H. İbrahim CAN |
|
Rusya’nın değişen Ortadoğu politikası |
Rusya, Orta Doğu’da Sovyetler Birliği döneminde sahip olduğu nüfuza yeniden kavuşabilmek için çeşitli yollar deniyor. Türkiye’yi de ilgilendiren bu çabaların bu ülkeye bölgedeki eski etkinliğini sağlayacağı kuşkulu olsa da, bölgedeki dengeleri etkileyeceği kuşkusuz. İran, Suriye, Irak ve Filistin yönetimi gibi Amerika’dan uzak duran ülkelerle işbirliğine dayalı, İsrail-Filistin anlaşmazlığında hep Arap tarafını tutan eski politikanın değişmesi, aslında Rusya’nın bölgedeki güvenilirliğini de etkileyecek. Bu yeni çabalar önce İran’la ilişkilerin geliştirilmesi şeklinde ortaya çıktı. İran’ın Buşehri şehrinde inşa ettiği nükleer enerji santrali bu açıdan bir gösterge oluşturuyordu. 1 milyar dolarlık projenin bu yılın sonunda tamamlanacağı duyurulmuştu. Şimdi ise işi savsaklıyor. İran’a S-300 füze savunma sistemi satacaktı; askıya aldı. Şimdi ise Batının İran’ın nükleer programı dolayısıyla uygulamayı düşündüğü yaptırımlara katılmayı düşündüğünü gösteren açıklamalar yapılıyor. Ortadoğu sorunlarının taraflarını bir araya getirecek bir Ortadoğu Konferansı düzenlemeyi üç yıldır planlayan Rusya, bir türlü bunu gerçekleştiremedi. Maksat Rusya’nın Ortadoğu’da uzlaştırıcılık rolünü üstlenmesini sağlamaktı. Bunun üzerine Rusya yeni politikasını İsrail’le ilişkileri güçlendirmek üzerine kurdu. Bunda da İsrail nüfusunun yüzde onbeşini oluşturan Rusya’dan göçen Yahudilere güveniyor. Putin bunu “bu durum bizi İsrail’le dünyada başka hiçbir ülkeyle olmadığı kadar birleştiriyor” sözleriyle ifade ediyor. Eski Sovyet cumhuriyeti olan Moldova’dan göçmüş olan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Sık sık Rus diplomatlarla görüşüyor. Daha bu yıl Rusya’yı ziyaret etti. İki ülke arasında ticaret hızla gelişmeye başladı. Turistik vizeler kaldırıldı. İsrail, Rus turistlerin gözde merkezlerinden biri haline geldi. Geçen Ekim ayında BM İnsan Hakları Konseyi’nin Gazze saldırılarında İsrail’i savaş suçları işlemekle suçlayan Goldstone raporunu Rusya’nın da onaylaması bir anda İsrail’in sert tepkisine sebep olunca, Ruslar hemen tutum değiştirdiler ve rapora karşı çıkmaya başladılar. Kalan tek sorunlu konu ise Rusya’nın Hamas’la ilişkileri. İsrail bu konuda Rusya’yı görünüşte eleştirse de, İsrailli diplomatlar Kremlin’in Hamasla aralarında arabuluculuk yapma imkânını arttırdığı için bu ilişkiden rahatsız değiller. Rusya ile İsrail arasındaki ticarî ilişkilerin gelişmesinde Türkiye’yi ilgilendiren yön ise; Rusya’dan Ortadoğu’ya doğal gaz taşıyacak Mavi Akım-2 Boru hattı konusunda işbirliği yapmaya karar vermiş olmaları. Rusya’nın bu şekilde İsrail’le yakınlaşarak bölgede nüfuz sahibi olma çabalarının, İsrail’in konumunu güçlendirmek ve sorunların çözümünü zorlaştırmaktan başka yararı olmayacaktır. Rusya artık bölgede Amerika’ya karşı antitez ya da denge unsuru olma konumunu kaybetmiştir. Bundan sonra yalnızca taraf olabilir; bu da barışa katkı sağlamaz. Özellikle de İran gibi eski bir müttefikini terk ederek, Amerika himayesindeki İsrail’le yakınlaşması, güvenilirliğini de sorunlu hale getirmektedir. Umarız bu gayretler yeni bir Gazze saldırısına hazırlandığı iddiaları ortalıkta dolaşan, yardım kapılarını kapatarak Gazze’yi açlığa mahkûm eden İsrail’i daha fazla şımartmaz. Dileriz Putin de yanlış ata oynadığını kısa süre içinde fark eder. 28.12.2009 E-Posta: [email protected] |