16 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Yargıyı kim yıpratıyor?


A+ | A-

27 Mayıs’ın ve Yassıada idamlarının toplumda büyük coşkuyla karşılandığını iddia edecek kadar şirazeden çıkmış bir zihniyetin sözcülüğünü yapan Danıştay eski Başsavcısı, müteakip günlerdeki bir beyanında “Cumhuriyet tarihinde ilk kez yargı kendisini savunma pozisyonunda hissediyor” gibi bir lâf etmişti.

Benzer bir yorum, geçtiğimiz günlerde Yargıtay Başkanından geldi. “Yargıya sistematik saldırı, hücum ve yıpratma kampanyası var” diyen Başkan, bunun yargıya zarar verdiğini söyledi.

(Genelkurmay’ın da eşzamanlı olarak, kendisini hedef alan bir “asimetrik psikolojik harekât”tan şikâyet etmesi her halde tesadüf olamaz.)

Peki, yargının şikâyet gerekçesi ne olabilir?

Ergenekon bağlamında bazı yargı mensuplarının takibe alınıp telefonlarının dinlenmesi, Adalet Bakanlığının Sincan hakimiyle eski YARSAV Başkanını HSYK’ya şikâyet etmesi, Danıştay’ın katsayı kararına yönelik eleştiriler ve son olarak DTP hakkında açıkladığı kapatma kararı sebebiyle Anayasa Mahkemesinin bir kez daha eleştiri odağı haline gelmesi, ilk akla gelen sebepler.

Yargı adına verilen mesajlarda siyasî iktidarın yargıya müdahale ederek, bir ‘yandaş yargı’ oluşturmaya çalıştığı iddia ediliyor. İktidarın böyle bir niyeti var mı, bilmiyoruz; ama varsa bile bunu gerçekleştirmenin temel şartı olan anayasa ve yasa değişiklikleri için hiçbir şey yapmış değil.

Yani, koparılan yaygaranın bir dayanağı yok.

Buna karşılık, yargı, ihtilâl anayasalarının verdiği ve yarım asırdır dokunulamamış olan yetkilerine dayanarak ve millete sorma ihtiyacı duymadan “Türk milleti adına” verdiği kararlarla, demokratik işleyişe müdahalelerini sürdürüyor.

Seçimle gelen insanların kurduğu partileri kapatıyor veya başka şekilde cezalandırıyor; vekilliklerini düşürüp seçilme haklarını askıya alıyor.

Başörtüsü ve katsayı örneklerinde olduğu gibi, mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla yetkili organlar tarafından verilen kararları durduruyor.

Daha ötesinde, alkollü içki reklâmlarının hâmîliğine soyunuyor. Reklâmlara getirilen son derece yetersiz kısıtlamalara dahi “hayır” diyor.

Tazminat dâvâlarında verilen kararlar, dâvâcı ve dâvâlı tarafların kimliğine, konumuna, dünya görüşüne göre yüzde yüz farklılık arz edebiliyor.

Ve çifte standart eleştirileri kaçınılmaz oluyor.

(Doğu Aktulga için yazdığımız yazıdan dolayı bizi tazminata mahkûm eden mahkemenin, AİHM’de görüşülmeyi bekleyen kararında, 10. Yıl Marşı söylenirken gözyaşı dökmeyi her Türk vatandaşından beklenmesi gereken bir davranış olarak nitelemesi, ideolojik yargı kararlarının bizzat muhatap olduğumuz çok tipik bir örneği.)

Böylece, “savunma pozisyonu”nu aşan bir tavır sergilenerek, adeta “En iyi müdafaa taarruzdur” prensibi aktif bir şekilde uygulanıyor; ama bu yapılırken hukuk ve adalet kavramlarının da büyük zarar görmesi kesinlikle kaale alınmıyor.

Eleştirilince de “Sistematik yıpratma kampanyasının hedefi yapılıyoruz” diye şikâyet ediliyor.

Halbuki bir yıpranma varsa sebebinin eleştirilerde değil, onlara yol açıp zemin hazırlayan karar, tavır ve uygulamalarda aranması gerekiyor.

“Hakimler görevlerini yaparken sadece ve sadece adaleti tecellî ettirmeye odaklanmalı; verecekleri kararlara şahsî görüş, düşünce, ideoloji ve duygularını asla karıştırmamalıdırlar” ilkesi söylem düzeyinde her vesileyle tekrarlanıyor, ama eylem ve icraat söz konusu olunca maalesef gereğine uygun davranılmıyor ve bazı örneklerini verdiğimiz tartışmalı kararlar ortaya çıkıyor.

Dolayısıyla, yargıyı—ve benzer pozisyondaki diğer kurumları—yıpratan sebep bu tartışma ve eleştiriler değil, bizzat kendi yaptıkları yanlışlar.

Tartışma ve eleştiriler ise, usûlünce ve seviyeli bir şekilde yapılmaları kaydıyla, o yanlışların düzeltilmesine katkı sağlamaları cihetiyle, tam tersine yıpranmayı önleyecek bir işlev görüyorlar.

Yeter ki, alınganlık ve saptırmalarla iş başka yerlere çekilmeyip, gereğine göre hareket edilsin.

16.12.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.12.2009) - Açılımdan OHAL’e mi?

  (13.12.2009) - Muzır mâniler

  (12.12.2009) - Seçim olursa

  (11.12.2009) - Açılımdan kaosa mı?

  (10.12.2009) - İkna timleri

  (09.12.2009) - Demokrasiye pusu

  (08.12.2009) - Islak imza, YAŞ manevra

  (06.12.2009) - Hizmette motivasyon

  (05.12.2009) - Yargı vesayeti

  (04.12.2009) - Katsayı ve referandum

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl