‘İslâm Katolikliği solladı’ haberiyle ilgili en ilginç değerlendirme The Times gazetesinde yayınlandı. Richard Owen’in kaleminden çıkan 'Islam overtakes Catholicism as world’s largest religion' başlıklı yazıda şöyle bir cümle var: ”In a provocative short story entitled “The Last Christmas” (L’Ultimo Natale) the popular Italian writer Valerio Massimo Manfredi imagines a future in which Islam has become the dominant religion in Italy, with the Pope obliged to leave St Peter’s and make way for an Imam...” Yani özetle İslâm Roma’ya ve İtalya’ya hakim oluyor.
Toronto’da akim kalan Fatih’in son rüyası da gerçekleşiyor ve İslâm bayrağı Roma burçlarında dalgalanıyor. Aslında bu Yusuf Kardavi gibilerin es-Sünne gibi kitaplarında temas ettikleri bir keşf ve ahirzaman haberi ise de aslında bu kehanetler daha ziyade artık, Oriana Fallaci ve Bernard Lewis gibilerin ağzından çıkıyor. Onlar üflüyor Papa söylüyor. Onlar Batı’yı uyararak gardını almasını istiyorlar. Elbette bu kehanetler karşısında Vatikan da boş durmuyor. Magdi Allam gibilerini panayır gibi kampanyalar eşliğinde vaftiz ederken Rus Profil dergisi de Katolik Kilisesi’nin Kosova’yı tümden Katolikleştirme kampanyası açtığını duyuruyor. Bu gerçekten de Profil dergisinin bir uydurması mıdır? Hayır. Kosova’ya gidip gelenler zaten bunu hep söylüyorlar. İbrahim Rugova gibiler de bunun bir ürünüydü. Treza Ana’yı da kullanarak Kosova ve onun da arkasında Arnavutları Katolikleştirmeye çabalıyorlar. İslâm'ın tabii ilerlemesi karşısında Vatikan'da hem bir panik hem de bir hazımsızlık havası seziliyor. Magdi Allam gibi olaylar aslında hem panik havasının hem de hazımsızlığın ürünü.
***
Profil dergisinin haberinde, Mart’ın üçüncü haftasında (2008) Katolik dünyasının “Yeniden Diriliş” gününde Kosova Katolik Kilisesi Piskoposu Dode Gjergji’nin “Kosova Müslümanlarının, İslâmlaştırılmış Katolikler olduklarını ve zamanında zorla dinlerinin değiştirildiğini” iddia ettiği kaydedildi. Bu da Profil dergisinin bir yakıştırması değil. Katolik Kilisesi ve çevresi oldum olası bu tezi işliyor. Radovan Karadziç gibiler de Boşnaklara karşı benzeri bir kampanya yürütüyor ve asıl dinlerinin Ortodoks olduğunu söyleyerek onları zorla yeniden Ortodokslaştırmaya çalışıyorlardı. Aslında bu umutsuz çabalar İslâm’ın önünde bir engel değil. Tam tersine, barajın önünü tıkama çabası suretinde aslında onun basıncını kuvvetlendirmek ve önünü açmaktır. Aynen Akif’in terennüm ettiği mısralardaki gibi: Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.
İslâm’a yönelik bu küresel düşmanlık büyük baraj arkasında büyük bir kuvvet birikimine sebep olacak ve uygun bir zemini bulduğunda dünya çapında infilaka geçecektir. İşte Bediüzzaman’ın müjdelediği: "İstikbal inkılabatı içinde en gür seda İslâm’ın sedası olacaktır" sözü de buna işarettir. Papa 16’ncı Benediktus, Hıristiyanlığı konsolideye veya güçlendirmeye yanlış yerden başladı. Selefi II. John Paul gibi manevî bir yönü olsaydı belki de mevcut Hıristiyanlığı güçlendirebilirdi. Ama düşmanlık ve kaba saba davranışlar üzerinden ancak Hıristiyanlığın zeminini zayıflatacaktır. Yani maksadının aksiyle tokat yiyecek ve İslâm’ı zayıflatacağı yerde güçlendirecektir. Dolayısıyla bilmeden İslâm’a hizmet ediyor. Türkiye’deki parti kapatma taraftarlarının AKP’ye hizmet etmeleri gibi.
***
Dolayısıyla Fatih’in son rüyasına hizmet edenler birinci derecede Müslümanlar değil. Zira Müslümanların rüyadan başka ellerinde bir tutamakları yok. Ama galiba korkularıyla rüyaya ceset giydirecek olanlar, rüyayı öldürmek isteyenlerin gayretkeşliği olacaktır. Neden İslâm’ın nüfusuyla ve Müslümanların sayısıyla Müslümanlar bu kadar ilgilenmiyor da Vatikan ilgileniyor? Hadis-i şeriflerde ifade edildiği gibi ahirzamanda Müslümanlar dövüldükçe, porsuk gibi genişleyen bir bünyeye benzeyecekler. Dövmekten başka çare bulamayanlar sonunda dizlerini döveceklerdir.
02.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|