Cevher İLHAN |
|
Hükümet “katsayı haksızlığı”na hazırlıksız |
Kurban Bayramına, Danıştay’ın YÖK’ün üniversiteye giriş sınavında katsayı farkı uygulamasını kaldıran kararını durdurmasıyla başlayan siyasî atışma damgasını vurdu. YÖK’ün itirazını Danıştay İdarî Dâvâ Daireleri Genel Kurulu görüşecek… Tartışmalar, Türkiye’deki demokratik eğitim temel hakkını politik hesaplarla bir defa daha bir kördüğüme kurban etmekte. Kararın ardından, başta Başbakan olmak üzere, iktidar partisi sözcülerinin “yakınmaları” garâbetinin ötesine geçmemekte. Gelinen safhada tablo şu: Yine bu “iptali”, “hukuka, hakkaniyete, anayasaya ve yasalara uygun olmadığı” söylemiyle siyaset yapılmakta. Millî Eğitim Bakanı Çubukçu, daha yeni yeni “Gerekirse yasal düzenleme yapılacak” demekte. Lâkin bu haksızlığı ve hukuksuzluğu giderecek anayasal ve yasal alt zeminin hazırlığı hakkında en basit bir demokratik irâde beyânında bulunulmayıp, yine millet nezdinde “şikâyet”le kalınmakta… İşin ilginç yanı, tıpkı yasadışı başörtüsü yasağında ve Kur’ân kurslarındaki Kur’ân öğrenimi önündeki yaş yasağında olduğu gibi, özellikle din eğitimi-öğrenimi özgürlüğünün sağlanamamasında başvurulan “siyasî mağduriyet”e sığınma taktiği güdülmekte. Siyasî ranta çevirmeye çalışmakta. Belli ki AKP siyasî iktidarı, “demokratik açılım”da olduğu gibi eğitimin demokratikleşmesinde de gerekli anayasal ve yasal tahkimatı yapmadan bazı gözboyama sathî düzenlemelerle iktifa etmekte. Anayasa ve yasalar aynen dururken, salt bir “yönetmelik”le katsayı haksızlığını gidermesi, bizzat Bakan’ın itirafıyla bir işe yaramamakta…
“YAMA YÖNETMELİKLER”LE OLMAZ… Gerçek şu ki, “eğitim ve öğretim hürriyeti”nin “sadakat borcu”na bağladığı, “eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve inkılâbları doğrultusunda ve devletin denetim ve gözetimi altında yapılmasını” hükmünü dayatan “12 Eylül İhtilâli Anayasası” düzeltilmeden, köklü anayasal ve yasal reformlar yapılmadan, başvurulacak düzenlemelerin eğitime musallat olan kronik illetleri tedavi edemeyeceği, makyaj düzeltmelerin bir gözboyamadan ibaret kalacağı ortada. YÖK ve yükseköğretim kuruluşları hakkındaki 130. ve 131. maddeleri ile ilgili yasalar değiştirilmeden, yama yönetmeliklerle problemin çözülemeyeceği bir defa daha görülmekte. “Yönerge”, “yönetmelik” ve “tâlimatlar”la sorunun çözülemeyeceği gerçeğine rağmen, siyasî iktidarın kapsamlı bir sistem değişikliği yapmaması, her yıl yüzbinlerce meslek okulu mezununun mağduriyete ve haksızlığa uğramasına sebebiyet veren uygulamayı YÖK’le ve “yönetmelik”le kaldırma kolaycılığına seyirci kalması, ibret verici… Özetle, ÖSS sınavında meslek liselilerin üniversiteye girişlerinin önüne konulan 28 Şubat postmodern darbeden kalma “katsayı barikatı” on seneyi aşkın süredir yürürlükte. Ve bu barikatı “yönetmelik”le kaldırma teşebbüsü, çözümü daha da çıkmaza itmiştir. AKP siyasî iktidarının da her defasında başvurduğu gibi, en son YÖK Genel Kurulu’nun bu “pansuman tedbir”le, bir temel hakkın temini daha da çıkmaza girmiş; belirsizliği daha da derinleştirmiştir. Bu çıkmaz ve belirsizlik, yürüyen sınav takvimi içinde bir milyon meslek lisesi öğrencisinin endişelerini daha da arttırmıştır…
YİNE “YAPMAK İSTEDİK, YAPTIRMADILAR!” SÖYLEMİ… ÖSS sınavı takvimine göre, birinci aşama sınavı 11 Nisan’da yapılacak, başvurular 11 Ocak’ta başlıyor. Bu takvimin yürüyebilmesi için sınav kılavuzu basımına 20 Aralık’ta başlanması gerektiği yetkililerce belirtiliyor. Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasıyla “ortada tam bir belirsizlik çıktığını” belirten ÖSYM Başkanı, “Bu seneki sistemin nasıl uygulanacağının belirginleşmesi ve bunun 20 Aralık’a yetişmesi lâzım; yoksa sınav takvimimiz aksar” diye uyarıyor. “Sınavların başlayabilmesi için âcilen itirazların sonuçlanması, belirsizliklerin ortadan kalkması, yürütmesi durdurulan maddelerin yerine uygulanacak kararların konulması gerek” diye konuşuyor. Zira, Mahkemenin YÖK’ün yapacağı itirazını ele alıp bir karara bağlamasının zaman alacağı, dahası meslek liseleri mezunlarına uygulanan “katsayı farkı”na dair yeni yönetmeliğin de bir neticeyi sağlamayacağı, uzmanlarca bildirilmekte. ÖSYM Başkanı’nın ikrarıyla, yeni düzenlemenin yeni sınava yetişmesi gittikçe zorlaşmakta. Ortada bir vakıa var. Bu durumda Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi’nin “bu hususta yetkili merciin YÖK olduğu”na dair açıklamalarının da bir anlamı kalmamakta. Görünen o ki, “katsayı haksızlığı” tahribatı bu yıl da devam edecek. YÖK’ün anayasal ve yasal altyapısı hazırlamadan “yönetmelik”le yaptığı bu teşebbüs, aynen üniversitelere yeni rektörlerin atamasının ardından YÖK Başkanı’nın rektörlüklere gönderdiği “Başörtülüleri alın” yazısının Danıştay’ca engellenmesi gibi, engellenmeyle kalınacak… Kısacası AKP siyasî iktidarı, yeni demokratik bir anayasa ve 28 Şubat’ın demokrasi dışı tasarruflarını tasfiye eden yasal düzenlemeler yerine, yedi yıldır yasaklara ve antidemokratik uygulamalara karşı neticesiz bir gösteri içinde. Gittikçe daha da sırıtan, “yapmak istedik, yaptırmadılar” rolüyle kamuoyunu avutmaya ve oyalamaya devam ediyor… Demokratik irâde zaafı ve siyasî manevralarla kalan politik atraksiyonlar yüzünden… 02.12.2009 E-Posta: [email protected] |