Recep TAŞCI |
|
Evet mi? Hayır mı? Neyi tartışıyoruz? |
Alevlenen “düşük kur, aşırı değerli TL” tartışmalarına hükümet kanadından Başbakan Yardımcısı Babacan da; “Kur rejimini tartışmayız. Dalgalı kur rejiminden vazgeçip sabit kur sistemine geri dönemeyiz.” Diyerek katıldı... Da topu ıskaladı. Çünkü kimse sabit kur sistemini savunmuyor. Mazide kalmış bir uygulama. Enerjimizi boşa sarfetmeyelim. Mesele, sabit veya dalgalı kur değil. Sorun; Aşırı değerli TL. Kulağa hoş geliyor. Yanlış anlaşılmasın. Çarşı pazarda hükmü olmuyor. Aksine enflasyon kadar değer yitiriyor. Yıllık enflasyon yüzde 7 ise; Bu orana göre yıl başında fiyatı 100 TL olan bir takım elbise, yıl sonunda 107 TL olacağından paradaki erozyon yüzde 7’yi buluyor. Diğer ülkelerin paraları için de aynı durum söz konusu. Enflasyon belirleyicidir. Ülkelerde enflasyon oranları farklılık arz etmesi halinde parite ona göre değişmelidir. Somutlaştıralım. 2001 yılında 1 Dolar= 1,5 TL iken, 9 yılda ülkemizde fiyatlar yüzde yüz, ABD’de ise yüzde 30 artmış ise... Parite aynı kalamaz. Zira TL, dolar karşısında yüzde 70 değer kaybetmiştir. Buna rağmen 1 Dolar hâlâ 1,5 TL ise; TL, aşırı değerlenmiş, demektir. Cebindeki paranın gün be gün eridiğini gören vatandaş da bu işe şaşırıp kalır. Peki... TL neden değerleniyor? Ya da kurlar neden düşük seyrediyor? Arz talep kuralı işliyor. Küresel likitide bol. Kendisine emeksiz kazanç kapısı arıyor. Finans sektörümüz güven veriyor. Faizler de diğer ülkelere nazaran yüksek olunca döviz bollaşıyor, fiyatı ucuzluyor. Kötü mü? Elbette. Çünkü; İthalatı patlatıp, ihracatı frenliyor. Döviz açığı büyüyor, kısır döngüye giriliyor. Nitekim yılın ilk yarısında döviz açığımız, yani cari açık 20,7 milyar dolara ulaşmış, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 181 artmış. Ama esas risk; sıcak paranın ülkeyi aniden terk etmesinde. Ekonomiyi sarsar. O yüzden Çin, Brezilya, G. Kore gibi ülkeler sermaye hareketlerini kısıtlayan tedbirlere başvuruyor. Ülkemizde TL’nin değerini tedricen düşürecek tedbirleri yürürlüğe koymalıdır. Tartışma konusu bu. Yoksa dalgalı kurdan vazgeçelim diyen yok. Boşuna nefes tüketmeyelim . 30.08.2010 E-Posta: [email protected] |