13 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Lisanın önemi

Milleti millet yapan unsurlardan birisi olan “dil”in öneminden bahsetmek istiyorum. Dilin bir toplum için ne kadar önemli olduğuna değinelim.

Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünemeyen insanların fikir üretme gibi bir şansları yoktur. Dil ile düşünme arasındaki bu sıkı bağ, millî hissin oluşmasında da etkilidir. Millî bir his, ancak, o milletin dili ile oluşturulabilir.

Kültürünü kaybeden milletler, daima “güçlü millî duygu”lara sahip olan milletlerin hâkimiyeti altına girmişlerdir. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, madem ki dil, millî kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeli, öyleyse bize düşen görev, lisana gereken önemi vermektir.

Bu konuda Çinli filozof, M.Ö. 551 - M.Ö. 479 tarihleri arasında yaşamış Konfüçyüs şöyle ifade eder: “Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç şüphesiz dilini gözden geçirmek olurdu. Çünkü, dil kusurlu ise, kelimeler düşünceyi iyi ifade edemez. Düşünce iyi ifade edilmezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görev ve hizmetin gerektiği şekilde yapılamadığı yerlerde âdet, kural ve kültür bozulur. Âdet, kural ve kültür bozulursa, adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.” Dil, sadece konuşmaktan ibaret değildir. Aynı zamanda insan duygu ve düşüncesini karşısındakine aktaran ve böylece iletişim kurulan bir unsurdur.

Ünlü düşünür Wittgenstein, “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır” ifadesindeki gerçekle, dilin sadece düşünceyi aktaran kuru bir ifade unsuru olmadığını, aynı zamanda dilin, kişinin dünyayı algılama biçimi olduğunu ifade etmektedir.

Küreselleşen dünyada millî kültürümüz, örfümüz, âdetimiz, giyim şeklimiz, değer yargılarımız gün geçtikçe yozlaşmaktadır. Kitle iletişim araçları ve kültürel yozlaşmayı tetikleyen odaklar tarafından millî benliğimiz erozyona uğratılmış, bunun sonucunda kültürel farklılaşma hız kazanmıştır. Bu durum kültüre çok kötü yansımıştır. Oysa dil meselesi ihmale gelmez. Dil ki milletin kalbidir. O kalpteki her kriz, millet bünyesini ölüme yaklaştırır. Bunun için büyüklük iddiasındaki bütün milletler, halkıyla, devletiyle, dillerini koruma ve onu zenginleştirme yolunda şuur sahibidirler. Şayet dilimiz, insanlarımızın birbirlerini anlayamayacağı hale gelirse bunun neticesi olarak insanımız birbirine yabancılaşacak, bu da asla istemediğimiz, zikretmeden dahi kaçındığımız sonuçlar doğurabilecektir.

Din ve dil, bir millet için önemlidir. Bediüzzaman; bu gerçeği şöyle ifade ediyor: “Din, dil bir ise, millet de birdir. Din bir ise, yine millet birdir.”1

Bir başka eserinde de bir milletin diliyle ilgili olarak “lisan-ı millîsi de hissiyatının mâkesidir”2 demiştir. Yani millî dil, o milletin duygularının yansıdığı yerdir.

Dipnotlar:

1- Nursi, Said; Emirdağ Laihikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.422. 2- Nursi, Said; Muhakemat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.78.

HALİL ELİTOK / Emekli Müftü

[email protected]

13.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.