13 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Şaban DÖĞEN

Nurların deryasına dalınca


A+ | A-

Allah Resûlü’nün (asm) İslâmın ilk yıllarında İbni Erkam’ın evinde toplanıp İslâmı anlattığını biliyoruz. Böyle evlere her devirde ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü buralar, İslâmın bir nev’î okullarıdır. Mü’minler buralarda dinlerini, diyanetlerini, iyilikleri, güzelllikleri öğrenirler. Buralar Allah’ın sekineyi, yani gönül huzurunu indirdiği yerlerdir. Değil mi ki insanlar Allah’ı, peygamberi, dini, imanı, güzel ahlâkı öğrenmek için buradadırlar. Allah da onlara mânevî ikramlarda bulunur. Melekler onları himayeleri altına alır, bağışlanmaları için duâ ederler. Allah da katındaki meleklere onları över.

Asr-ı Saadet’i çağımıza getiren Bediüzzaman da, İbni Erkam türü Nur Medreseleri denen yerlerle bu hizmeti yürütmeye çalışmış, talebelerine böyle dershaneler açmalarını tavsiye etmiş, evlerini birer medrese, yani okul hükmüne getirmelerini istemiştir.

Dünkü makalemizde bahsettiğimiz İzmir Pınarbaşılı Nazmi ve arkadaşları da 200 liraya kiraladıkları dershanede hizmetlerini yürütürlerken bir mülk dershane alalım noktasına gelmiş, bunun için kolları sıvamış, o günün zor şartlarında bunu başarmışlar da. Cenâb-ı Hak önlerini öyle açmış ki şaşıp kalmışlar, “Biz dershanenin kirasını dahi zor öderken bu mülk dershaneyi nasıl aldık?” demekten kendilerini alamamışlar. Ama bir defa insan lüzumuna inansın, azmetsin, o yola girsin. Allah’ın inayetiyle neler başarılmaz ki?

Şu anda iki katlı, geniş bir avlusu olan bir dershaneleri var Pınarbaşılıların. Büyük bir aşk ve şevkle hizmetlerine devam ediyorlar.

Üstad hayatta olsaydı bu aşk ve şevk sahiplerini hiç tebrik etmez miydi? Nitekim Nazmi bir gece rüyasında Üstad’ı görmüş. Uçsuz bucaksız bir deniz… Ortasında küçük bir ada… Çiçekler, özellikle papatyalarla süslü her taraf… Üstad, hemen sarığıyla, cübbesiyle boy göstermiş. Nazmi arkadaşlarıyla birlikte Üstad’ı ziyaret edecekler. Nazmi, “Ben en arkadan gideyim” diye düşünüyor tevazusundan. Denizi geçip adaya çıkacaklar. Ama o da ne! Hepsi de denizde karada yürür gibi yürümekte ve adaya çıkmaktalar. Üstad sevinç içerisinde, mütebessim… Sıra Nazmi’ye geliyor. Üstad Nazmi’yi memnuniyetle, tebessümle kucaklıyor. Nazmi’nin mutluluğuna diyecek yok artık.

Nazmi’nin 5-6 sene kadar önce başından geçen ilginç ve hiç unutamadığı bir hatırası daha var. Kolestrolü şiddetle artmış. Ne kadar ilâç kullandıysa geçmemiş. O kadar ki ağrı kafasına vurmakta, beyni zonklamakta, gök gürlemesi gibi sarsılmakta. Dayanılacak gibi değil. Üç dört gün yatamamış Nazmi. Ne doktorlar, ne ilâçlar işe yaramış.

O ağrı ve sızıyı görünce, “Artık bu ağrıyla sabaha çıkamam” diye hüzünlenmiş Nazmi. Cevşenü’l-Kebîr’i okumuş, duâlarını yapmış, Resûl-i Ekrem’in (asm) şefaatini dileyerek Üstaddan meded beklemiş.

O gece rüyasında Üstadı Barla’da ziyaret etmekte. Üstad bir ara kaldığı Marangoz Mustafa Çavuş’un evinde. Sonradan Barla’yı ziyaret ettiğinde evin o ev olduğunu anlıyor. Ağabeyler Üstadın rahatsızlığını ileri sürerek kimseyi kabul etmediğini söylemişler. Ama o—rüya bu ya—onlara aldırmaksızın koşarak doğruca Üstadın odasına girmiş. Üstad sedirde oturmakta imiş, onu görünce kalkmış ve Nazmi’ye “Hoş geldin kardeşim!” diye sarılmış, sonra da, “Sen kaç senedir Risâle-i Nur okuyorsun?” diye sormuş. O da 19 yaşından beri okuduğunu söylemiş. Bunun üzerine Üstad teselli verip, “Sen korkma, üzülme, müsterih ol” diye onu rahatlatmış.

Nazmi sabah kalktığında bir de ne görsün, hastalıktan hiçbir eser kalmamış. Sevinçten uçacak hâle gelmiş. “Dünyaları verseler o kadar sevinmezdim” diyor. “Demek Üstadın tasarrufu hâlâ devam ediyor” demekten de kendini alamıyor.

İmana, Kur’ân’a, İslâma hizmet etmenin peşin mükâfatları bunlar. İnayet, himayet ve nezaret devam ediyor.

13.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.07.2009) - Allah için yaşamak

  (11.07.2009) - Hizmet için yaşayınca

  (10.07.2009) - Nasıl mutlu olmuştu?

  (09.07.2009) - Ruh ve hayat kazandıran hakikat

  (08.07.2009) - Azmin elinden kurtuluş yok

  (07.07.2009) - Hamle çalışmalarında yeni bir adım

  (05.07.2009) - Helâl - haram duygusu hükmedince

  (04.07.2009) - Hiçbir hizmeti küçük görme

  (03.07.2009) - Dersin en güzeli ve en güçlüsü fiillerimizle anlattıklarımızdır

  (02.07.2009) - Cevherin kıymetini sarraf olan anlar

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.