17 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Said Nursî ve bürokrasi


A+ | A-

Bazı kesimlerce AKP’ye ve ona destek veren kimi cemaatlere öteden beri yöneltilen eleştirilerden birinin “Kadrolaşıyorlar, devleti ele geçiriyorlar” iddiası olduğu mâlûm.

Anayasa paketine itirazlarının da temeli bu:

“Ele geçiremedikleri bir tek yargı kalmıştı. Paket kabul edilirse onu da başarmış olacaklar...”

Halbuki AYM’den de vize alan düzenlemelerde bu iddiayı destekleyebilecek çok fazla birşey yok.

Aynı iddiayı asker için de seslendirenler var.

“Ergekon, Balyoz, Kafes... iddiaları, gözaltı, tutuklama ve yargılamalarla asker iyice yıpratıldı, etkisizleştirildi ve ses çıkaramaz hale getirildi...”

Oysa işin esasına bakıldığında, sistemdeki asker vesayetinin kalktığını söylemek de mümkün değil.

Bir diğer nokta, bu iddiaların aksine, AKP tabanı ve seçmeninden zaman zaman partiye yöneltilen “Kendi kadromuzu kuramıyoruz” eleştirileri.

Bu hal, iktidar partisi için “Ne İsa’ya, ne Musa’ya” meseline denk düşen bir tablo oluşturuyor.

Ne tabanının istediği gibi kadrolaşabiliyor, ne de “Ele geçiriyorlar” ithamlarından kurtulabiliyor.

Aslında bu kadrolaşma meselesi, çok partili sisteme geçildikten sonra seçimle işbaşına gelen bütün iktidarların başını ağrıtan konulardan biri.

Her iktidarın, muhaliflerince kadrolaşmakla suçlanması, bir gelenek haline gelmiş durumda.

Bu ithamı en çok yapan ise, öteden beri “devlet kuran parti” olmakla övünen, dolayısıyla bürokrasi kadrolarını da kendisi oluşturmuş olan CHP.

Demokrasiye geçildikten sonra yıllara yayılan bir süreç içinde CHP tarafından belirlenen dar çerçevenin—son dönemde kullanılan tabirle kast sisteminin—kırılıp, bürokrasi kadrolarında halkın çocuklarının da yer almaya başlaması, “partizanca kadrolaşma” diye itham edilmek istendi.

Belki zaman zaman yapılan hatalı tercih ve tayinlerle bu ithamlara malzeme verildiği de oldu.

Ancak bu noktadaki en büyük tahribat darbe dönemlerinde gerçekleşti. 27 Mayıs başta olmak üzere, her darbe, ordu dahil, her kurumda yetişmiş kadrolara yönelik esaslı kıyımlara imza attı.

Zaten kökü çok eskilere uzanan kaht-ı rical sorunuyla mâlûl bir sistemde bu kıyımlar, devletin işleyişinde çok ciddî sıkıntılara sebebiyet verdi.

Bu konuya doğru ve sağlıklı yaklaşımın ne şekilde olması gerektiğini ise, Bediüzzaman’ın 102 yıl önce Sultanahmet ve Selânik meydanlarında irad ettiği “Hürriyete hitap” nutuklarında görüyoruz:

O nutkun konuya dair bölümünde Said Nursî, bir cismi oluşturan zerrelerin birden çözülüp dağılması ve yeni zerrelerden teşkili nasıl mümkün değilse, devlet memurlarının bir çırpıda tasfiye edilip yerlerine yenilerinin ikamesinin de çok zor olduğunu; cism-i devletin, ıslahı kabil olmayanları “def’-i tabiî” ile zaten ayıracağını; ama ıslahı kabil olanlar için “tevbe kapısının açık olduğunu,” böylelerin yerinde tutulması ve tecrübelerinden yararlanılması gerektiğini ifade ediyor.

Ve “Bunların yerini dolduracak kırk sene lâzım” diyerek, eski kadroların tamamına dil uzatıp onları aşağılamaya ve dışlamaya yönelik tavırların, millî birliğe de zarar vereceğini vurguluyor (Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 179-180).

Bu ifadelerde dile getirilen ölçü ve prensip, bütün devlet kademelerindeki bürokratik kadrolar için olduğu gibi, son günlerin öne çıkan kurulları olan YAŞ ve HSYK’daki atamalar için de geçerli.

Tayinler için öyle bir iklim ve atmosfer oluşturulmalı ki, ne eskiler “Saltanatımız elden gidiyor, karşı devrimciler mevzileri ele geçiriyor” diyebilsin, ne de yeni gelen kadrolara “Yıllarca maruz bırakıldığımız mağduriyetin rövanşını nihayet aldık” dedirten bir “zafer sarhoşluğu”na yol açsın.

Devlet görevlerinin tahakküm uygulama veya servet edinme değil, hizmet yerleri; görev değişimlerinin, iktidar mücadelesi yerine hizmet yarışının aşamaları olarak görüldüğü bir hukuk, demokrasi, hizmet kültürü gelişip hakim olsun.

İşte Said Nursî’nin, diğer temel konularda olduğu bu meselede de, 102 yıldır geçerliliğini koruyan ve uygulanmayı bekleyen çözüm formülü.

17.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.08.2010) - İtidal çizgisi

  (14.08.2010) - Dersim kimin işiydi?

  (13.08.2010) - YAŞ’tan sonra HSYK

  (12.08.2010) - Referandum ve terör

  (11.08.2010) - ‘Evet-hayır’dan öte

  (10.08.2010) - YAŞ krizi bitti mi?

  (08.08.2010) - Hassas ölçüler

  (07.08.2010) - Darbe aslî, demokrasi tâlî...

  (06.08.2010) - YAŞ sonrası

  (05.08.2010) - Neden referandum?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.