Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Asıl belge bu |
Albay Dursun Çiçek’in imzasını taşıyan belgenin ortaya çıkmasıyla başlayan gelişmeler, çorap söküğü gibi devam ediyor. Yaz aylarındaki hararetli tartışmalardan sonra konunun tavsadığının düşünüldüğü bir noktada bir “ihbarcı” subayın, Adlî Tıp teyidinden geçen ıslak imzalı orijinal belgeye ilâveten, internet andıcını ve 22 Temmuz sonrası hazırlanan bilgi destek notunu gündeme getirmesini müteakip, sayısı 100’e varan yeni belgelerden söz ediliyor. Hepsi de Genelkurmay karargâhının ürünü. Bunlar, internet andıcının Genelkurmay tarafından doğrulanmasını takiben gündeme geldi. Bu andıcın önce Başbakanlık talimatıyla yapıldığından söz edildi. “Böyle birşey yok” denilince, 2000 yılına gidildi. O döneme ilişkin kayıtlarda da öyle bir talimatın olmadığı ortaya çıkınca bu defa yeni referans, 28 Şubat hedeflerini takip etmek için hazırlandığı belirtilen 100 sayfalık “irticayla mücadele strateji belgesi” olarak gösterildi. Hükümet kaynaklarının verdiği bilgiye göre, 28 Şubat’ta BÇG tarafından hazırlanan bu belge 2006’da Bakanlar Kurulunun gündemine gelmiş ve bazı maddeleri rötuşlanarak devam ettirilmiş. Şimdi ise, 28 Şubat hükümetlerince “irtica ve bölücülükle mücadele” için çıkarılan tüm yönetmelik, plan ve belgelerin iptali gündemdeymiş. Bunların ne ölçüde doğru olduğunu da, doğruysa ne derece uygulanabileceğini de bilmiyoruz. Başbakanın, “Genelkurmay Başkanının azliyle ilgili çalışma” yaptırdığına dair haberler için AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in yaptığı tekzip, onlarda da söz konusu olabilir... Bu, işin bir boyutu. Diğer boyutunda ise, on yıl öncesine uzanmadan önce, AKP iktidarında, dört yıl önce yaşanmış ilginç bir olaya bakalım. “Gizli anayasa” olarak da nam salmış olan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi 2005’te güncellendi. Belgenin yenilenmiş halinden bazı cümleler: * Türkiye’nin bütünlüğünü korumanın temel yolu Atatürk milliyetçiliğidir. * Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aşırı sol akımlardır. * Türkiye’nin temel kuruluş ilkeleriyle hedefleri örtüşen sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler önem taşımaktadır. * Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü temel bir ilkedir. Atatürk’ün ‘Millet; dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasî ve sosyal bir birliktir’ sözü bugün de geçerli olan, çağımızın gereklerine yanıt veren bir yaklaşımdır. * İrticaî faaliyetler içte ve dışta sürmektedir. * Anayasadaki inkılâp kanunlarının ödün vermeden uygulanması gereklidir. * Eğitimde Tevhid-i Tedrisat Kanunu temel dayanaktır. Belgeden bu cümleleri aktardığımız “Teslimiyet belgesi” başlıklı yazımızda şöyle demiştik: “Hükümet tehdit belirleme yetkisini askere devrederken, aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğini ve Atatürk’ün dini dışlayan millet tariflerini yegâne doğru imiş gibi dayatan, inkılâp kanunlarının tavizsiz uygulanmasını isteyen, Tevhid-i Tedrisatı kendi bildiği şekilde uygulamaktan vazgeçmeyen, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkileri ‘ilkeler’ şartına bağlayan ve tehdit sıralamasında irticayı ilk sıraya koyan bir anlayışa da boyun eğmiş oluyor.” (Yeni Asya, 21 Aralık 2005) Böyle bir belgeye “evet” diyen hükümetin, bu belgeye esas teşkil eden zihniyetçe üretilen kronik sorunları çözüp “derde deva, sadra şifa” olacak bir açılım yapabilmesi ya da benzer içerikteki andıçların hesabını sorabilmesi mümkün mü? Ve AKP iktidarının son dört yılında uygulamada olan bu belge ortadayken, başka belge aramaya hacet var mı? Hükümet, diğerleriyle beraber, hattâ onlardan da önce bu belgeyi iptal etsin ki, her yerden fışkıran andıçların en temel referans ve dayanaklarından biri ortadan kalksın. Yürürlükteki ihtilâl anayasası bunu yapmasına imkân vermiyorsa—ki vermiyor—o zaman sivil, demokratik anayasa projesini askıdan indirsin. Çünkü rötuşlarla, makyajlarla bu iş çözülmez. 13.11.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (12.11.2009) - Kişiden önce sistem (11.11.2009) - Gereğini yapmak (10.11.2009) - 10 Kasım ve açılım (08.11.2009) - İmanla kabre girmek (07.11.2009) - Manzara-i umumiye |