24 Nisan Cuma saat 11.00’de başlayan Özbekistan’daki Risâle-i Nur mahkemesinin ikinci celsesindeki savunmalarda başlıktaki cümle de yer aldı.
Önce 10 avukat 10 cihetten Nur Talebelerinin suçsuz olduklarını, kanunda olan suçların bu kişilerde bulunmadığını bir bir ispat ettiler. Hepsinin güzel ahlâklı insanlar olduklarını söylediler ve sanıkların serbest bırakılmalarını talep ettiler.
Sonra hâkim sözü Nur Talebelerinin anne-babalarına verdi. Önce Şuhrat Kerimov’un babası Buhara’da çok meşhur bir dâhiliye doktoru olan Şerif Kerimov söze başladı.
Şerif Kerimov: “Ben Buhara’da 40 sene sizleri tedavi ettim, sizlere hizmet ettim. Benim bir oğlum var, o da sizlere hizmet ediyor” dedi.
Heyecanından kendini tutamadı, ağladı. Bunun üzerine orada hazır bulunanlar da etkilenerek gözyaşlarına boğuldular.
Hâkim bir kâğıdı göstererek Şerif Kerimov’a: “Siz buna ne diyorsunuz? Bu kâğıttaki şema bunların sistemini gösteriyor. Bunlara kim liderlik ediyor, onun yardımcıları kim, hangi şehirlerde bunların adamları var, v.s.” gibisinden sorular sordu.
O sırada İkram Mirajov’un babası Zavkidin Hoca el kaldırdı ve “Sayın Hâkim müsaade ederseniz ben sizin sualinize cevap verebilirim” dedi.
Hâkim: “Evet, buyurun. Siz kimin akrabasısınız?”
İkram Mirajov: “Bu benim babamdır.”
Zavkidin Hoca: “Bu sizin elinizde olan kâğıt esassız bir kâğıttır. Sizi ve Özbekistan halkını evhamlandırmak için düzenlenmiş bir kâğıttır. Yalan yanlış uydurma ve iftiraya dayalı bir kâğıttır.”
Hâkim: “Siz misiniz şikâyetnameleri Başbakana ve diğer devlet dairelerine yazan?”
Zavkidin Hoca: “Evet, ben yazdım. Nasıl yazmam? 4 aydır ben oğlumu görmüyorum. Ben 43 senedir Buhara Üniversitesinde hocalık yapıyorum. Sizlere ve sizin çocuklarınıza ders verdim. Oğlum İkram da 10 senedir hizmet ediyor. Bunların hepsini ben biliyorum. Bunların hiçbir suçu yok. Ben bunların çocukluklarını biliyorum. Bunlar güzel ahlâklı, vatanımıza, ailesine çok faydalı gençlerdir. Ben bunlara kefilim.”
Hâkim: “Siz bu kâğıda ne diyorsunuz? Bu 8 kişinin imzası olan araştırma bilirkişi raporudur.”
Zavkidin Hoca: “Ben buna dünyaca meşhur 152 profesörün imzaları ile cevap veriyorum. Risâle-i Nur üzerine dünyada uluslar arası sempozyumlar, paneller ve konferanslar düzenleniyor. Risâle-i Nur’u dünya okuyor” deyip ve oğluna yönelip, “Oğlum İkram sabırlı ol, korkma, her şey Allahdandır!” diye teselli verdi.
Savcı, İkram Mirajov’a 11 sene, diğer Nur Talebelerine 7-8 seneden başlayan hapis cezası talebinde bulundu. Sonunda hâkim cemaat reisi diye itham edilen İkram Mirajov’a 9 yıl, 7 kişiye de 6’şar yıl mahkûmiyet verdi. Avukatlar temyize müracaat edeceklerini belirtirlerken, ceza verilen Nur Talebeleri de kararı ahiret beratı olarak kabul ettiler. Bediüzzaman ve talebeleri de haksız yere mahkûm edilmemişler miydi? Ama bugün herbiri dünya çapında gönüllerde taht kurdular.
Hafız Ali Denizli’de mahkemeye giderken dâvâ arkadaşlarına şöyle demişti: “Merak etmeyin! Birgün bu Nurlar parlayacak, karşımızda küfrü mutlak var.”
Evet, Nurlar parlamaya devam ediyor, hiçbir baskı ve zulüm, inkâr yayılmalarına engel olamadı, İnşaallah olamayacak.
06.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|