3 ayındakilerde domuz gribinin risk oluşturduğunu belirtti.
ADJUVAN NEDİR? Aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde ‘’Adjuvan’’ olarak adlandırılıyor. Türkiye’de uygulanacak aşılar adjuvan olarak ‘’skualen’’ maddesi içeriyor. Aşı adjuvanla birlikte yapılınca bağışıklık kazanma potansiyeli daha çok artıyor. Bazı ülkelerde söz konusu maddenin özellikle hamilelerde yan etkilere neden olduğu iddiaları gündeme getiriliyor. ABD’deki aşılarda adjuvan maddesi bulunmazken, Avrupa’daki aşılar bu maddeyi içeriyor. Uzmanlar, ‘’Adjuvana bağlı yan etki görülebilir mi’’ sorusuna kesin cevap veremezken, ‘’Gerçekleşme olasılığı düşük ihtimaller nedeniyle insanların aşıdan mahrum kalmasının doğru olmadığını, böyle bir yan etkinin olup olmayacağı şimdiden bilinmeden spekülasyon yaratılmasının doğru olmadığını’’ belirtiyor. |
27.10.2009 |
Sigara içen kadınların riski daha fazla MEDİCAL Park Hastaneler Grubu Göztepe Medical Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Prof. Dr. Yalçın Karakoca, sigara içen bir kadının akciğer kanseri olma riskinin, içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazla olduğunu bildirdi. Karakoca, sigaranın ve beslenme alışkanlıklarının akciğer kanseri üzerindeki etkilerini dile getirdi. Akciğer kanserinin başlıca nedeninin sigara olduğunu vurgulayan Karakoca, şunları kaydetti: ‘’Akciğer kanserinin başlıca nedeni günümüzde herkesin bildiği gibi sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin yüzde 80-90’ı sigaraya bağlıdır. Küçük hücreli akciğer kanseri, genellikle sigara içen veya içmiş olan kişilerde bulunmaktadır. Bu birliktelik bazı araştırmalarda yüzde 98’lere kadar çıkmaktadır. Sigaranın getirdiği akciğer kanseri risk oranı, sigara içme süresi, toplam içilen sigara, başlama yaşı ve içilen sigaranın tipine göre değişir. Sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanma riski içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazladır. Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınların erkeklere göre 1.5-3 kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma riskleri olduğu hesaplanmıştır. Aktif sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli ikinci risk faktörü ‘pasif içicili’ veya ‘duman altı’ olmaktır. Pasif sigara içicilerinde tek başına akciğer kanseri riski ortalama 1.2-1.3 kat artmaktadır.’’ Prof. Dr. Yalçın Karakoca, Türkiye’de akciğer kanserlerinin çoğunlukla erkeklerde görüldüğünü, ancak son dönemde kadınlarda da oranın arttığını ifade etti. |
27.10.2009 |
Antidepresanlar kişinin duygudurumunu değiştiriyor ANTİDEPRASANLARIN, inanılanın aksine alındıktan hemen sonra kişinin duygudurumunu değiştirdiği bildirildi. Oxford Üniversitesinde görevli bilim adamları, hastaların antidepresanların etkilerini aylar sonrasına kadar fark edememelerine rağmen, bu ilaçların kullanılmaya başlandıktan birkaç saat sonra kişinin ruh halini ve olumsuz düşünceleri değiştirdiğini söylediler. Sonuçları American Journal of Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırma çerçevesinde, antidepresan veya placebo verilen 33 depresif ve 31 sağlıklı deneğin tepkileri yakından incelendi. Antidepresan verilen depresyondaki hastaların, bu ilaçları aldıkları 3 saat içinde üç belirli ölçekte olumlu gelişmeler gösterdikleri, kötü noktalarını kurcalamaktan ziyade kendileri hakkında olumlu bir biçimde düşünme ve başkalarında da olumluları görme eğilimde oldukları gözlendi. Psikiyatr Catherine Harmer’in öncülüğündeki araştırma ekibi, antidepresan alan hastaların, örneğin somurtan birini gördüklerinde, artık bu kişiyi üzmek için yanlış bir şey yapmış olmaları gerektiği düşüncesini içselleştirmediklerini söyledi.Harmer, antidepresanların, hasta duygularında herhangi bir öznel değişikliğin farkına varmadan önce olumsuz düşünceleri hedef aldığını ortaya çıkardıklarını belirterek, “Zaman içinde, bu duygudurumumuzu ve nasıl hissettiğimizi etkiliyor, çünkü daha fazla olumlu bilgi alıyoruz” dedi. |
27.10.2009 |