Faruk ÇAKIR |
|
Öldürücü tehlike |
Geçen günlerde gazete ve televizyonlarda yer alan bir haber, ‘Tehlikenin farkında olmak lâzım’ dedirten cinstendi. Hatırlatmak istediğimiz haber şöyleydi: “23 yaşındaki üniversite öğrencisi Begüm Veral, gece vakti gittiği arkadaşlarının evinde kendisine enjekte ettiği aşırı dozda uyuşturucu sebebiyle öldü...” Böyle üzücü hadiselerden sonra kamuoyu bir anlık uyandıktan sonra yine ‘hiçbir şey olmamış gibi’ davranmaya başlıyor. Oysa ‘uyuşturucu’ denilen ama gerçekte ‘öldürücü’ denilmesi gereken çok ciddî bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıyayız. Bu o kadar tehlikeli bir tuzak ki, bu tuzağa düşen çocuklarımızın kurtulma ihtimali imkânsız hale geliyor. “Ölüm vuruşu” sonrası ölen 23 yaşındaki kızın annesi, olayın gazete ve televizyonlar tarafından sadece rating ve tiraj malzemesi olarak ele alınmasından ve “korkunç uyuşturucu tezgâhına” hiç değinilmemesinden dolayı şikâyetçi olmuş. 23 yaşındaki Begüm’ün annesi, Vatan yazarı Reha Muhtar’a derdini anlatan çarpıcı bir mektup yazmış ve bütün anne-babaları ‘ciddî olarak’ ikaz etmiş. Acılı anne mektubunda özetle şöyle demiş: “Kızım Begüm Veral’ı 01.09.2009 günü kaybettim. 22 gündür çevremde olup bitenler, yazılanlar, söylenenler içinde kulağımın duyduğu ve acıma daha çok acı katan şeyler... Şimdi ben bu konuyla ilgili merakı olan aklı selim ve sağduyulu olan ailelere seslenmek istiyorum... “Her dakika herkesten duyduğunuz ‘Çocuğunun peşini bırakma, arkadaşlarını iyi tanı, çocuğuna sahip çık’ gibi boş ve gereksiz uyarılara fazla kulak asmayıp, kendinizce bir araştırma yolu bulun... Öncelikle uyuşturucu kullanan birini nereden ve nasıl anlayabileceğinizi sorun öğrenin... (Çocuğunuz) ‘Sinirlerim bozuk’ diye odasına kapandığında, ‘Yalnız bırakalım uyusun, düzelir sabaha’ demeyin... Gözleri kırmızı ve şiş geldiğinde doğal olarak bir şeye morali bozuk olduğu için ağladığını söyleyecektir... Bu gözlerde gerçekten yaş olup olmadığı konusunda hep şüpheci olun... Her zaman çantasını, ceplerini, telefonunu, bilgisayarını kontrol edin... Bu etik bir davranış değildir diyenlere asla itibar etmeyin... Bu eşiniz bile olsa... Bence çağımızın gençlerini bu en büyük tehlikeden korumak için gerçek anlamda bilinçlendirsinler. Okullarda maddenin verdiği zararlara karşı bir ders koyulsun... Televizyonlarda madde alışkanlığı hakkında bilinçlendirme programları yapılsın... Neden yapılmıyor? Çocuğumuzun madde kullandığını neresine bakıp anlayacağımızı anlatsınlar...” (Vatan, 29 Eylül 2009) Hangi anne-baba Begüm’ün annesi Yeşim Argun’un feryadına kulak vermeden durabilir? Bu mektupta en çok dikkat çeken nokta şu ikâzlar olmalı: “Kendinizce bir araştırma yolu bulun... Her zaman çantasını, ceplerini, telefonunu, bilgisayarını kontrol edin... Bu etik bir davranış değildir diyenlere asla itibar etmeyin... Bu(nu söyleyen) eşiniz bile olsa...” Tabiî ki bu büyük tehlikeyi bir iki tedbir ile önlemek mümkün olmaz. Tehlike büyük olduğu için, tedbirin çapı da büyük olmalı. En önemlisi de karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin büyüklüğünün farkına varmalıyız. “Bize bir şey olmaz” demek en büyük hatadır, Allah (cc) bu hataya düşmekten hepimizi muhafaza etsin. El birliği yaparak çocuklarımızı ve gençlerimizi ‘öldürücü alışkanlık’ tuzağına düşmekten koruyalım. 16.12.2009 E-Posta: [email protected] |