30 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

TSK ve imaj


A+ | A-

22 Temmuz seçiminin sonuçlarını değerlendirmek üzere, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt’ın talimatıyla, 2. Başkan Org. Saygun’un nezaretinde Kurmay Başkanı Korg. Nusret Taşdeler’e bağlı bir ekip tarafından hazırlandığı belirtilen Eylül-2007 tarihli Bilgi Destek Notu da gündemde.

Rapordaki tesbitler içinde en çok dikkat çekenlerden biri, “TSK’yı destekleyebilecek kesimlerin son derece azaldığı” yönündeki ifadelerde.

Ve devamında, basın, iş dünyası, ticaret odaları, sendikalar, üniversite camiasının bir kısmı için “TSK’nın karşısında” hükmünün verilmekte.

Yine aynı bağlamda, TSK’nın işbirliği yapabileceği kurum ve kuruluşların azaldığı ifade edilirken, benzer bir değerlendirmeye yer veriliyor:

“Basın, iş dünyası, sendikalar, üniversitelerin bir kısmı, sivil toplum kuruluşları, hattâ kamuoyunun bir kısmı artık TSK’nın yanında değildir.”

Aslında bu tesbit, Genelkurmay açısından yeni değil. 28 Şubat brifinglerinde dahi, cumhurbaşkanından başlayarak neredeyse bütün devlet kurumları ve kamuoyunda ağırlığı olan kesimler, “irtica” meselesinde “TSK adına” ortaya konulan “duyarlılığı” paylaşmamakla suçlanmıştı.

28 Şubat tahribatının çok daha ileri boyutlara ulaşmasına hayli önemli katkılarda bulunan Org. Kıvrıkoğlu da, “masanın dört ayağı” örneğini verip, Genelkurmay’ı ayaklardan biri olarak nitelerken, “Tek ayaklı masa olmaz” demiş; dolayısıyla diğer ayaklar olarak gördüğü kurum ve kesimlere “Bizi yalnız bırakmayın” mesajı göndermişti.

TSK komutasındaki “yalnızlaşma” duygusunun, demokraside kat edilen mesafe ve derinleşme ile paralel bir seyir izlemesi, önemle üzerinde durulması gereken bir paradoks oluşturuyor.

Çünkü bir taraftan Genelkurmay her vesileyle “bağrından çıktığı ve her kesimini temsil ettiği milletin ‘öz’ü olduğu”nu tekrarlıyor, ama diğer taraftan böyle bir yalnızlık duygusuna kapılıyor.

O zaman, ya son Bilgi Destek Notunda tek tek sayılan kesimleri de içine alan toplumda ve kamuoyunda bir “problem” var, ya da “TSK adına” ortaya konulduğu ifade edilen “duyarlılıklar”da.

Halkı “cahil çoğunluk” diye aşağılayan kafa yapısı açısından bu ikilemin izahı son derece basit:

Türkiye’nin asıl sorunu halk, seçmen!

Bu kafaya kalsa, demokrasi bu ülke için lüks.

Elinden gelse, 1923-50 arasında ve ihtilâl dönemlerinde yaptığı gibi, bu cahil halkı hep demir yumrukla yönetecek, bu “sürü”yü sopayla güdecek. Ama bu çağda, ülkenin ve dünyanın geldiği bu noktada böyle birşey mümkün değil.

O kafanın sıkıntısı da buradan kaynaklanıyor.

Çünkü demokrasilerin evrensel kuralı şu:

Son sözü halk söyler, millet ne derse o olur.

Böyle olunca, devlet ve kurumları başta olmak üzere herkes, halkın iradesine göre kendisini şekillendirmek ve tanzim etmek mecburiyetinde.

Bu, TSK adına sergilenen duyarlılıklar için de geçerli. Eğer bunlar milletin genel kanaat ve temayülleriyle örtüşüyorsa mesele yok. Ama aksi durumda sıkıntı var demektir. Ki, bahsimizde bu sıkıntı olanca derinliğiyle önümüzde duruyor.

Bu durumda yapılması gereken, o duyarlılıkları gözden geçirip, milletle uyumlu hale getirmek.

Bunun için, adı geçen bilgi notunda ifade edildiği gibi, “imaj düzeltme” amaçlı palyatif girişimler çözüm noktasında yeterli olmaz. Bu meyanda, meselâ bir taraftan TSK’nın dine karşı olmadığını işlerken, diğer taraftan “türban” yasakçılığındaki ısrarı sürdürmek de inandırıcı olmaz.

“Başörtüsü başka, türban başka” gibi, artık iyice bayatlamış mâlûm teviller de sonuç vermez.

Keza, tarifi yapılıp sınırları çizilmemiş irtica ithamlarının ve bu dayalı haksız uygulamaların devamı da “yalnızlaşma” olgusunu derinleştirir.

Cunta iddiaları, siyasete müdahale hevesleri, toplum mühendisliği projeleri, psikolojik savaş operasyonları, “terörle mücadele” görüntüsü altındaki “başka işler” de, olayın diğer boyutları...

Yani, imaj düzeltmek için yapılacak çok iş var.

30.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.10.2009) - 86 yıl sonra

  (28.10.2009) - “Cuntalı demokrasi”

  (27.10.2009) - Silbaştan

  (25.10.2009) - İdrak ve iman

  (24.10.2009) - DTP’deki ayrışma

  (23.10.2009) - Kritik süreç

  (22.10.2009) - Başlangıç ve sonrası

  (21.10.2009) - Dağdan iniş

  (20.10.2009) - Münih notları

  (18.10.2009) - Yolculuk hızlanıyor

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.