H. İbrahim CAN |
|
Mübarek’in ziyareti |
Hüsnü Mübarek’in üç günlük çalışma ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden gündeme gelmesini sağladı. Bu ziyaret aslında Eylül ayında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yaptığı Mısır ziyaretiyle hazırlığı yapılan önemli bir ziyaret. Türkiye, serbest ticaret anlaşmasına rağmen istenilen ölçüde arttıramadığı ticaret hacmini arttırmanın yolunu ararken, Mısır da Türkiye’nin son zamanlarda bölgede güçlenen rolünden yararlanmaya çalışacak. Son yıllarda özellikle Türk firmalarının Mısır’daki yatırımları ve aldıkları ihaleler, bu ülkeyi önemli bir gelir kapısı haline getirdi. Boru hattı, demiryolu gibi projeler işbirliğinin hacmini arttıran kalemler. Öbür yandan ucuz işçilik sebebiyle tekstildeki üretim merkezlerinden birisi olan Mısır, Türk tekstilcisi için de cazip bir ülke konumunda. Türkiye iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2011 yılına kadar 5 milyar dolara çıkması için çaba harcıyor. Ancak Türkiye ile Mısır arasında, Amerika’nın Orta Doğu politikasını Mısır üzerinden yürütmek istemesinden kaynaklanan gizli bir rekabet var. Mısır, Türkiye’nin Filistin-İsrail anlaşmazlığında öne çıkmasından çok memnun değil. Aslına bakarsanız, Enver Sedat’tan bu yana İsrail de Mısır’ın arabuluculuğunu tercih ediyor. Gazze kuşatması esnasında, Mısır’ın insanî yardım konvoylarına sınır kapılarını açmayarak, Filistin halkının dramına katkıda bulunması en çok onları memnun etmişti. Bu arada—26 Ağustos 2009 tarihli yazımızda ele almıştık—Hüsnü Mübarek’in 28 yıllık iktidarı ve 81 yaşın getirdiği yorgunluk yüzünden ülkesindeki sarsılan konumu, 2011 yılındaki seçimlerde yeniden aday olup olmayacağının belli olmaması, yerine geçecek adayın kimliğine ilişkin tartışmalar, Türkiye’nin Mübarek’e dayalı politika oluşturulmasını güçleştirmektedir. Batı basınında da bu belirsizliğin, Batılı şirketlerin bu ülkeye yatırımlarında kararsızlığa yol açtığına ilişkin yorumlar yer almaktadır. Koltuğun en önemli adayı Cemal Mübarek’in aynı derecede güçlü olmayacağı, muhaliflerin ve özellikle Müslüman Kardeşler’in güç kazanacağı tahmin ediliyor. Bu durum Türkiye’nin uzun vadeli planlarını çok opsiyonlu oluşturmasını zorunlu kılıyor. Mübarek’in gelmesiyle ilerleme kaydetmesi beklenen Mısır’la ilişkiler, Davutoğlu’nun oluşturduğu ‘merkez ülke’ stratejisinin bir başka adımı gibi görünüyor. Amerika’nın İran’a karşı da bir denge unsuru olarak gördüğü Mısır’ın Türkiye ile iyi ilişkiler kurmasından hoşnut kalacağı aşikâr. Aslında Mısırla olan tarihî bağlarımız, ekonomi, kültür gibi diğer birleştirici unsurlarla birlikte, güçlü bir Türkiye-Mısır birliğine götürebilecek güçtedir. Davutoğlu iki ay önceki Mısır ziyaretinde bu durumu “Mısır’la ortak bir tarihimiz var. Ortak bir geleceğimiz var” sözleriyle ifade etmişti. Temennimiz Mısır’la, Mübarek’i de aşan güçlü ve kalıcı ilişkiler kurarak, bu ilişkilerin hem iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin artması, hem de Filistin ve Lübnan’daki sorunlar dahil olmak üzere Orta Doğu’nun sorunlarının çözümünü kolaylaştıracak araç hale getirilmesidir. 16.12.2009 E-Posta: [email protected] |