Cevher İLHAN |
|
“Muharip asker” çarpıtması… |
5 Kasım 2007’de Oval Ofis’te “stratejik müttefik” olarak Bush’la başbaşa görüşen Başbakan Erdoğan, bugün Amerika’da Obama ile “model ortak” olarak görüşecek. Görüşme gündemi, “terörle mücadele,” Ankara’nın Irak işgaline desteği, başta Kuzey Irak ve Kerkük’ün statüsü olmak üzere Washington’un tâlimatıyla yeni emr-i vakileri onaylaması, Türkiye’nin İran’nın nükleer enerji programına karşı Amerika’nın yanında yer alıp yaptırımlara katılması, Karabağ işgaline rağmen “Ermeni açılımı”na devam edilmesi, İsrail’le süregelen ilişki ve işbirliğinin arttırılarak sürdürülmesi ve “Kıbrıs konusu” gibi birçok ana başlığı ihtiva ediyor. Ancak bu gündem yoğunluğunda belki de bir “taktik” ve “şaşırtmaca” olarak ABD’nin Afganistan’da muharip asker talebi öne çıkarılıyor… Türkiye’de kırk bin masum insanı katleden PKK’yı Bush’un çeyrek asır sonra “düşman” ilânının akıbeti ortada. ABD’nin işgalindeki Kuzey Irak’ta yuvalanan terör örgütüne karşı “istihbarat paylaşımı,” gün ortasında yüzlerce teröristin sınır karakollarına saldırıp her defasında onlarca askeri şehit etmesiyle bir işe yaramadığı görüldü. İşin gerçeği, Washington baştan beri Ankara’ya “düşman” tarifine entegre etmeye uğraşıyor; “terör” tanımını kabule zorluyor… IRAK İŞGALİNE DESTEK YETMEDİ, ŞİMDİ DE AFGANİSTAN! Hatırlanacağı üzere AKP hükûmetinin, daha beşinci ayında 65 bin işgalci Amerikan askerinin Türkiye üzerinden Irak’a girmesine dair hazırladığı “tezkere,” Erdoğan’ın “Tezkereye ‘hayır’ diyen bana hayır demiş olur, tezkere geçmezse memur maaşlarını ödeyemeyiz!” tehdidine rağmen Meclis’te reddedildi. Ne var ki AKP hükümeti, çok geçmeden “tezkere”yle yapamadığını yaptı; yirmi gün sonra çıkardığı “genelge”yle evvelemirde ABD’nin bütün savaş araç ve gereçlerinin Türkiye üzerinden nakli sağlandı. Anayasa’ya açıkça aykırı olarak ve Meclis’i by pass ederek… Bununla da yetinmedi; 1 Eylül 2004’te Resmî Gazete’de yayınladığı “ABD’ne Ait Destek Hamûlesinin İthal/İhraç ve Ülke İçi Nakil ve Tevziine Dair Tebliğ”le, yedi limanla altı havaalanını Amerikan askerlerine açıldı. Yine Meclis irâdesi devre dışı bırakılarak… Buna göre, İstanbul, İzmir, İskenderun, Yumurtalık, Antalya, Aksaz/Karaağaç ve Ağalar limanlarıyla, Esenboğa, Atatürk, Çiğli, Antalya, Aksaz/Dalaman ve İncirlik havaalanlarının Amerikan savaş gemileri ve savaş uçaklarınca kullanılması sağlandı. Bu üsler üzerinden her türlü gizli mahiyetteki hafif ve ağır silâhlar, mühimmat, teçhizat ve askerî malzeme, savaş uçağı yedek parçaları ve bakım ikmal maddeleri taşındı. ABD’YE VERİLEN DESTEĞİN BEDELİ İSTENMELİ… ABD bugün aynı desteği Afganistan için de istiyor. Ankara’nın baştan beri “rezervleri”ne rağmen, Türkiye’nin asker miktarını iki misline çıkarmasıyla yetinmen Washington, “ek katkı ve görev tanımında ‘esneklik” perdesinde “sıcak çatışma” için ısrarını sürdürüyor. 30 bin Amerikan askeri takviyesiyle Afganistan’daki asker sayısını 100 bine çıkaran Obama, NATO ülkelerinden 10 bin ek asker istiyor. Başta Fransa, Almanya ve Japonya olmak üzere “Amerikan müttefiki” birçok ülke ayak sürüyor, geri çeviriyor. Ne var ki AKP iktidarı aynı “direnci” göstermiyor, gösteremiyor… Washington, Ankara’nın daha Kasım ayı başında Kabil’de mevcut 800 Mehmetçikten oluşan askerî birliğe ilâve olarak bizzat Başbakan ve Millî Savunma Bakanı’nın ifâdesiyle 958 kişilik takviye birlik göndermesini yeterli görmüyor. Bush’tan sonra Obama da Amerikalıların bizzat Amerika içinden plânlandığını itiraf ettikleri “11 Eylül saldırıları” ve “Taliban” bahanesiyle Türkiye’nin muharip asker göndermesini dayatıyor. Ama ne yazık ki AKP siyasî iktidarı, “muharip asker gönderilmeyecek” kırılganlığı içinde bu dayatmalara geliyor. Halbuki “muharip asker” söylemi, tam bir aldatmaca ve çarpıtma. Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Jeffrey’in, “Afganistan’a giden her asker muharip güçtür” çıkışının akabinde Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton’un açık açık “Afganistan’a muharip asker, Obama-Erdoğan görüşmesinin gündeminde” demesi, bunun itirafı… Oysa Başbakan’ın, öncelikle Türkiye’nin Irak ve Afganistan’da baştan beri ABD’ye verdiği desteğin bedelini istemesi; “model ortağı”ndan, başlattığı “açılım”a destek için “düşman” ilân ettiği terör örgütünün tasfiyesini şart koşması gerekiyor. ABD’den, terörle mücadelede “samimî” ise PKK’nın finans kaynaklarını kesmesini, kontrolündeki Kuzey Irak yönetimini terör örgütünü himâyeden vazgeçirmesini, her türlü lojistik destek ve propaganda kanallarını kapatmasını, uyuşturucu-insan ve silâh kaçakçılığını önleyip elebaşlarını teslim etmesini istemesi ve temini icâb ediyor. Bakalım Erdoğan, bu talepleri Obama’ya iletip “terörle mücadele”de gerekli desteği elde edecek mi? Dahası, ek muharip asker “pazarlığı”nda ve diğer dayatmalara karşı ne kadar direnecek, direnebilecek? 07.12.2009 E-Posta: [email protected] |