Filistinlilerin Gazze’de çektiği sıkıntılara kısmen temas edince, bazı okuyucularımızdan ‘daha fazla bilgi’ talebi geldi. Haklı olan bu talep üzerine, geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret eden Beyt Hanun Belediye Başkanı Dr. Muhammed Nazik El Kafarna’nın Gazze’de yaşananları anlattığı bir röportajı özetlemek istedim.
İnsanî Yardım Vakfı’nın (İHH) dâvetlisi olarak ülkemize gelen Dr. Muhammed Nazik El Kafarna, Millî Gazete’den (20 Kasım 2008) Hüseyin Altınalan’ın sorularını cevaplandırmış. İşte Kafarna’nın dilinden Gazze’de yaşanan trajedinin özeti:
*(Gazze’de hangi şartlar altında yaşıyorsunuz?) İsrail’in insanlık dışı kuşatması altındaki Gazze Şeridi, büyük bir cezaevine çevrilmiş durumda. Gazze’de iş yerleri kapalı, hastanelerde hastalar tedavi edilemiyor, işsiz ve sefil halk adeta ölüme terk edilmiş. İnsanların tedavi olması için ülke dışına çıkışına izin verilmiyor. Örneğin ben, diplomatik pasaporta sahip olmama rağmen 17 saat sınırda bekletildim. (...) İslâm ülkelerini, gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri kısacası tüm dünyayı Gazze’de olana bitene, yaşananlara duyarlı olmaya çağırıyorum. (...) Türk halkından, bayram öncesi bir kez daha yardım istemeye geldim. Lütfen sesimizi duyun ve bize yardım edin.
*İsrail’in insanlık dışı ambargosuna karşı Arap ve İslâm ülkeleri utanç verici bir tutum izlemektedir. (...) Ama Türkiye’nin tutumunu takdir ediyoruz. Türk halkının ve idaresinin, hem halk düzeyinde hem de resmî düzeyde çok yardımları oldu. (...) Diğer İslâm ülkelerinin de Türkiye’yi örnek alarak Filistin’e yardım etmesini umuyoruz. Türkiye, Osmanlı Devleti’nin varisidir ve Filistin de bir Osmanlı toprağıdır. Rahmetli Sultan Abdülhamid’in tutumunu biliyoruz ve bunun devam ettirilmesini istiyoruz.
*Bugüne kadar yaşadıklarımız İsrail’in barış istemediğini kanıtladı. (...) Her gün gerek hava gerek kara saldırılarıyla ateşkesi zaten ihlâl ediyorlardı. Ayrıca geçiş noktalarını kapalı tutuyorlar. Filistin halkına gıda maddesi, ilâç ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddelerinin geçişini engelliyorlar. (...)
*Filistin’de insanlarımız, ABD’nin ürettiği silâhlar ve bombalarla öldürülüyor. Amerika bize barış değil, ölüm getiriyor. O yüzden Filistin’in haklarını koruyacak bir Amerikan yönetiminin iktidara geleceğini hiç sanmıyoruz. ABD Başkanı George W. Bush, bu yılın sonunda bölgede iki ayrı bağımsız devletin kurulacağını söylemişti. Tabiî ki bunlar boş vaatlerdi ve boş olduğunu da görüyoruz. (...)
*(Arap ve İslâm dünyasından Filistin konusunda nasıl bir rol oynamasını bekliyorsunuz?) Öncellikle, bu devletler ile halklarının tutumlarının farklı olduğu gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Halklar birbirlerini seviyor ve yardımlaşıyorlar, ama devletler yeterli yardımları maalesef yapamıyorlar. İslâm devletlerinin yetkililerinin Batı’dan büyük baskı gördüklerini biliyoruz. Fakat biz onlardan, bir şekilde Filistin’e sahip çıkma yolları bulmalarını istiyoruz. İsrail’in yaptığı zulmün durdurulması için daha somut adımlar atmalarını istiyoruz. (...) Biz hiçbir ülkeden İsrail’e savaş açmalarını beklemiyoruz elbette, ama siyasî ve diplomatik baskı yapabilirler. Meselâ İsrail ürünlerini boykot edebilirler. Bu yapılmayacak bir şey değil. (...) Müslümanlar gelip Filistin’i görsünler, kardeşleri ne sıkıntılar, ne zulümler çekiyor şahit olsunlar. Meselâ İKÖ Genel Sekreteri Ekmeledddin İhsanoğlu’nun Gazze’yi ziyaret etmesini beklerdik. Avrupa Parlamentosu’ndan bile gelenler oluyor, ama hiçbir İslâm ülkesinden yetkilileri burada görmek mümkün olmuyor. İslâm devletlerinin resmî tutumunun artık değişmesini bekliyoruz.
***
“Birinci el”den aktarılan bu bilgiler, Filistin’li yöneticilerin serzenişinde haklı olduğunu göstermiyor mu? Gerçekten de Türkiye’yi idare edenlerin yolu; ara sıra ya da sıklıkla Filistin’e düşmesi gerekmez mi? Tabiî ki o da yeterli değil, vatandaş olarak bizler da maddî ve kavli duâlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermemiz gerek.
25.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|