Corriere della Sera gazetesinin editörlerinden Magdi Allam’ın vaftiz edilmesiyle ilgili değerlendirmeler sürüyor. Elbette diyalog dilekçesi ve arizesi imzalayan ve Hıristiyan kurumları diyaloğa çağıran Müslüman kanaat önderleri bu maksatlı vaftize olan öfkelerini dindiremiyorlar. BBC’nin bu yöndeki haberine göre Müslümanlar Vatikan’ın bu teşebbüsünü ‘triumphalist tool/zafer malzemesi’ olarak görüyorlar. Pek de haksız sayılmasalar gerek. Hastalıklı bir ruh hâlini yansıtıyor gibi. Esasında çok güzel bir ifade var. ‘Sırça köşkte oturan başkasına taş atmasın’ diye. O bakımdan aslında Vatikan sırça köşkte bile değil fanusta yaşıyor. Maddî olarak Stalin vaktiyle İkinci Dünya Savaşı sırasında ‘Vatikan’ın kaç tümeni var’ diye sorarak küçümsemişti, ama SSCB tümenler tarafından yıkılmadı, manevî rüzgârlarla berhava oldu. Ama Vatikan’ın özellikle 16’ncı Benediktus zamanında bu havasından da eser yok. Zaten Hıristiyanlığın zemini oldukça çürük. İslâmiyete yaslanmazsa ayakta kalması ve bekası mümkün değil. Bırakın İslâmiyete galebe çalmayı İslâmiyete yaslanmazsa varlığını bile koruyamaz. Sebebi basit, Hıristiyanlık sisler içinde bir din. Menkıbe ile mevize arasında yaşıyor. Sözgelimi, son sıralara kadar Hazreti İsa’nın (as) en azından peygamberlik dönemi olan hayatının son üç yılının kayıt altında olduğu varsayılıyordu. Ama bu efsane de son yıllarda yeni araştırmalarla yıkılmıştır. Charles Anderson Scott Hazreti İsa’nın (as) hayatının sadece 50 gününün bilindiğine dikkat çekiyor. Dolayısıyla Hazreti İsa’nın (as) hayatı da göğe çekilmesi de nüzûlü de müteşabihat arasındadır. Halbuki Hazreti Muhammed’in (asm) hayatına baktığımızda doğumundan ölümüne kadar kayıt altında olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla efsane ile gerçek bir değildir. Sadece Scott’un araştırmaları da değil. Vatikan’ın tarihçesi de sisler altındadır. Bu anlamda bir haber 24.3.2008 tarihinde Sabah gazetesinde yayınlanmıştır. “Katolikleri sarsacak iddia!” başlıklı haberde ezcümle şöyle deniliyor: “Katolik mezhebinin kurucusu St. Peter’in (Aziz Petro) İtalya’nın başkenti Roma’ya giderek dini batıya yayan havari ve ilk Papa olduğu kabul edilir. Ancak yeni bir belgesel, Aziz Petro’nun Roma’ya hiç gitmediğini ve mezarının da bu şehirde değil Kudüs’te olduğunu iddia etti. Oxford Üniversitesi’nden Dr. Robert Beckford, Channel 4 kanalı için hazırladığı belgeselde, Aziz Petro’nun kemiklerinin Kudüs’te bir tapınakta bulunduğunu, dinin güç merkezi olmak için Vatikan’ın gerçekleri sakladığını ileri sürdü...”
***
Hıristiyanlığın bekası tamamen İslâm’la ittihad ve ona iltihak etmesine bağlıdır. Sözgelimi, yine son sıralarda İncil’in yeni versiyonlarından bazılarından cehennem kavramının kaldırılmakta olduğu söyleniyor. Bu yeni bir durum değil. Kimi Hıristiyanlara göre cehennem veya öte dünya diye bir şey yok. İnsanlar bir şekilde Allah’ın ilminde var olacaklar. Öte dünyada bizatihi varlıkları olmayacak. Bu filozofların söylediklerinden bile geri bir durum. En azından bazı filozoflar haşrin cismani olmayacağını sadece ruhanî olacağını söylüyorlar. Kimi kilise ricali bunu bile aşmış durumda. 25.3.2008 tarihli gazetelerde yer alan bir haberde ise bu konuda Kilise ricali arasındaki yeni yaklaşımın ipuçları veriliyor: “Danimarka’da rahipler, İncil'de cehennem ile ilgili bir açıklamanın yer almadığını belirterek, dinle ilgili yeni açıklamalarda bu konuya yer verip vermemeyi tartışıyor. Ülkede artan cehennem ile ilgili tartışmaların, Norveç’te bu konuyla ilgili olarak yapılan ve 2010 yılına kadar bitirilmesi planlanan yeni İncil çevirilerinden kaynaklandığı bildirildi. Danimarka’nın Aorhus şehrinde görev yapan Papaz Jacob Holm, cehennemin insanların hayattayken içlerinde yaşadıkları bir hâl olduğunu belirterek, ‘İnsanların sonsuza kadar cezalandırıldığı bir cehennem yok. İncil’de de böyle bir tarif bulunmuyor’ dedi...”
***
Cehennem yoksa elbetteki ona bağlı olarak günah ve suç kavramı da olmayacaktır. Öyleyse yaşasın zalimler için hayat! Bu durumda ‘yaşasın zalimler için cehennem’ diyemeyeceğiz. Dick Cheney gibilerin yaptıkları yanlarına kâr kalacak. Acaba gerçekten de vicdanı nasırlaşan Cheney gibiler yaptıklarından pişman oluyorlar mı? Dünyada varsayılan vicdanî cezalarını çekiyorlar mı? Peki cellatların kurbanlar üzerindeki bu imtiyazlarının sebebi ne? Keza Bush... Bundan dolayı ‘yaşasın zalimler için cehennem’ diyemeyen bir dinin bir sütunu çökmüştür. Bu durumda, zaten zemini çürük olan Hıristiyanlıktan geriye ne kalacak?
29.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|