"Gerçekten" haber verir 06 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Husûmet ateşi yakıyor



Mardin'in Bilge Köyünde yaşanan kanlı vahşetin terörle bir bağlantısının bulunmadığı hususu, yetkililer tarafından açıklandı. O halde geriye cehalet belâsıyla husûmet ateşi kalıyor ki, bu iki mendebur hastalık uzun zamandan beri bölge halkının birinci ve en büyük başbelâsıdır.

5 Aralık 1908 tarihli Kürt Teavün Gazetesinin ilk sayısında Kürtlere hitaben bir makale neşreden Üstad Bediüzzaman, onlara musallat olmuş üç büyük düşmandan bahsederek, bunları şu şekilde sıralıyor: "Fakirlik, cehalet ve dahilî ihtilâf."

Kürtleri mahv û perişan eden bu dehşetli marazdan kurtarmanın çaresi olarak da, özetle şunları zikrediyor Hazret–i Bediüzzaman: "Maarif, ittifak ve muhabbet."

Kürtlerin kendi aralarındaki müzmin dertlerden daha başka eserlerinde de bahseden Bediüzzaman Said Nursî, hükümetin yanlış politikalarına da dikkat çekerek, husûmet illetiyle iltihap toplamış bir bünyenin Hamidilik (bugünkü koruculuğu andıran silâhlı birlik) ilâcıyla tedâvi edilemeyeceğini şu sözlerle nazara verir: "...Şu köylere, tanımadığım bir hastalığa, gönderdiğim reçetesiz, mîzansız bir ilâcı istimâl eden, acaba şifâ mı bulur veyahut ölür? İşte, ...husûmet derdiyle mültehap bulunan o vücuda, iltihabı tezyid eden Hamidilik icrâ etmek, acaba tedâvi mi, yoksa tesmim (zehirlemek) midir, melekülmevte (Azrail'e) yardım etmek midir?" (Münâzarât, s. 25)

Evet, cehaletten kaynaklanan kin, husûmet, intikam ve tarafgirlik duyguları zaman zaman öylesine kabarır ki, kişiye vahşi bir canavar hayvanın dahi yapamadığını yaptırır.

Kin ve husûmet ateşiyle yanıp tutuşan bir kimse, son derece adi ve basit bir mesele yüzünden, gider bir hanede katliâm yapar, yahut gider gözünü kırpmadan bir köyü ateşe verir, sayısız mâsumun kanına girer. Aynen, Mardin'in Bilge Köyünde olduğu gibi...

Hakikaten, insanın vahşisi hayvanın vahşisinden çok daha tehlikelidir. Vahşileşen bir insan, ölçü, sınır, kaide, kural tanımaz; elinden gelse karşı taraftan bir tek insan, bir tek canlı bırakmaksızın katliâm yapar. Hatta, beşikteki bebekleri de, ahırdaki hayvanları da hiç çekinmeden vurur, öldürür.

Bazılarının havsalası almaz böyle şeyleri. Ancak, bu tür hadiselere çok kere bizzat kendimiz şahit olmuşuzdur.

Hatta diyebilirim ki, 1970'li yılların ortalarında kendimiz dahi böylesi bir tehlikenin eşiğinden döndük. Şayet, köydeki evimizi barkımızı terk edip başka yere hicret etmeseydik, basit bir arazi ihtilâfı sebebiyle köylülerimizle kanlı bir çatışmaya girmekten büyük ihtimalle kurtulamayacaktık.

Şimdi, bazıları çıkıp Mardin'deki kanlı vahşeti başka taraflara çekmeye de çalışabilir. Meselâ, "töre cinayeti" falan diyerek, işi mecraından saptırabilir.

Oysa, bu tür hastalığın temelinde cehaletten kaynaklanan kin ve husûmet ateşi var. Bu ateşin alevleri, zaman zaman işte böyle yükselebiliyor ve koca bir köyü yakıp yıkarak bütünüyle harap edebiliyor.

Köklü çare ilimdir, irfandır, ittifaktır, muhabbettir. Başka türlü çareler aramak veya sunmak, abesle iştigaldir, zaman kaybıdır, dahası küllenmiş kor ateşleri körüklemekten ibarettir.

Gürsel'in "izne ayrılma" muamması

Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel, askeriyede alınan şaşırtıcı bir kararla izne ayrıldı. Ankara'dan İzmir'e giden Gürsel'in izne ayrıldığı yönündeki bilgi, 6 Mayıs (1960) günü telsizlerle ordunun en küçük birimlerine kadar iletildi. Bu son derece garip ve tuhaf bir durumdu. Ankara'da gizliden gizliye bazı dolaplar çevrildiği belliydi; ama, acaba işin iç yüzünde ne vardı?

Gariptir ki, bir gün önce de "555K" şifresiyle, Kızılay Meydanı'nda da büyük bir gösteri düzenlenmiş ve sonlara doğru hükümet aleyhtarı sloganlarla iş çığırından çıkartılmıştı.

Esasında, bütün bunlar gizli bir plân dahilinde yürütülen faaliyetlerdi. Asıl hedef, darbe yapmak ve meşrû hükümeti iktidardan uzaklaştırmaktı.

Nitekim, Gürsel'in izne ayrılmasından tam 21 gün sonra, ordunun alt kademesindeki subayların tazyiki ile, bir askerî darbe yapıldı. Menderes'in başında bulunduğu Demokrat hükümet, silâh zoruyla devrildi.

Darbecilerin başında, Korgeneral Cemal Madanoğlu bulunuyordu. Genelkurmay Başkanı Org. Erdelhun, devre dışı edilmiş durumdaydı. İşte, çarpık olduğu kadar hiyerarşik sisteme de aykırı olan bu darbeden haberdar olan 3. Ordu Komutanı Org. Ragıp Gümüşpala, olup bitenlere adeta isyan etti. Darbenin başındaki komutanın Or. değil de Kor. olması halinde, Erzurum'dan ordusuyla birlikte Ankara'ya doğru harekete geçeceği tehdidinde bulundu.

İşte, bu korku sebebiyledir ki, İzmir'de bulunan Org. Gürsel, darbeye taraftar olmamasına rağmen, 27 Mayıs gecesi apar topar bir şekilde Ankara'ya getirtilerek, askerî cuntanın başına adeta monte edilmiş oldu.

06.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.05.2009) - Mahiyetini bilmenin ehemmiyeti

  (04.05.2009) - Yüz binleri kurtarmak

  (02.05.2009) - Meclis'te başörtüsü kıyameti

  (30.04.2009) - Dabbetülarz'ın öncü şokları

  (29.04.2009) - Sigara isyanı

  (28.04.2009) - Zeyrek'te ne huzur kaldı, ne de güven

  (27.04.2009) - Osmanlının gidişi, Sabetaycıların gelişi

  (25.04.2009) - Anayasa Mahkemesi

  (23.04.2009) - Delilsiz iddialar

  (22.04.2009) - Sancılı günler

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis